Yıllarca kendi yağında kavrulan TV 8’i ayakları yere basar hale getirmesi bir yana, çok konuşulmasının asıl nedeni, programcı kimliğini kanal patronluğuyla bir arada yürütmesi. Var mı, başka bir kanal patronu daha çıkıp da jürilik eden, programlarını sunan? Yok. Hal böyleyken TV 8’in diğer kanallardan da bir farkı oluyor tabii. Bu farkı katmerleyen işlerin başını çekense, Acun gözetimindeki ‘Survivor All Star’... Sürekli çalkantılara sahne olan program devreye girdikten sonra TV 8’in yıldızı daha çok parlamaya başladı. Bu gerçeği, Turabi’nin yakışıksız hareketini ele alırken de belirtmiştik. O günden bugüne ‘Survivor All Star’da değişen bir şey olmadı.
Yarışmalardaki hırslı rekabet, konseylerdeki horoz dövüşü misali meydan okuyuşlar izleyiciyi ‘Survivor’a bağlayan nedenlerden… Ödülün olduğu yerde çekişme ve gerilim yaşanması, izleyicinin de buna merak sarması doğal. Ancak tümünün makul ölçülerde kalması, ortamın kurallarını bozmaması da şart! Öncekilere kıyasla 20 bölüm daha uzun tutulan ‘Survivor All Star’a bakıyoruz… Bu şarta ne yazık ki pek uyamıyor halen. Sebep, yine Turabi!
TAHAMMÜLSÜZLÜK ŞOVU BIKTIRDI
Survivor yarışmaları, herkesin harcı olmayan zorlu oyunlarından dolayı hep hoşuma gitmiştir. Fırsat buldukça da izlerim. Ancak yarışmacıların oyunlar dışındaki tavırlarına ve sonuçlara da kafayı takarım sıkça. Nedense bu süreçlerdeki detaylar ‘oyun içinde oyun’ gibi gelir bana. Artık neyse ne… Şimdilerde yasak olan kamyon arkası yazılar misali sözlerle kendini ifade edip ayranını kabartan… Yorum ve tavırlarıyla, korkusuzluğa ve alçakgönüllülüğe farklı bir boyut kazandıran Turabi’yi de, ekrana çıktığından beri, böyle algılıyorum açıkçası.
Balıktı, sucuk ekmekti derken Survivor adasında kriz bolluğu yaşanmakta ama içlerinden en batıcısı, hep ‘Turabi krizi’ oluyor. Rutine bindikçe sıkıntı yaratan bir durum! Oynamadığı için sucuk ekmek oyununun kaybedildiğini söyleyen Turabi, Hasan’ın dediği gibi alçak olmaya gönüllü müdür yoksa alçakgönüllü müdür, bilemeyiz. Umurumuzda da değil doğrusu. Ancak sürekli gergin oluşu ve kullandığı dilin iğneleyiciliği ilgi alanımızda.
Nasıl ilgimizi çekmesin ki! Kendini ‘Çakalların arasında yarası açık aslan’ gibi görerek delikanlılığın lügatini parçalayan Turabi, yaptıklarıyla sürekli gündemde. Sanırsınız ‘Survivor All Star’ onun üstüne kurulmuş ve onun hırçınlığıyla dönüyor. Oyun becerisi, gücü tamam. Ama gerisi, yarışmacı centilmenliğine ve ekrana ters! Afra tafralar, yeri geldiğinde mağdur-mazlum felsefesinin tripleri… Ona sataşıyor, buna bulaşıyor. Kendine laf edilince kükrüyor. Daha olmadı tehditler savuruyor. Hani eskiler Ali kıran baş kesen derlermiş ya…
Günlerdir bu konuda muhabbet çevriliyor medyada. Peki… Bu yaşananlar, çatışmalar, cezalar gerçek mi yoksa yarışmanın ilgi çekme amaçlı şovları mı?
Turabi, 2014 Survivor birincisi malumunuz… O dönemde de pek bir cevvaldi. Ama bu sezon kendini aştı. ‘Kelle alma’ hareketiyle büyük tepki çekti. Yetmedi devamı da geldi. Herkese eşit duran ama gördüğü iki yüzlülük ve kindarlık karşısında dayanamayıp patlayan Hasan’la, konseydeki tartışması taptaze… ‘Buraya birilerini kesmeye, biçmeye, doğramaya gelmiş’ saptamasını yapıp ‘dokunulmazlık’ oyunuyla ilgili bencillik iddiasında bulunan Hasan, Turabi’nin baş rakibi oluverdi ya... Sonrası; Allah ne verdiyse koyuver gitsin babında…
‘Survivor All Star’ın atmosferi bu kıvamdayken Acun da üstüne düşen yöneticilik vazifesini boş geçmedi. Hasan’ın eleştirileriyle atılganlaşan ve kendini ‘taklit edilen kişi’ ilan ederek böbürlenen Turabi, Acun’dan ağzının payını aldı. Lakin ‘Sen başkasına söylüyorsun, başkası da sana söyler’ tarzı ikazdan ne derece etkilendiği… Veya ‘Öfkesini kontrol edemeyen burada kalamaz’ uyarısını ne kadar ciddiye aldığı yarışmanın devam sürecinde çıktı ortaya!
Eski tas eski hamam bildiğini okuyan Turabi’nin yarattığı gerilim eksilmeden sürüyor. Kavgacı ruhla iticileşen atmosfer o denli hâkim ki ‘Survivor All Star’a, güzelim oyunlar bunun gölgesinde kalmakta. Zaten izleyicinin tepkisi de bu yönde. İnsanlar Kaf dağındaki Turabi’nin çene yarışını dinlemekten, egosunu izlemekten yoruldu… Tahammülsüzlük şovundan bıktı.
Kısacası, agresifliği ekran başındakilere de yansıtan ‘Turabi gerilimi’ kabak tadı verdi. Kavgacılığın başta iş yapıp sonrasında ilgi düşüşü getirdiğini gözlemleyerek doğru bir tespitte bulunan Acun Ilıcalı da şayet, kavgaya değil başarıya odaklanan seyircisini gerçekten düşünüyorsa bu gidişata ‘Dur’ demeli artık. Aksi takdirde ister istemez tüm bunların gerçek olmadığı fikri doğuyor insanda!
TURABİ’YE İHRAÇ MI YOKSA BİRİNCİLİK Mİ GELECEK?
Dünyadaki benzerlerine kıyasla Türkiye izleyicisi tarafından daha çok benimsenen ve yarışmacılarıyla özdeşleşip içselleştirilen ‘Survivor’ın sivri tipler çıkartması alışılmadık bir şey değil. Hemen her dönem kavgacılığıyla fark yaratan isimler mevcut. Nihat Doğan, Hilmi Cem ve nicesi… Turabi de geçen dönemin hediyesi.
Onun farkı, Nihat Doğan’ın ‘özlü söz’lerle seyircinin nabzına oynama olayının peşine takılmakla kalmayıp, ‘delikanlı-kabadayı’ felsefesini fiziksel sataşmalarla daha ileriye taşımak! Hem de duyarsızca inkârlarla… Misal; Hakan’dan bayrağı almak için yaptığı, kameralara ve izleyiciye yansıyan ayak darbesini göz göre göre ‘Tekme atmadım’ diyerek inkâr etmesi. O anlarda Turabi’nin karşısındakinin sakin kalması mucize doğrusu. Hakan’a bravo.
Söylenenleri, yapılanları ‘inkâr etmek’ günün modası nasılsa… Hem yapanın yanına kâr kalıyor sonuçta. Turabi de benzer mantıkla hareket ediyor gibiydi. Ama neyse ki burada inkâr fayda etmedi ve Acun 1 hafta oyundan men cezası verdi ona… ‘Surivior’ı temiz tutmak için, Turabi’yi benzer bir kuralsızlıkta yarışmadan ‘ihraç’ edeceği uyarısıyla!
Hafta doldu. Ceza bitti. Turabi’nin kendisini düzeltmek yerine ihracına sebep olacak kişiyi hastanelik edeceği tehdidi de beraberinde geldi.
Böyle bir pervasızlık kabul edilebilir bir durum mu? ‘Hayallerim üzerinden yarışmasına izin vermeyeceğim. Onu da kolundan tutar götürürüm’ sözleri ne demek? Adam açık açık ‘Oyunlarda rakibim kimse ben onu her şekilde yenmeyi kafama koydum. Bunun için paşa paşa bana yenilsin. Ola ki yenilmedi ve ben sinirlendim, adadan gönderildim… O zaman ona da yarışmaya devam hakkı tanımam’ demeye getirmekte.
Bu denli öfke dolu bir yarışmacı mantığı olabilir mi? Dahası bu mantığın beyanı da, ‘Tehditkâr söylemle rakibi sindirme’ usulsüzlüğünden ötürü, diskalifiyeye sebep teşkil etmiyor mu? İnsanın bu tarz konuşabilmesi için ya numaracıktan şov yapıyor olması ya da destekli bir özgüvenin rahatlığını taşıması gerekir! Şayet rakiplerine gücünün yetmeyeceğini anlayıp kendini bile bile attırmak istiyorsa o başka.
Şimdi tüm bu gerçeklere bakıp ‘Keser döner sap döner gün gelir hesap döner’ diyerek Hasan’a gözdağı veren Turabi’yi yarışmada nasıl bir sonuç bekliyor diye yorumda bulunacak olursak… Geçtiğimiz sezondaki gelişmeler yol gösterici, derim!
Hatırlarsanız o zaman da aynı hırçınlığı sergileyen Turabi, Akın’la-Gökhan’la takışıp duruyordu. Hatta tişört parçalayıp ‘centilmenlik dışı hareket’le diskalifiye bile edilmişti. Ama tarzı hep aynı kalmıştı. Sonuçta da birinciliği kapmıştı. O zamanlarda ‘programın temizliği’ kaygısı hissedilmemiş mi desek? Yoksa o günler bugünlerin tıpkısının aynısı mı?
Sözün kısası; ne bu diskalifiyeler etki eder Turabi’ye, ne de ‘ihraç’ gelir. Hasan’la çatışmacı pozisyona giren ve böylece ilgiyi artıran Turabi’ye gelse gelse önceden olduğu gibi birincilik gelir. Tabii çok ekstrem bir uygunsuzluk yapmaması, çizgiyi fersah fersah aşmaması kaydıyla…
‘‘Survivor’da Turabi’ye bir şey olmaz’’ yaklaşımına karşılık bir ihtimal, tepkiler sonucu Nihat Doğan’ı almayan Acun’un TV 8’in programcılığını gerçekten farklı kılma isteği de var hesapta! Turabi değişmeyeceğine göre seviyeli ve oyuna odaklı bir ‘Survivor’ için son umut Acun’da.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal