Türkiye’de her seçim ‘en kritik’ seçimdir. Artık duymaktan usandığımız bu klişe cümle, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşattığı hayal kırıklığından sonra daha da kulakları rahatsız eder oldu.
Bir yıl önce büyük umutlarla sandığa gidip bir kez daha mağlubiyet yaşayan muhalif seçmenlerden, “oy kullanmayacağım” sözünü belediye seçimlerine iki gün kala hala çok sık duyuyoruz. Bu yaklaşımın yanlış olduğu söylemine, tereddütsüz, “ne değişiyor ki?” yanıtı geliyor.
Evet, bugüne kadar çok bir şey değişmedi ama bu kez sandığa gitmezsek çok şey değişecek. Erdoğan önümüzdeki 4 yılı için son kez hesap vermeye çıkıyor. Hem de ülkenin en büyük karar organı olan halkın önüne.
Erdoğan’ın üzerine inşa edilen tek adam sistemi, Cumhurbaşkanı ve bakanlarını, parlamento ve yargı denetiminden koruyor. Bugün böylesine kontrolsüz bir gücün durdurabilecek tek güç halkın gücü.
Muhalif seçmenin yılgınlığı ve umutsuzluğu yüzünden Erdoğan’ın bu seçimlerden de gücünü koruyarak çıktığını düşünsenize...
Çalışanın, emeklinin geçim zorluğunu gidermek için neden fedakarlık göstersin?
İlkokullara imamları gönderirken, gençlere festivalleri yasaklarken kimden çekinsin?
Farklı yaşam tarzlarını yüksek vergilerle cezalandırırken, karşısında cılız itirazlardan neden korksun?
Kahramanmaraş depremi gibi maden faciaları gibi sayısız ölümde sorumluluğu bulunanlar, yargı önüne çıkarılmazken Erdoğan neden kendisini sorumlu hissetsin?
Kendisine oy verenler ile vermeyenler arasında ayrım yapmaya devam edeceğini zaten kendisi açıkça söylüyor.
Muhalif seçmenin yaşayacağı sıkıntılar saymakla bitmez. Ve hala bazılarımız, kimse kusura bakmasın ama şımarıklık diyebileceğim bir rahatlıkla sandığa gitmemekten söz ediyor.
Lütfen böyle düşünenler bir kez daha kararlarını gözden geçirsin. Cumhurbaşkanı seçimlerinin ilk turunda halkın yüzde 51’nin “yeter artık seni istemiyoruz” demesi, Erdoğan için çok ağır bir darbeydi. Evet Kılıçdaroğlu’nun ihtirasları ve hesapsızlığı sayesinde koltuğunu korudu.
Ama bu kez sandıkta vereceğimiz mesajın Erdoğan için çok daha tedirgin edici olmasını sağlamak yine bizim elimizde.
Karşısında güçlü bir çoğunluk görmesi halinde, hesaplamadığı bir zamanda erken seçim ile karşı karşıya kalabileceğini hiç aklından çıkarmayacaktır.
Yaşam şartlarının bu kadar zor olduğu bir dönemde, kendisine oy vermeyen insanların her an “yeter artık git” diyebileceği ihtimalini Erdoğan’ın aklında taze tutmanın tek yolu, Erdoğan’a ağır bir seçim yenilgisi yaşatmaktır.
Eğer (normal şartlarda) önümüzdeki 4 yıl boyunca “astığım astık, kestiğim kestik” anlayışının devam etmesini istemiyorsak, Pazar günü kurulacak sandıklarda sadece belediye başkanlarını seçmeyeceğimizi iyi anlamamız gerekiyor.
Karar sizin, unutmayın Patron Sizsiniz!