Takvimler 31 Ağustos 1993 tarihini gösteriyordu. Brezilya’nın Sao Paulo eyaletinde güneşli bir kış günü yaşanıyordu. Taubate cezaevinin yetkilileri mahkumların bu güneşli havadan faydalanmasını ve birikmiş enerjilerini atmasını sağlayacak bir yol buldu. Cezaevinin avlusunda bir futbol sahası oluşturuldu. Kaleler dikildi ve mahkumlar sahaya alındı. Ancak cezaevi görevlilerinin gözden kaçırdıkları çok önemli bir şey vardı. Taubate ülkenin en tehlikeli suçlularından bazılarının tutulduğu yerdi ve masum bir futbol maçı dünya suç tarihine geçecek olaylara gebeydi. Önce sekiz kişilik bir grup sahaya ayak bastı. Bunlar Primeiro Comando da Capital (Birinci Başkent Komutası ya da kısaca PCC) adı verilen grubun üyeleriydi. Ardından avlunun kapısı bir daha açıldı. Bu kez Comando Caipira (Köylüler Komutası) üyeleri sahaya indi. Ancak güya futbol oynamak için karşı karşıya gelen bu iki grubun rekabeti bununla sınırlı değildi. PCC, Taubate’nin bir kanadını kontrol ederken, Caipira da diğer kanadın hakimiydi. Adamlar, cezaevi gardiyanları avluyu terk edene kadar bekledi. Kapılar kapandığı anda iki taraf arasında bazılarının “katliam” diye nitelendirdiği inanılmaz bir kavga başladı. Kapalı kapının ardında tam olarak neler olduğunu bugün kimse bilmiyor ama sonuç olarak Caipira’nın liderlerinden en az ikisi öldürüldü ve PCC, Taubate’nin mutlak hâkimi haline geldi.
Brezilya'da En tehlikeli Suç Örgütü: Yaptıklarına Kanınız Donacak...
Latin Amerika ve suç denince akla genellikle Meksika'nın çeteleri geliyor. Ancak fazla dikkat çekmese de Brezilya'dan bölgenin hatta dünyanın dört bir yanına dehşet saçan bir örgüt daha var...
1
6
8 KİŞİDEN 30 BİN KİŞİYE Rakiplerini futbol sahasında alt eden 8 adam zamanla dünyanın en güçlü cezaevi çetelerinden birine dönüştü. Bugün Suç Partisi ya da 15.3.3. (P ve C harflerinin alfabedeki sıra numaraları) olarak da anılıyorlar. Çin felsefesindeki “yin yang” sembolünü kullanan PCC, bunun iyilikle kötülük arasındaki dengeyi yansıttığını söylüyor. Latin Amerika’daki suç çeteleri üzerine araştırmalar yapan InSight Crime’ın Aralık 2020 tarihli raporuna göre, PCC’nin halihazırdaki üye sayısı 30 binin üzerinde. Toplam nüfusu 76 milyondan fazla olan altı Brezilya eyaletinde faaliyet gösteren çete, etkin olduğu yerlerde suç piyasasının tamamını kontrol ediyor. PCC özellikle 2015 yılından itibaren ciddi bir büyüme sürecine girdi. Brezilya’nın kuzeyinde yaşanan şiddet olaylarında önemli pay sahibi olan örgüt, aynı zamanda komşu ülke Paraguay’a yayıldı. Güney Amerika, Karayipler, Afrika ve Avrupa’nın birçok yerindeki suç örgütleriyle yakın bağlantılar içine girdi. Geçtiğimiz günlerde PCC üzerine kısa bir belgesel yayınlayan ABD merkezli haber sitesi VICE’a konuşan Stratejik ve Ulusal Çalışmalar Merkezi araştırmacısı Ryan Berg’in “henüz adını bile duymadığınız en güçlü, en gelişmiş, en tehlikeli suç örgütü” olarak nitelendirdiği PCC hakkındaki gerçekler sizi de şaşkına çevirecek…
2
6
ÇETENİN LİDERLERİ DE HAPİSTE Dilerseniz en baştan başlayalım. 8 kişiyle kurulan ve bugün binlerce kişinin parçası olduğu bir çete haline gelen PCC’nin başında kısaca ‘Marcola’ olarak tanınan Marcos Willians Herbas Camacho bulunuyor. Geçmişte işlediği suçlardan yargılanarak 232 yıl hapis cezasına çarptırılan Marcola, halihazırda hapiste. Örgüt üyelerinin profilleri oldukça çeşitli. Şu an cezaevlerinde yatmakta olan binlerce alt seviye üyenin yanı sıra, dünyanın dört bir yanında dolanan milyoner uyuşturucu kaçakçıları gibi PCC üyeleri de var. Uzmanlar, PCC’nin Brezilya’nın bugüne kadar gördüğü en kanlı terör saldırılarının bazılarından sorumlu olduğunu polis katliamları, yargıçlara düzenlenen suikastlar, şehir ayaklanmaları gibi birçok olayın çete üyelerinin işi olduğunu belirtiyor. Dahası PCC, Brezilya’nın kokain pazarının yüzde 60’ını elinde tutuyor ve ülke tarihinin en büyük banka soygunlarından da PCC sorumlu. SADECE BİR SUÇ ÖRGÜTÜ DEĞİL Bununla birlikte, Chicago Üniversitesi’nde Latin Amerika ve karteller konusunda uzman bir siyaset bilimi uzmanı olan Benjamin Lessing, VICE’a yaptığı açıklamada, “Sadece bir suç örgütü, bir devlet düşmanı ya da şiddete meyilli bir örgüt olarak baktığımızda hikâyenin yarısını kaçırıyoruz. PCC bir idari yapılanma” diye konuştu. Peki kendisi parmaklıklar ardında olan bir çete lideri günden güne büyüyen ve güçlenen böylesi bir organizasyonu nasıl kolaylıkla yönetebiliyor? Öncelikle şunu söylememiz gerek: Marcola, Brezilya’nın cezaevi sistemini çeteye yeni üye kazandırma mekanizmasına dönüştürmüş durumda. Bunun arka planını anlamak için de önce Brezilya’yı anlamak gerekiyor.
3
6
ÇETENİN LİDERLERİ DE HAPİSTE Dilerseniz en baştan başlayalım. 8 kişiyle kurulan ve bugün binlerce kişinin parçası olduğu bir çete haline gelen PCC’nin başında kısaca ‘Marcola’ olarak tanınan Marcos Willians Herbas Camacho bulunuyor. Geçmişte işlediği suçlardan yargılanarak 232 yıl hapis cezasına çarptırılan Marcola, halihazırda hapiste. Örgüt üyelerinin profilleri oldukça çeşitli. Şu an cezaevlerinde yatmakta olan binlerce alt seviye üyenin yanı sıra, dünyanın dört bir yanında dolanan milyoner uyuşturucu kaçakçıları gibi PCC üyeleri de var. Uzmanlar, PCC’nin Brezilya’nın bugüne kadar gördüğü en kanlı terör saldırılarının bazılarından sorumlu olduğunu polis katliamları, yargıçlara düzenlenen suikastlar, şehir ayaklanmaları gibi birçok olayın çete üyelerinin işi olduğunu belirtiyor. Dahası PCC, Brezilya’nın kokain pazarının yüzde 60’ını elinde tutuyor ve ülke tarihinin en büyük banka soygunlarından da PCC sorumlu. SADECE BİR SUÇ ÖRGÜTÜ DEĞİL Bununla birlikte, Chicago Üniversitesi’nde Latin Amerika ve karteller konusunda uzman bir siyaset bilimi uzmanı olan Benjamin Lessing, VICE’a yaptığı açıklamada, “Sadece bir suç örgütü, bir devlet düşmanı ya da şiddete meyilli bir örgüt olarak baktığımızda hikâyenin yarısını kaçırıyoruz. PCC bir idari yapılanma” diye konuştu. Peki kendisi parmaklıklar ardında olan bir çete lideri günden güne büyüyen ve güçlenen böylesi bir organizasyonu nasıl kolaylıkla yönetebiliyor? Öncelikle şunu söylememiz gerek: Marcola, Brezilya’nın cezaevi sistemini çeteye yeni üye kazandırma mekanizmasına dönüştürmüş durumda. Bunun arka planını anlamak için de önce Brezilya’yı anlamak gerekiyor. GİRMEK KOLAY ÇIKMAK ZOR PCC'ye katılmak kolay ama çıkmak oldukça zor. Özellikle üst düzey liderler için çeteden ayrılıp hayatta kalmak neredeyse imkânsız. Buna örnek olarak 2020 başlarında yaşanan bir olayı hatırlamak yeterli. O tarihte PCC'nin liderlerinden Japonés lakaplı Geraldo de Souza Pereira Neto, Dourados şehrinde bir cezaevinde asılmış halde bulundu. Brezilya basınındaki haberlerde Souza'nın PCC'den ayrılmak istediği bu nedenle öldürüldüğü iddia edildi. İddialara göre cezaevi yetkilileri Souza'nın bu kararından haberdar olmuş ve kendisini güvenliğini sağlamak amacıyla cezaevinin farklı bir bölümüne nakletmeyi teklif etmişti. Ancak Souza bu teklifi reddettikten birkaç gün sonra ölü bulundu. Souza'nın ölümü PCC'nin üyelerinin üzerindeki kontrolünün bir başka göstergesi olarak değerlendirildi. BREZİLYA’NIN 11 EYLÜL’Ü YAŞANDI Aslına bakılırsa Brezilya hükümeti Marcola ile dışarıdaki çete üyelerinin bağlantısını kesmek için çeşitli girişimlerde de bulundu. Ancak bu girişimler ülkeyi “Brezilya’nın 11 Eylül’ü” diye nitelendiren korkunç olaylara sürükledi. 2006 yılının ilkbaharında Marcola ve bazı PCC üyeleri, yüksek güvenlikli bir başka cezaevine transfer edilerek hücreye koyuldu. Bunun üzerine toplam 96 cezaevinde ayaklanmalar yaşandı. Polis ayaklanmaları bastırmak için cezaevlerine müdahale edince olaylar sokaklara taştı. PCC üyelerinin 40 polis memurunu öldürmesinin ardından Sao Paolo sokakları savaş alanına döndü. Olaylar başka eyaletlere de sıçradı. 12-17 Mayıs aralığını kapsayan ve “Mayıs Saldırısı” olarak adlandırılan olaylarda otobüsler bombalandı, devlet binalarına, bankalara, metro istasyonlarına toplam 299 saldırı düzenlendi. Yüzlerce kişi yaşamını yitirdi.
4
6