Vuslat'ın başrolü Devrim Özkan: Oyunculuk için yedi yıllık spor hayatımı kenara attım

Dizide Feride karakterine hayat veren ve milli judocu olduğunu dile getiren Özkan, "Lisede gerçekten tiyatroyla tanıştığım zaman yedi yıllık spor hayatımı kenara atıp 'Ben oyuncu olacağım' dediğim zamanı hiç unutmam. Böylece oyuncu olmaya karar verdim ve bunun için çalışmaya başladım" diye konuştu.

Tanımayanlar için genç oyuncu Devrim Özkan'ı kısaca tanıyabilir miyiz? "Merhabalar. 2 Eylül 1998’de Muğla’da orta halli bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya geldim. Annem ev hanımı, babam emekli kepçe operatörü, ablam bankacı. Çocukluğumu ve eğitim hayatını Milas/Bodrum’da geçirdikten sonra Muğla Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Anasanat Dalı’nı kazandım. Okulda ilk yılımı tamamladıktan sonra İstanbul’a taşındım."

Oyunculuğa nasıl adım attınız, kariyerinizin başlangıç noktasında bir hikayeniz mevcut mu? "Milli judocuyum. Hayatım o dönemde tamamen spordu. İlkokulda arada bir tiyatro yapardım hayatımın bir yerinde hep vardı tiyatro ama kariyerimi judodan devam ettiricektim. Lisede gerçekten tiyatroyla tanıştığım zaman yedi yıllık spor hayatımı kenara atıp 'Ben oyuncu olacağım' dediğim zamanı hiç unutmam. Böylece oyuncu olmaya karar verdim ve bunun için çalışmaya başladım." Şuan rol aldığınız dizideki karakteriniz ve bu rolünüzle gerçek hayattaki Devrim Özkan arasındaki fark ve benzerlikler neler? "Ah Feridem..Canım kızım. Fedakar kızım. Güçlü kızım..Feride'yle çok fazla benziyoruz aslında.Feride'nin hayatını yaşasaydım aynı Feride gibi olurdum muhtemelen.Tek tahammül edemeyeceğim nokta üvey anne kısmı.Ben Feride kadar vicdanlı olmazdım öyle bir üvey anneye karşı. Farklarımızdan bazıları ise ben eğlenmeyi deli dolu yaşamayı ve düşünmeden, plan yapmadan yaşamayı çok seviyorum ve böyle yaşıyorum. Ama Feride’nin öyle bir şansı yok. O her adımını dikkatli ve on kere düşünerek atmalı.Geri kalan her noktada benziyoruz diyebilirim."

Oyuncu olarak fazla, eksik ya da üzerine koymak istediğiniz yönleriniz var mı? "Çok güzel bir soru bu. Ben iyi\kötü eleştiri almayı çok severim. Bu da göremediğim şeyleri bana gösteriyor .Tiyatroyla büyüdüğüm için kamera önündeki hıza biraz daha alışmam lazım sanırım. Çünkü tiyatroda çalışıyorsun, çalışıyorsun, çalışıyorsun ve oynuyorsun, bitiyor. Seni durduran birşey yok sahnede.Ama kamera önü öyle değil. Her şey daha minimal daha hızlı olmalı. 3-2-1 dendiğinde kendi karakterini kenara atabilmen lazım.Buna alışıyorum zaten her gün sette olduğum için de idman yapıyorum sürekli.Bir diğer mevzu ise evet senaryoda belli bir sıra var ama biz kesinlikle o sırada çekmiyoruz.Hepsi karışık oluyor.Diyelim duraklama Sahne 102 sonra sahne 3 sonra sahne 72..Böyle olunca öncesinde ne yaşandı sonrasında ne oluyordu..Duygu devamlılığı çok önemli.Kariyerimde hedeflediğim nokta kendini beğendirip sevdiremezsin ama örneğin Çetin Tekindor gibi bir üstaddan bir tebrik almak isterim. Ve dünya çapında bir şeyler yapmak istiyorum tabi ki."