Dünya'dan Sadi Özdemir'in yazısında yer alan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yüksek faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” söyleminden eyleme geçip Merkez Bankası’nın politika faizini enflasyonun çok altına indirmek için ‘siyasi irade’ koyması, siyasetin ve iş dünyasının en önemli konusu olmaya devam ediyor. Çünkü bu yeni faiz politikasıyla yaklaşık 1 ayda Türk Lirası yüzde 40 kadar değer kaybetti. Siyasette muhalefet cephesi, ülkenin ekonomik krizde olduğuna dair uzun soluklu iddiasına Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybını en güçlü delil göstererek Erdoğan’a yüklenmeye muhtemelen seçime kadar devam edecek.
İş Dünyası Erdoğan'ın Yeni Ekonomi Planını Nasıl Yorumluyor?
İş dünyasının önemli bir kesimi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomik anlamda yanlış bir yolda olduğunu savunuyor.
1
5
İş dünyasının önemli bir kesimi Erdoğan’ın çok yanlış bir yolda olduğunu düşünüyor. En çok korktukları da 1990’ların dengesini kaybetmiş çok yüksek enflasyonlu, faizli ekonomisine dönmek. Bir kısmı doğru yolda olduğunu söylüyor ama düşük faize geçiş için zamanlamanın yanlış olduğu kanaatinde. Bir kısmı da “Erdoğan kesinlikle haklı, bizi bu yüksek faiz belasından ancak Erdoğan kurtarır” inancında. Ülkemizin gerçekten bilim insanı niteliğine sahip değerli iktisatçıları ile öyle olmasa da popüler ekonomistleri de bu gündemin peşinde. Benim gibi sadece ekonomi gazetecisi olanların pek hazzetmediği ‘piyasacı ekonomistler’ ise her halde ve şartta ‘portföylerinin durumuna göre’ söz söyleyerek bulanık sularda balık avlama derdinde. Popüler olanlardan bazıları, Erdoğan’ın faizle ilgili ‘nas’lı izahlarına karşı “Yükselt faizi hem enflasyon hem kurlar düşsün, bu iktisatta önemli bir nas” derken, bilim insanı derinliği olanlar nas meselesinde ‘faizci’ cepheye karşı şüphelerini dile getirmekten kaçınmıyor. Sözcü yazarı Sayın Ege Cansen onlardan biri. Merhum Güngör Uras ve Asaf Savaş Akat gibi bizim neslin ‘ekonomiyi anlamasında büyük emek sahibi iktisatçılardan Ege Hoca, bu faiz enflasyon meselesinde ‘Erdoğan ile aynı fikirdeyim’ diyerek ters köşe yaptı.
2
5
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçime 17 aydan az bir süre kala neredeyse 70 yıllık ‘faiz, enflasyon, kur’ kuralını bir kenara bırakıp önem sırasında en üste ‘cari açıktan kurtulmayı’ koyuyorsa şahsen nasıl bir risk alıyor? Ekonomide aldığı riskin bedeli siyasi ikbali olabilir mi? Eğer, bu yeni ekonomi modeli büyük bir başarısızlıkla sonuçlanacaksa muhalefet iktidar koltuğuna çok yaklaştığı için mutlu olmalı. Tabii ki ülkemizin, halkımızın büyük sıkıntı çekme riski bir siyasinin ikbal riskinden ve bir muhalefetin iktidar koltuğuna oturma mutluluğundan çok daha önemli. O yüzden inşallah zamanlama yanlış değildir ve ülkeyi yüksek faizden ve enflasyondan kalıcı olarak kurtaracak formül konusunda Ege Hoca da Cumhurbaşkanı Erdoğan da haklı çıksa memleket için fena olmaz.
3
5
Ege Hoca’nın 16 Eylül’de Sözcü’de yayınlanan yazısına bazı okurları nasıl tepki vermiştir bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum. Çünkü Ege Hoca o yazısının bir bölümünde “Erdoğan, yükseltilen faizle enflasyonun düşeceğine İslami değil iktisadi açıdan inanmıyor olabilir. Ben de aynı düşüncedeyim. Türkiye’de ‘yükselt faizi bak nasıl düşüyor enflasyon’ formülü işlemez. Daha doğrusu, bu formül önce düşürür, sonra yükseltir. Çünkü yüksek faiz hem dış açığı hem iç açığı büyütür. Bu da finansal istikrarsızlıktır. Finansal istikrarsızlık günün sonunda bırakın enflasyonu yükseltmeyi azdırır” diyor. Esasen, Erdoğan’ın ne yaparsa yapsın ilk seçimi kaybederek iktidardan gideceğine ve Millet İttifakı’nın iktidara geleceğine inanan Ege Hoca’nın yazı yoluyla Erdoğan’ın yeni ekonomi modeli hakkında söyledikleri şöyle devam ediyor: “Bu ortamda TL faizi yükselterek ve de uzun süre yüksek tutarak enflasyon düşürülemez. Peki, nasıl düşürülür?
4
5