- Tam da “Rakıların Başı Dönüyor” adlı kitabınızı okuduğum günlerde alkollü içki meselesi yeniden gündem oldu. Kapanma süresince, hiçbir yazılı genelgeye bile ihtiyaç duyulmaksızın alkollü içkilerin satışının yasaklanmasını nasıl yorumluyorsunuz? Şaşırdınız mı? Dediğiniz gibi, içinde bulunduğumuz salgın nedeniyle kısmen kapanmaya girdiğimiz şu günlerde, neredeyse yasaklamalarla eş zamanlı olarak kitabımın raflarda yer alması isabetli olmuştur diyebilirim. Çünkü alkollü içkilere uygulanan yasaklamaların, kitabımın birçok bölümlerine yer almış olan yasaklamalarla örtüşüyor. Öncelikle içinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde alınan bu yasaklamalara hiç de şaşırmadığımı ifade etmeliyim. İdeolojik olmanın yanı sıra, "Ya tutarsa" yaklaşımıyla uygulanmaya çalışılan bir hamledir diye düşünüyorum. Toplumun önemli bir bölümünün alınan bu karara boyun bükecekleri, daha doğrusu sessiz kalacakları düşüncesiyle alınmış bir karardır. Ancak görüyoruz ki, başta başkanları Özgür Aybaş'ın önderliğinde Türkiye Tekel Bayileri olmak üzere, hemen hemen tüm muhalefetteki siyasi partiler, önemli güce sahip sivil toplum kuruluşları, bu kararın insanların özel yaşamlarını tehdit ettiğinde birleşmişlerdir. Öyle inanıyorum ki, siyasal iktidar böyle bir direncin oluşabileceğini beklemiyordu. "Ben yaptım ve uyguladım" oldu-bittisiyle alınmış olan bu kararın, ancak çıkartılabilecek bir yasayla mümkün olabileceğini kanımca iktidar cephesi de bilmek durumundaydı. İktidar, alkollü içki yasaklarını bir yasa çerçevesinde toplumun önüne çıkartma cesaretini gösterememiştir. İçeride ve dışarıda oluşabilecek tepkilerden çekinmesi, bu kararı almasında etkili olduğu kanısındayım. - Sizce içki yasağının içki tüketimini azalttığına mı tanık oluyoruz biz, yoksa artırdığına mı? Özellikle, bugünlerde yaşamakta olduğumuz alkollü içki yasaklamalarını, hiçbir zaman Tekel Genel Müdürlüğü döneminde yaşamadığımızın altını çizmek isterim. Hele son 20 yıl içerisinde alkollü içki satış ve tüketimlerine getirilen yasaklamaların; alkollü içki tüketimini azaltmadığını da ayrıca rahatlıkla söyleyebilirim.Uygulanan her baskının ve yasaklamaların karşısında bir direncin de ortaya çıktığını unutmamalıyız. Yani her tür yasaklamalar, beraberinde bir de karşı duruşu yaratır. Az veya çok alkollü içki tüketen her birey, ne pahasına olursa olsun bu ihtiyacını karşılayabilmek için türlü çarelere başvurmaktan çekinmez. Bunun en önemli göstergelerinden biri, kaçak veya evde üretim denen uygulamalar olmaktadır. O nedenle, alkollü içki tüketiminde herhangi bir azalmanın olduğunu kimse bana inandıramaz. TAPDK (Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu) verilerine göre bildirilen alkollü içki üretimlerinin birkaç katı fazlasının, kayıt dışı üretimlerden kaynaklandığı bellidir. Zaman zaman kolluk güçleri operasyonları ile yakalanan kaçak içki yapımları ( ki yakalanan kaçak miktarlarının buz dağının ancak görünen küçük bir bölümü olduğu da unutulmasın), kapüşon ve bilyeli kapak toplanarak yapılan kayıt dışı üretimler, gittikçe artarak devam etmektedir.
Kerim Yanık: İçki Yasağı Tüketimi Artırır
Cumhuriyet'ten Emrah Kolukısa, Uzun yıllar Tekel’de önemli görevler üstlenen, emeklilik yıllarını ise kitap yazarak değerlendiren Kerim Yanık ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Yanık, alkol yasağına ilişkin ''Yasak tüketimi artırır'' değerlendirmesinde bulundu.
1
6
Bomonti Bira Parkı'nda kadınlar -Kaçak içki konusu da galiba son yıllarda bir hayli arttı. Bunun özel bir sebebi var mı? Hiç sağa ve sola bükmeden şimdiki sorunuza şu yanıtı verebilirim. Kaçak içki konusu, Tekel'in özelleştirildiği 2004 yılından sonra büyük oranda başlamış ve günümüze kadar hızını hiç eksiltmemiştir. Kitabımda da sözünü etmiş olduğum gibi, Tekel'in var olduğu dönemde, 81 ilimizde bulunan Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüklerinin organizasyonu içerisinde görev yapan "Kaçak Takibat Şubeleri", ülkemizin hemen hiçbir noktasında kaçak üretime fırsat vermeyen bir yapıya sahipti. Ayrıca bir devlet kuruluşu sıfatını taşıyan Tekel Genel Müdürlüğü, aşırı bir vergi uygulaması anlayışında olmadığı için, kaçak içki üretimleri de pek gündemde yer almazdı. Kısaca kaçak ve insan sağlığını tehdit eden içki üretimlerinin artmasında, yeterli kamu denetiminin olmayışının yanı sıra, alkollü içkilere uygulanan aşırı vergilerin rolü kaçınılmaz olmuştur.
2
6
Bira kaynatma kazanları -İçkiden alınan verginin de yine son yıllarda aşırı bir seviyeye geldiğini görüyoruz, bunu nasıl yorumlamalı? Alkollü içkilere uygulanan vergiler, orta gelirli tüketicileri dahi zorlar hale gelmiştir. Bu arada adeta otomatiğe bağlanarak yılda 2 kez uygulanan ÖTV’lerin, devletin gelir vergileri hanesine katkı yaptığına da inanmak oldukça zor. Çünkü son yıllardaki resmi üretim rakamlarındaki hızlı düşüş rakamları bu iddiamı doğrulamaktadır. Tekel'in alkollü içkiler bölümünün blok halinde özelleştirildiği 2004 tarihinden buyana, Türkiye'deki toplam rakı üretimlerine bir göz atacak olursak, tabloyu daha iyi görebiliriz. Tekel'in faaliyette olduğu 2003 yılındaki rakı üretimi 66 milyon litre iken, bugün 30 milyon litreye kadar düşmüştür. Üstelik özelleştirme tarihinden bu yana artış gösteren birçok rakı üretim firmalarına rağmen. Özelleştirmenin yapıldığı 2004 yılından buyana geçen 17 yılda nüfuz artışımız 20 milyon dolayında gerçekleşmiştir. Turizm sektöründeki küçümsenemeyecek gelişmeler, rakı üreten firmalar arasındaki kalite ve çeşitlilik artışları gibi unsurları dikkate aldığımızda,17 yılın sonunda Türkiye'de rakı üretiminin % 50 dolayında azaldığını söylemek gerçekçi değildir. Bu tablonun ortaya çıkmasındaki en önemli neden, hiç kuşkusuz, alkollü içkilere uygulanan aşırı vergiler yüzünden merdiven altı ve evde tapılan içki üretimleri başı çekmektedir. Alkollü içeceklere yapılan aşırı denebilecek vergi oranını daha iyi anlatabilmek için bir örneği vermek isterim: Bir litre rakının bugün için fabrika üretim maliyeti 15 ila 22 lira arasında değişmektedir. (kullanılan şişe, etiket, kapak ambalaj gibi malzemelerdeki kalite fiyat aralıkları gibi) 2021 Ocak tarihi itibariyle litrelik bir şişeye uygulanan ÖTV miktarı 135.- (yüz otuz beş) liradır. (Rakının satış esnasındaki KDV dahil değildir) Aynı oransal ÖTV uygulamaları diğer alkollü içkiler için de söz konusu olmaktadır. Hadi birileri gelsin de bana adil ve dengeli bir verginin uygulandığını söyleyiversin.
3
6
Viski dinlendirme mahzeni - Evde rakı veya viski yapmanın mümkün olduğunu biliyoruz ama bunların kalitesi ne olacak peki? Yani 12 yıl meşe fıçıda dinlendirilmiş bir malt viskiyi evde imal edemeyiz herhalde değil mi? Şurasını özellikle belirtmeliyim ki, evlerde yapılan içkilere rakı veya viski denilmesi mümkün değildir. Çünkü en başta üzümden kaynaklanmayan alkollerle yapılan ve içlerine anason aroması, anason özütü veya anason yağı gibi adlar verilen aromaların ilavesiyle yapılan içkilere rakı değil, olsa olsa anason kokulu içki denebileceğini ifade etmek isterim. Aynı şekilde, distilasyon metoduyla elde edilen viski alkolünün, yıllar boyu meşe fıçılarında dinlendirilmesiyle üretilen viskiler yerine, alkol + viski aroması katmak suretiyle birkaç saatte yapılan içkilere de viski denilemeyeceği gibi. Kaldı ki bu tür üretimlerin, insan sağlığına karşı büyük tehdit oluşturan metil alkolle yapılıp yapılamadığı da ayrı bir sorun. Dünyanın en pahalı üretim proseslerinden sayılan viski üretiminin alkol ve aroma karışımıyla yapılmasının mümkün olamayacağı gibi, yapılan bu tür üretimler yüzünden çok canları kaybettiğimiz de unutulmasın.
4
6