Pek çoğunu muhtemelen daha önce düşündüğünüz bu konulara bilimsel cevaplar vermenin zamanı geldi. Bakalım günlük hayatımızda yer eden bu gizemli soruların cevapları nelermiş? 1. Dünya’nın Dönüşünü Neden Hissetmiyoruz? Bizler (ekvatora göre) saatte 1670 kilometre hızla hareket eden bir aracın yolcularıyız. Düşünün şu satırları okurken bile metrelerce yol kat ettik. Ancak bu hızı hissetmiyoruz. Çünkü atmosferimiz Dünya’nın bu hızına ayak uydurmaktadır. Daha iyi kavramak adına şöyle bir örnek verelim: Düşünün; saatte 1670 kilometre hızla giden bir uçakta yolculuk ediyorsunuz. Ancak uçağın dışı zifiri karanlık ve bu yüzden etrafınıza bakıp hareket ettiğinizi anlayacak hiçbir şey yok. Kitabınıza daldığınız zaman sanki evinizde, kanepenin üzerinde oturuyormuş gibi öylece durursunuz. Ancak saatte 1670 kilometre hızla gittiğinizi fark etmezsiniz. Çünkü uçakta yer alan her şey, hostesler, masalar, servis tabakları sizinle birlikte hareket etmektedir. Dünya da aynı şekilde atmosferiyle birlikte hareket etmektedir ve bu hızı hissetmemiz bu yüzden mümkün değildir.
Muhtemelen Daha Önce Aklınızı Kurcalamış Konuları Açıklığa Kavuşturan 12 Bilimsel Cevap
Pek çoğunu muhtemelen daha önce düşündüğünüz bu konulara bilimsel cevaplar vermenin zamanı geldi. Bakalım günlük hayatımızda yer eden bu gizemli soruların cevapları nelermiş?
1
12
2. Arı Petekleri Neden Altıgen Şeklindedir? Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucu en verimli depolama şeklinin altıgene uygun olduğunu ispatlamışlardır. Maksimum kullanımı esas alan bu konumlanmaya çıta kenarlarından başlayan arılar ortada kusursuz altıgenlerle petekleri tamamlarlar. Bu müthiş matematik düzeni diğer geometrik şekiller ile mümkün olmamaktadır. Daire, beşgen ve sekizgen gibi şekillerde muhakkak boşluk kalacaktır. Kare ve üçgende ise, aynı hacmi doldurmak için gereken duvar çevresi daha fazla olacağından en az malzeme ile bir alanı optimum şekilde bölmek için altıgen en ideal olan şekil tipidir. Bu mevzu, arıların milyonlarca yıllık içgüdüsel tasarruflu davranışının şekilsel yansımasıdır. Bal peşindeki ayılar gibi çeşitli yırtıcı, rakip hayvanattan sakınma amacıyla alandan kazanmak hedeflenerek yapılan yapılardır; çünkü ne kadar az alanda ne kadar çok petek olursa yuva yani kovan o kadar verimli bir depolama, üreme bölgesi olur. Evrimsel süreçte adaptasyon sağlamanın sonucudur özetle.
2
12
3. Kaşınan Birini Görünce Neden Kaşınıyoruz? Bulgular bulaşıcı davranışların yalnızca insanlarda değil, birçok canlıda da bulunduğunu gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde Science’ta yayımlanan çalışmada araştırmacılar, fareler üzerinde yaptığı deneylerde bu davranışın farelerde de mevcut olduğunu gözlemlediler. Deneylerde kullanılan fareye video aracılığı ile sürekli kaşınan bir başka farenin görüntüsü izletildi. Fare, kendisine izletilen videodaki kaşınan fareyi görür görmez saniyeler içerisinde aynı kaşınma davranışını sergiledi. Bunun üzerine kaşınan fare videosunu izleyen farenin, hangi beyin bölgesindeki sinirlerin aktif olduğunu inceleyen araştırmacılar; uyku-uyanıklık ve biyolojik saatten sorumlu olan suprachiasmatic nucleus (SCN) bölgesindeki sinirlere ulaştılar. İlerleyen deneylerde SCN bölgesindeki sinirlerin; fareler bulaşıcı kaşınma davranışını sergilemeden önce bir sinir hücresi proteini olan GRP (gastrin realising peptide) salgıladıkları aydınlatıldı. Daha önceki araştırmalarda GRP’nin kaşınma davranışının oluşmasını sağlayan deri ve omurilik arasındaki bağlantıda görev aldığı belirlenmişti. Önceki bulgularla da örtüşen bu çalışma, bulaşıcı kaşınma davranışının vücudun empati yoluyla veya fizyolojik nedenler ile oluşturduğu bir süreç olmadığı; aksine bireyin kontrolünün dışında beyine kodlanmış bir tepki olduğu belirlenmiş oldu.
3
12
4. İnsanlar Öpüşürken Dillerini Neden Kullanır? Bu sorunun cevabı evrimsel süreçte gizli. Bilim insanlarına göre öpüşmek, tıpkı dokunmak ve koklamak gibi, güçlü çocuklar verebilecek eşi seçmede yardımcı oluyor. İnsanların güçlü koku alma duyusu olmaması dil kullanımını zorunlu kılıyor. Yani burnumuzun zayıflığını dilimiz kapatıyor anlayacağınız. Peki yerde tükürük gördüğümüzde midemiz bulanırken neden öpüşmek iğrenme duygusu oluşturmuyor? Bu konuda bize yardım eden en büyük etken seksüel dürtüler. Öpüşürken alınan zevk ve salgılanan mutluluk hormonu iğrenmemizi engelliyor. Vücut bir nevi ''Ben bununla ürerim arkadaş, hiç karıştırma iğrençliği filan'' diyor. Ayrıca öpüşmek bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Dilimizde bağışıklık sistemimize yardımcı olan birçok yararlı bakteri bulunuyor. Öpüştüğümüz zaman da bu organizmalar iki kişi arasında paylaşılıyor.
4
12