"Hayatımın en mutlu yılı" neye göre belirlenmeli? Mutluluk kavramı, her yaşta değişiyor. 3 yaşındayken en büyük mutluluğumuz, kocaman bir çilekli dondurma olabilir. 33 yaşında ise iyi bir kariyer, sevgi dolu bir eş, tatmin edici bir banka hesabı, çocuğun iyi bir okula gitmesi gibi daha sofistike sebepler giriyor devreye. Peki ya "Hayatımın en mutlu yılı" diyeceğimiz sene hangisi ve bu sene, neye göre belirlenmeli?
Tuba Ünsal eski eşi Mirgün Cabas ile hiç mi mutlu olmadı?
Mirgün Cabas'tan yeni boşanan Tuba Ünsal, röportajında "Hayatımın en mutlu yılını yaşıyorum" dedi. Bu söz, bütün eski eşlere, ve özellikle de yeni ayrıldığı Mirgün Cabas'a bir tür 'gönderme' değil mi? Onlarla hiç mi mutlu olmadı? (Milliyet - Rüya Salik)
1
6
Mutluluğu yakalamaya çalıştıkça kaybedersiniz Mutluluk, 'kuş yakalamaya' benzer derler. Kovalamaya bırakana kadar asla yakalayamazsınız. Çünkü 'bulunacak' bir şey değildir mutluluk; yalnızca bir varoluş seçimidir. Nasıl ki kuşu kovalamayı bıraktığınızda gelip omzunuza konma ihtimali artarsa, mutluluk da onu aramayı bıraktığınız anda, yani akışta olduğunuz anda hissettiğiniz huzurun ta kendisi olabilir... Ben bu felsefeye inanıyorum. Ha inanıyorum da çok mu mutluyum? Hayır. Hatta hayatımın hiçbir döneminde çok mutlu olduğumu hissetmedim. Çünkü öyle bir hissi arzulamayacak kadar iç huzuruna sahibim. Bu da yetiyor.
2
6
36 yaşında, iki çocuk sahibi bir anne Şimdi bu bakış açısıyla Tuba Ünsal'ın söylediklerini düşünelim. Bir insanın, "Hayatımın en mutlu yılını yaşıyorum" demesi için ne gerekir? Tuba Ünsal'ın 36 yaşında, iki çocuk sahibi bir anne olduğunu hesaba katarsak, yukarıda saydığım kriterlerin çoğu onun hayatı için de geçerli olabilir: İyi bir kariyer, sevgidolu bir eş (sevgili de olur), tatmin edici bir banka hesabı ve çocukların mutlulukları, iyi eğitim almaları; mutlaka gerekli. Fiziksel ve ruhsal sağlık her yaş ve dönemde en önemli mevzu olduğu için; onları saymıyorum bile.
3
6
Hayatının her dakikası mutlulukla geçmeli Tuba Ünsal'ın hayatı bu kriterlerin hepsini ve hatta fazlasını sağlıyor. Hayatının çok büyük bir döneminde de sağlamış görünüyor. Her zaman çok iyi bir kariyeri oldu. Uzun yıllardır, muhteşem güzelliği sayesinde modellik yapıyor. Çok yetenekli. Sinema ve reklam filmlerinde oynuyor. Ayrıca öğrenmeye karşı da olağanüstü bir tutkusu var. Kendisi gibi küçük yaşta medyatik olup çoluğa çocuğa karışan, evinin kadını olan şöhretler gibi değil o. Tuba Ünsal, hayata karşı tutkusu ve iştahı sayesinde, sürekli kendini geliştirdi. En son hatırladığım, Kürk Mantolu Madonna romanının tiyatro uyarlamasının yapımcısı olması... Bu bence cesaret isteyen, son derece riskli bir işti. 'Sahne uyarlaması' gibi ülkemizde pek de saygı görmeyen bir sanat projesine gözükapalı girdi. Projenin hem yapımcılığını, hem başrolünü üstlendi. Maddi-manevi büyük zorluklara göğüs gerdi. Hatta bir röportajında, “Çok zor bir yolculuk oldu. Yeri geldi, ‘Evi mi ipotek ettirsem acaba’ diye düşündüm. Bana ‘Batarsın’ diyenler oldu. Ama umudumu kaybetmedim” dedi. Ben Tuba Ünsal'ın en çok bu 'güçlü/yetenekli/kafası açık kadın' imajını beğeniyorum. Yetmezmiş gibi iki çocuk büyütüyor. Vallahi bravo!
4
6