Eskimoların inancına göre balinaların ömrü insan ömrünün iki katıdır ve zıpkınlardan kaçacak kadar güçlüdürler. Balinalar gerçekten de en az 150 yıl yaşarlar. 210 yıl yaşayanları da vardır. Buna rağmen bu uzun ömrün biraz deri kalınlaşması, biraz yağlanma ve birkaç yara izinden başka belirtisini görmek zordur. Bu nedenle yaşlanmayı inceleyen doktorlar balinalara ilgi duyuyor. Yaşlılığa bağlı hastalıklara karşı doğal korunma yöntemleri geliştirdiklerine inanıyorlar. Liverpool Üniversitesi’nden Joao Pedro de Magalhaes ve ekibi balinaları ve diğer uzun ömürlü canlıları inceleyerek insan vücudunda yaşlanmayı yavaşlatarak ölümü geciktirecek yeni ilaçlar bulmaya çalışıyor.
Uzun yaşamın sırrı
Yaşlanma kaçınılmaz değildir. Bazı hayvanlar ölümlerini geciktirmenin yolunu bulmuş bile. Onların yöntemleri bize de sağlıklı ve uzun bir ömrün ipuçlarını sunabilir.
1
7
Magalhaes’e göre, “Yaşlanma gizemini koruyor; diğer biyolojik işlemlere kıyasla fazla bir şey bilmiyoruz bu konuda. Oysa modern dünyada en büyük acı ve ölüm nedeni budur. Biraz geciktirilmesi halinde bile insana görülmemiş düzeyde yararı olacaktır.” Harvard Üniversitesi’nden Vladim Gladyshev de aynı görüşte. “En önemli biyolojik sorun budur; çünkü kronik hastalıkların çoğu yaşlanma sonucu ortaya çıkar. Oysa biyomedikal bilim daha çok kanser, Alzheimer veya diyabet gibi belli hastalıklar üzerinde yoğunlaşıyor. Ama yaşlanmayı bir süre geciktirmek mümkün olsa bu hastalıklar da geciktirilebilir.” Yaşlanma faktörleri Yaşlanmaya neden olan çok sayıda etken var. Birincisi çevresel faktörlerdir. Zararlı kimyasallar ve radyasyon, DNA’mızı ve diğer moleküler işleyişi yavaş yavaş tahrip edebilir. Hücrelerimiz bu tahribatın bir kısmını onarabilir; ama zamanla tahribat yayıldığı için hücrelerin mutasyon geçirerek tümörlere dönüşmesine neden olur. İkincisi, metabolizmayla ilgili sorunlarımız çıkabilir. Tıpkı düzenli temizlenmesi gereken baca boruları gibi hücrelerimiz de enerji yakarken birçok atık madde üretir. Bunlar zamanla birikir ve önemli biyolojik işlemleri kesintiye uğratabilir. Tahribat birikince organizma bununla baş edemez hale gelir.
2
7
Üçüncüsü, vücudun organları yenilemede sorunlarla karşılaşmasıdır. Her kromozomun ucunda telomer adı verilen DNA grupları vardır. Bunlar, ayakkabı bağlarının ucundaki plastikler gibi tahribatı ve parçalanmayı önlerler. Hücre bölündükçe telomerler kısalır. Sonunda öyle kısalmıştır ki hücre bozulmaya başlar ya da ölür. Bütün bu aşınma ve yıpranma bizi birçok hastalığa karşı zayıf düşürür. Yaşlanmayı geciktirmek Bütün bunlar bizi ölüme doğru götüren ve engellenemeyen güçler olarak görünse de bu süreçlerin yavaşlatılabileceğini gösteren veriler de var. Örneğin yaygın kullanılan bir diyabet ilacı olan metformin farede yaşlanma sürecini yavaşlatmıştır. Solucanlarda hücre metabolizması ile ilgili bir tek geni değiştirmek ömrünün birkaç kat uzamasına yol açmıştır. Daha karmaşık organizmalarda aynı gelişmelerin görülmesi zor olsa da, yaşlanmanın tümüyle kontrolümüz dışında olmadığına işaret eder bu gelişmeler. Magalhaes yaşlanma sürecine dışarıdan müdahale edilebileceğine inanıyor.
3
7
Gladyshev doğada canlıların ömrünün sürekli değişim halinde olduğunu ve bunu nasıl yaptığı sorusunun cevaplanması gerektiğini söylüyor. “Biz de bu mekanizmaları hedef alarak insan ömrünü uzatabilir miyiz?” Balina, köstebek ve yarasanın sırları Kutup balinaları 200 yıl kadar yaşayabiliyor. Tüysüz köstebek fareleri de iki-üç yıllık ömrü olan normal farelerin tersine 30 yıl yaşıyor. Bunlar kansere karşı oldukça dayanıklı. Laboratuvarda güçlü karsinojenlerle yıkandığında bile kanser olmadıkları görüldü. Bu farelerde hücreler belli bir yoğunluğa ulaştığında hücre artışı kendiliğinden duruyor. Böylece tümörlerin ölçüsüz büyümesi söz konusu olmuyor. Bunu sağlayan şeyin köstebeklerde fazla miktarda olan ve derilerinin daha elastik olmasını sağlayan kimyasal hiyalüronik asit olduğu sanılıyor. Yani mutasyon sonucu bir tümör oluşsa bile hiyalüronik asit bunun büyümesini önlüyor.
4
7