Yılmaz Özdil'in Atatürk ile bütünleşme süreci nasıl işledi?

Türkiye'nin en çok okunan köşe yazarlarını şöyle bir düşünsek, akla ilk gelen isimlerden biri de muhakkak ki Yılmaz Özdil olacaktır. İzmirli bir ailenin oğlu olan Özdil, 80'lerden itibaren gazetecilik hayatına başlamış ve başarılarıyla kısa zamanda çalıştığı gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yapmıştı. Kimisi onun ismi var diye gazeteyi okuyordu, kimisi de okuduğu haberin arkasında o olduğunu bilmeden gündeme ilgi gösteriyordu. Gerçek şu ki, o zamanlar onun ismini henüz bu kadar çok konuşmuyorduk.

İnternetle ve elektronik postayla yeni tanıştığımız dönemde "FW: FW: Helal Olsun. Mutlaka oku! Paylaş!" şeklinde zincir maillerin vazgeçilmez yazıları da yine Yılmaz Özdil imzasını içeriyordu. Sanki Yılmaz Özdil bilgisayarın başına oturmuş da tek tek hepimize elektronik posta gönderiyordu adeta. Hayır elbette böyle bir durum değildi bu. Net ifadeler, söylenmek istenen şeyler ve çoğu kişinin dile getirmek istediği sözler Yılmaz Özdil tarafından kaleme alındığı için üslubu yakın geliyordu. İnsanlar paylaştıkça paylaşıyordu Özdil'in yazılarını.

İnternetin ve gelişen sosyal medyanın da gücüyle Yılmaz Özdil gazeteci kimliğinin dışında farklı tarzıyla dikkat çeken bir figür haline gelmeye başladı. Kısa cümleler, paragraf yerine konulan yıldızlarla doldurulmuş upuzun yazılar "Yılmaz Özdil tarzı yazı" tanımını oluşturdu.

Yılmaz Özdil konuşuldukça, imzasını attığı eski işler de yeniden gündeme gelmeye başladı. Ki aslında gerçekleşen zaman diliminde bile ses getirmiş, hatta ses değil tepki çekmiş işlerdi bunlar. 2000 yılında İstanbul'da oynanan Galatasaray - Leeds United maçı sırasında Leeds taraftarı iki kişi öldürülmüştü. Bu acı olay, futbol tarihimizdeki utanç listesinin başında yer aldı. O dönem Star gazetesinin attığı "Two Size" başlığı, “Sahada da, dışarıda da 2-0” şeklinde devam ediyordu. Yılmaz Özdil, yazı işleri müdürü olduğu Star Gazetesi'nin bu başlıkla çıkmasına izin verdiği için kimi gruplar tarafından "Yılın Irkçısı" olarak nitelendirildi.