Nazi Ekin Çemberleri 2. Dünya Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri'nde ülkece hissedilen bir gerginlik ve bir korku vardı. Almanya'nın nasıl ve zaman saldıracağını bilemeyen halk, esrarengiz Nazi ekin çemberleri ortaya çıkınca iyice telaşlanmaya başladı. Bu tedirginlik gazetelerin de durumu iyice abartmasıyla büyük bir korku haline geldi. Gazetelerde çıkan fotoğraflarda bombalanması gereken yerleri gösterdiği iddia edilen ekin çemberleri, ekin yığınları veya gübre çuvalları vardı. Bu fotoğraflar yayınlandıktan sonra, komşular bile birbirlerinden şüphe duymaya başladılar, tarlalarında bu fotoğraflar çekilmiş köylüler Alman ajanı olmakla suçlandı. Neyse ki kısa süre sonra, Milli Savunma Bakanlığı olaylara aydınlık getirdi ve bütün bu ekin tarlası gerginliğinin mantıklı açıklamalarını kamuoyuna sundu. Ekin çemberlerinin bir kısmı balık yumurtası ve av kuşları yaşam alanını koruma çalışanları tarafından yapılmıştı diğerleri ise yalnızca rüzgardan bir taraflara savrulmuş malzemelerin oluşturduğu gelişigüzel işaretlerdi. Herhangi bir komple teorisi yoktu, Almanlar bu noktaların hiçbirini bombalamadı.
Yirminci yüzyıl başlarında viral olmuş 10 uydurma hikaye
Yirminci yüzyıl başlarında viral olmuş 10 uydurma hikaye
1
10
Daisy Alexander'in Mirası 1949 yılında Jack Wurm adında bir adam sahilde yürüyüş yaparken kıyıya vurmuş bir cam şişe buldu. Şişenin içindeki kağıt parçasında şunlar yazıyordu: "Bütün karışıklığı önlemek için, malvarlığımın tamamını bu şişeyi bulan şanslı kişiye ve avukatım Barry Cohen'e bırakıyorum, eşit şekilde paylaşılsın. Daisy Alexander - 20 Haziran 1937." Jack şişeyi pek ciddiye almadı ve evinde bir kenara koydu. Birkaç ay sonra asker olarak gittiği İngiltere'den döndüğünde arkadaşlarından biri bu ismi tanıdığını söyledi. Daisy Alexander ünlü dikiş mankinesi şirketinin sahibi İsaac Singer'in kızıydı. Kadın öldükten sonra geriye 12 milyon dolar bırakmıştı fakat mirası bulunamadığı için para ortada kalmıştı. Jack bir avukatla konuştu ve avukat ona durumun gerçek olduğunu, Barry Cohen'le 6'şar milyon dolar paylaşacaklarını söyledi. Hikaye hemen gazetelere çıktı ve hatta ülkede dini ayinlerde bile konusu geçiyordu. Hikayenin aslı bir süre sonra ortaya çıktı ve aslında çok daha tuhaf denilebilirdi. Daisy gerçekten Singer'in varisiydi, Barry Cohen kadının avukatıydı ve miras olarak bıraktığı not da kayıp olmuştu. Fakat kadının hiç bir mal varlığı bulunamadı, hatta konu hakkında Daisy'nin papağanını bile sorguya çekmişlerdi, ortada 12 milyon dolar falan yoktu. Barry Cohen bulunduğu iddia edilen notun sahte olduğunu ortaya çıkardı. Jack Wurm'u tanıyan herkes onun böyle bir sahtecilik yapmayacağını iddia etti; olabilecek en muhtemel şüpheli Wurm'a Daisy'nin ismini tanıdığını söyleyen arkadaşı olabilirdi. Daisy'nin mirası yeğenlerine paylaştırıldı, Jack Wurm 1987'de herhangi bir miras almadan öldü.
2
10
Fritz Kreisler'in Besteleri Fritz Kreisler Avrupa'da 1910'lu yıllarda çalan bir keman virtüözüydü. Viyana'daki bir konseri sırasında seyircilerin gözünde bir cesaret gösterip performansının için de bir kaç tane de kendi bestesini serpiştirdi. Müzik eleştirmenleri, kendi bestelerini büyük ustaların besteleriyle eşit tuttuğu gerekçesiyle Kreisler'i yerden yere vurdular. Kısa bir süre sonra keman sanatçısı bu bestelerin kendine ait olmadığını, ücra bir manastırın eski dosyalarını karıştırdığı sırada Vivaldi gibi büyük bestekarlar tarafından yazılmış besteler bulduğunu ve bu bestelerinin yerinin sahneler olduğuna inandığı için bunları çaldığını açıkladı. Müzik eleştirmenleri Kreisler'in bu davranışını takdir ettiler ve övgüler yağdırdılar. Kreisler artık 25'e yakın bestenin aranjörü olarak anılıyordu. Fakat 1935 yılında sanatçının 60. yaşgününde birisi bu bestelerin gerçek hikayesini sorduğunda, Kreisler herşey itiraf etti. Manastır ve bulunmuş eski dökümanlar hikayesi yalandı, bestelerin hepsi aslında kendine aitti. Kreisler daha sonra verdiği bir röportajda besteci olarak tanınmak istemediğini fakat o dönemde keman için yazılmış besteleri de çok az ve eksik bulduğu için böyle bir yol seçtiğini açıkladı.
3
10
Kitapçının yıllığı uydurması. Edmund Lester Pearson, The Boston akşam gazetesinde 'Kütüphane Görevlisi' adında bir köşe yazısı yazıyordu. Köşe yazısı o kadar popülerdi ki 1906'dan 1920'ya kadar başarılı bir şekilde devam etti. 1908 yılında Pearson, 'Yaşlı Kütüphane Görevlisi'nin Yıllığı' adında bir kitaptan bir alıntı yaptı. O dönemde Elm Tree Press adında bir yayınevinin sahibi olan arkadaşı Pearson'a böyle bir kitabın geçekten yazılmış olması gerektiği fikriyle telefon açtı. İki arkadaş kütüphaneye gidip 1773 yılına ait bir yıllık bulup oradan esinlenerek yazmaya başladılar. Jared Bean isminde hiç evlenmemiş bir adamı yazar olarak uydurdular, hatta öyle ileri gittiler ki sanki kitapta 1774 yılında olacak şeyler öngörülüyordu. Sonuçta kitap yayınlandı, herşeyiyle eski orijinal hali gibi görünmesi sağlandı. Bu uydurma yıllıkla ilgili ilk haberi New York The Sun gazetesi yaptı. Aslında gazete kitabın gerçek olmadığını bir süre sonra fark etmişti fakat şakayla karışık bir Jared Bean biyografisi bile yayınladı. Daha sonra hayali kütüphane görevlisi Jared Bean hakkında başka iyi haberler de yapıldı elbette. Bu hikayenin gerçek olmayışı halktan 1910'a kadar oldukça iyi saklandı. O yıl America dergisi Pearson, The Elm Press yayınevi ve Jared Bean'in yalan yıllığı arasındaki bağlantıyı ortaya çıkartan bir yazı yayınladı, yazının yanında ayrıca Elm Press'in kurucusunun insanların kitabı hiç okumadan eleştirdiğini ve hakkında haberler yaptıklarını yazdığı bir makale de bulunuyordu.
4
10