Tasarruf sahipleri için zor bir dönem. Bir tarafta yüksek enflasyonist ortam diğer tarafta birikimleri hangi yatırım aracında değerlendirileceğine yönelik çıkmaz. Türkiye’de riski sevmeyen yatırımcı sayısı ağırlıkta. Bu nedenle seçenekler de sınırlı. Borsadaki dalgalanmalardan etkilenmek istemeyenler için mevduat, döviz ve altın en gözde yatırım araçları olarak öne çıkıyor.
Dünya gazetesi yazarı Ufuk Korcan bugün yazdığı köşesinde, 'Mevduat mı dolar mı?' sorusunu yanıtladı: "Geride bıraktığımız yıllarda düşük faiz politikası nedeniyle Türk Lirası mevduat oyun dışına itilmişti. Ancak yeni ekonomi yönetimiyle hayata geçirilen ‘rasyonel’ politikaların ardından faiz artırımlarına gidildi ve TL mevduat yeniden cazip hale geldi.
Merkez Bankası’nın politika faizi geçen yıl yapılan genel seçimler öncesinde yüzde 8.50 seviyesinde bulunuyordu. Yeni ekonomi yönetimiyle birlikte başlayan faiz artışlarıyla politika faizi olan 1 haftalık repo faizi 9 toplantı sonrasında yüzde 50’ye ulaşmış durumda. Politika faizinin yanında ek sıkılaştırma tedbirleri de dönem dönem hayata geçiriliyor.
Tüm bu adımların sonrasında Türk Lirası mevduat faizleri şu an yüzde 56-60 arasında bir yerde. Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) TL mevduata geçişlerde ise tek sefere mahsus 1-3 ay vadelerde yüzde 67’nin üzerinde oranlar var. İşte böyle bir ortamda elinde nakdi olan tasarruf sahipleri parasını nereye yatıracağı konusunda kara kara düşünüyor.
Yerel seçimler öncesinde özellikle sosyal medyada kurun seçimler nedeniyle baskılandığı ve seçimlerin ardından yukarı yönlü sert hareketlerin olacağı yönünde söylentiler yayılmıştı. Bu söylentilere inananlar uzun bir aradan sonra yeniden döviz talebine geçmişti. Öyle ki Merkez Bankası verilerine göre, yerli yatırımcıların bankalardaki döviz hesaplarında (DTH) 1 Mart-22 Mart tarihleri arasında 10 milyar dolar artmıştı.
Türkiye’de ‘yastıkaltı’ kültürü de hesaba katıldığında söz konusu dönemde döviz alımlarının çok daha yüksek olduğu söylenebilir. Seçimlerden sonra söylentilerin gerçekleşmemesi yerli yatırımcıların dövizde satışa geçmesine neden oldu. Fakat bankalardaki tutulan döviz hesapları hala çok yüksek seviyede. Enflasyonda henüz aşağı yönlü bir seyrin olmaması piyasaların normalleşmesini geciktiriyor.
Merkez Bankası’nın bu haftaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı piyasalar tarafından yakından izlenecek. Genel beklenti politika faizlerinde bir değişikliğe gidilmeyeceği yönünde. Verilen mesajlar, enflasyonda düşüş eğilimi olmadan sıkı para politikasına devam edileceği şeklinde.
Hatta ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimlerine başlamadan Türkiye’de de indirimlerin olmayacağı görüşü hakim. Dolayısıyla mevduat faizlerinde yüksek seyir bir süre daha devam edecek. Yılın ikinci yarısından itibaren baz etkisinin de devreye girmesiyle enflasyonda düşüşler olabilir.
Gelelim döviz ve TL mevduatın olası getiri karşılaştırmasına… Bu karşılaştırmayı yaparken geleceğe yönelik dolar ve faiz beklentileri önemli. Merkez Bankası’nın son beklenti anketine göre, cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi yüzde 44.16 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 36.70 iken, son anket döneminde yüzde 35.17’ye geriledi. 9
Bu yıl sonu dolar kuru beklentisi 40.01 TL, 12 ay sonrası için 42.47 TL seviyesinde belirlendi. Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’de dolar kurunun 2024’te 37.24, 2025’te 52.57 TL olacağı tahmininde bulundu. Eylül ayında hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da ise yıllık ortalama doları kuru 2024 için 36.78 TL, 2025 yılı için 43.94 TL olarak hesaplanmıştı.
Bugün 100 bin TL’sini yüzde 57 faiz oranıyla mevduat yapan biri 12 ay sonunda kümülatif olarak yaklaşık 60 bin TL faiz geliri elde edecek. Aynı para ile bugün 32.45 TL’den dolar alan birinin mevduat getirisini yenmesi için 12 ay sonra dolar kurunun 52 TL’yi aşması gerekiyor.