Yaklaşık 1.5 yıl boyunca Hizbullah'la ilgili çalışma yaptıklarını, 17 Ocak 2000'de düğmeye bastıklarını ve Beykoz’daki hücre evine baskın yaptıklarını anlatan Palabıyık, yakaladıkları örgütün siyasi kanat sorumlusu Edip Gümüş’ün AKP iktidarı döneminde salındığını söyledi. Palabıyık, “Edip Gümüş… 250 kişinin katili. Allah'tan korkmak lazım. Gümüş nasıl oluyor da 11 yıl sonra çıkıyor?” diyerek sitem etti.
Sözcü yazarı Aytunç Erkin, 1992 yılının aralık ayında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığınca hazırlanan Hizbullah Raporu”ndaki “… 1991 yılı Mayıs ayından itibaren Güneydoğu Anadolu Bölgemizin bazı il ve ilçelerinde PKK ile kamuoyunda Hizbullahçılar olarak adlandırılan grubun adam öldürme, bombalama, kundaklama, darp ve silahlı saldırı şeklinde cereyan eden karşılıklı çatışmalar sürmektedir” tespitine dikkati çektiği bugünkü yazısında, 17 Ocak 2000'de İstanbul/ Beykoz'da Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'na yapılan operasyonu yöneten Niyazi Palabıyık’la gerçekleştirdiği görüşmeye yer verdi.
2000 yılında, İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı olan Niyazi Palabıyık, şunları kaydetti:
“… Hizbullah'ın ismi 1990'lı yıllarda duyuldu. Süreç ilk etapta, PKK'lı bilinen insanları satırla öldürmeleriyle başladı. Diyarbakır, Batman ve Mardin'de en çok görülüyor. Bir insanın el uzvuna bakın.
Elden sonra parmaklar gelir. PKK baş parmaksa işaret parmağı da Hizbullah! Bunların temel amacı Kürtçülük üzerinden devlet kurmak. PKK, Marksist-Leninist temellere dayanıp dini inancı reddetti, Hizbullah dini inancı öne aldı. Bu yüzden PKK'yla mücadele başlıyor.
Hizbullah'ın eylemleri daha önce yöreseldi… Batman, Diyarbakır, Mardin ölçekliyken daha sonra PKK'nın yoğun olduğu illere taşındı. 1991-1996 arasında Mersin'de istihbaratta görevliydim. İlk mobil eylemlerini Adana, Mersin'de yaptı. Örneğin beş mobil eylem timi kurmuş, ikişer kişiden oluşuyor, 10 kişi. Mersin'de bunlardan altısını yakaladık. Örgüte ilk vakıfiyetim orada başladı.
“Çok vahşi bir örgüt bu!”
Daha sonra görev yerim İzmir oldu. Konca Kuriş isimli bir araştırmacı-yazar vardı. Kuriş, 16 Temmuz 1998'de ortadan kayboldu. Ben 1998'in Şubat ayında İstanbul'da göreve başladım. Çok vahşi bir örgüt bu! Yaptığı eylemi duyamıyorsunuz PKK gibi. Hemen üstlenmiyorlar. İnsanlar ortadan kayboluyor. Haber yok vs… 2000 yılına kadar Türkiye genelinde eylemler oldu. Yaklaşık 1.5 yıl boyunca Hizbullah'la ilgili çalışma yaptık. Elle tutulur, gözle görülür bilgilere ihtiyacımız vardı ve bulduk. Zor bulduk! Çünkü; telefon trafiği yok, elektronik haberleşmeyi çok kullanmıyorlar, pusulalar şeklinde haberleşiyorlardı. Fiziki takipleri yaptık… Hiç ummadığımız şekilde bazı bilgilere ulaştık.
“O bilgisayarlardan 180 bin sayfa doküman çıkarttım”
Beykoz'daki hücre evini bulduk ve 17 Ocak 2000'de düğmeye bastık. Öncesinde emniyette toplantı yaptık. ‘Burada bir hücre evi var, örgütün beyin kadrosu burada ve silahlı çatışma yaşanacak' dedikten sonra operasyona başladık. Çatışma oldu ve Velioğlu öldürüldü. Üst düzey bir isim var; Edip Gümüş. Bu ismi aklınızda tutun. Gümüş, siyasi kanat sorumlusu, askeri kanat sorumlusu da Cemal Tutar'dı. Bunları canlı yakaladık, Hüseyin Velioğlu öldürüldü. En önemlisi bilgisayarlardı ve onları topladım. Çünkü hepsini kurşunlamıştı Velioğlu. O bilgisayarlardan 180 bin sayfa doküman çıkarttım. Hizbullah'ın Beykoz'daki evinden elde ettiğim dokümanları ben özel kuryelerle 43 ile gönderdim. Bunlardan en önemlisi Diyarbakır, Batman, Mardin'di. Bir o kadar da Gaziantep, Adana, Ankara var. Saydığım yerlerin hepsinde öldürülüp gömülmüş insanlara ulaştık. Mezar evler çıktı. Konca Kuriş'in cesedi Konya'da bulundu. Hücre evinden bulunan belgelerle Hizbullah bitme noktasına gelmişse bunun kilidi Beykoz operasyonudur.
“250 insanın katili, örgütün siyasi kanat sorumlusu Edip Gümüş ne hikmetse bu iktidar döneminde 2011'de salındı”
… Edip Gümüş'ü aklınızda tutun dedim. Siyasi kanat sorumlusu. Ele geçen bilgilerden sonra Gümüş ve Cemal Tutar cezaevine konuldu. Bu Edip Gümüş ne hikmetse bakın ne hikmetse diyorum bu iktidar döneminde 2011'de saldılar. Gümüş kim? 250 insanın katili! Bunu neden söyledim? O evde bulduğumuz kayıtlar var, tellerle, işkencelerle insanlar öldürüldü. Biz valizler dolusu kamera kayıtlarını adli makamlara teslim ettik. Yarın bir gün bu kayıtları bulamadık derlerse… Sadettin Tantan Bey orada, izlediler! Kimse kayıt yok demesin. Edip Gümüş… 250 kişinin katili. Hepsini mi konuşturdun, hayır. Ama elde edilen görüntülü, diğer ifadelerle desteklenmiş cinayetler var. Uydurmuyorum. Desteksiz konuşmuyorum! Allah'tan korkmak lazım. Gümüş nasıl oluyor da 11 yıl sonra çıkıyor?”