Son yıllarda İstanbulluların tatlı yiyerek aldığı kiloların dört-beşinden o sorumlu... Önce Bolulu Hasan Usta'ya ortak olup İstanbul'da da şube açmasına neden oldu, sonra yollarını ayırıp kendisi Tatlıcı Tombak'ı açtı. Sütlaçları, kazandibileri afiyetle hem kendi yedi hem de bize yedirdi. Fazla kilolarını hiç dert etmiyor gibiydi. Biz onu o tatlı, zaman zaman muhalif haliyle kabul etmişken, aslında o bizden gizli fazla kilolarından kurtulmak için her yolu denemiş. Şimdi birdenbire karşımıza hafiflemiş çıkıp şaşırtınca, önce "Acaba yanlış mı anladık?" diye şüphelendik, ama sonra sırlarını öğrenmek istedik. Ne yapıp edip, 11 ayda 132 kilodan 89 kiloya inerek tam 43 kilo hafifleyen Nedim Saban'dan, diyet kitabı yazacak kadar bol malzemeli zayıflamasının detaylarını öğrendik.
- Yıllardır fazla kilolarınıza alışmıştık, siz de halinizden hiç şikâyetçi görünmüyordunuz. Daha önce hiç diyet denemeleriniz oldu mu?
- 12 yılda 14'e yakın diyetisyen denedim. Türk Kalp Vakfı'nda Sumru Hanım ve son diyetisyenim Ayça Elem Kaya'dan çok memnundum ancak diyet psikolojisinde mahrumiyet hâkim olduğu için bizim gibi obezler, uzun süreli diyetlere dayanamıyor. Her pazartesi, aybaşını diyet günü yapıp, kendime 5 kilo verme ödülü olarak pasta, çikolata koyuyordum! Yani yaşam biçimine dönüştüremedim bir türlü. Ayrıca bazı diyetlerde: a) Bütün hafta aynı şeyleri yemek, b) Dönüşüm listelerine bakmak, örneğin et yerine yumurta yemek, c) Miktarları, gramajları ayarlamak, d) Dışarıda bazı gıdaları bulmak zor oluyordu.
- Zayıflama konusunda çevrenizdekilerden duyduğunuz en şaşırtıcı öneri ne oldu?
- Semra Özal bana diyet yaparken eve kilitlenmek zorunda olmak gerektiğini söylemişti mesela. Oysa benim sosyal bir yaşantım vardı. Galalar, kokteyller, arkadaşlarımla yemek buluşmaları.
- Alternatif olarak denediğiniz yöntemler var mı?
- Akupunkturu denedim, zayıflama kampına gittim. Sonra Amerika'da da bir zayıflama kampına gittim. Bu kampta doktorlar obezlerin, aynı kalp hastaları gibi, doktor kontrolünde, ilaç kullanmaları konusunda beni ikna etti. Obezitenin bir hastalık olduğunu söyledi.
- İlaç kullandınız mı?
- Türkiye'de bir ilaca başlamıştım. Tam zayıflıyordum ki, Şener Şen, İkinci Bahar'daki rolümü etkileyeceğini söyledi. O dönem bunu duymak işime geldi. Her sabah güne Develi'de çiğ köfteyle başladım.
- Yurtdışında da epey çözüm aramışsınız anlaşılan...
- İtalya ve Fransa'da alternatif tıp yapan, kendi ilaçlarını reçete usulü hazırlayan doktorlar buldum. THY'den biriktirdiğim millerle her ay günübirlik bu doktorlara gittim. Arkadaşlarım tatile giderdi, ben bu doktorlara. Onların da diyet reçeteleri uymadı, çünkü kültürlerine göre diyet hazırlamışlar: İtalyan pizza yazmış, Fransız haftada iki şişe şarap!
- Ameliyata nasıl karar verdiniz?
- Önce mide balonu taktırdım. Altı ayda 14 kilo verdim. Ancak vücut, katı yiyecekleri reddederken, sıvılardan besleniyor. Tabii, akıllı beynim, balonu yendi.
- Verdiğiniz kiloları aldınız mı?
- Son iki haftada yedi kilo aldım. Hayatımda, en son milk shake'i beş yaşında içmiştim. Günde üç milk shake içiyor, bir kilo dondurma yiyerek, balona karşı direniyordum. Bunun dışında ne yesem kusuyordum. Doktorum balonu çıkartarak, kelepçe taktı, acilen. Kelepçe çok daha kalıcı bir yöntem çünkü. Genişliği ayarlanabiliyor. Belirli miktarda yiyorsunuz, yiyemediğinizi zaten ağzınızdan hemen atıyorsunuz kusarak! Ancak kelepçeye hiç dayanamadım.
- Özgürlüğe düşkünlüğünüz burada da belli olmuş...
- Bazı insanların hayatını kurtaran bu yöntem, bana hiç uymadı. Bir gün hastanede doktorumu bekliyordum, nedense randevuya gelmedi. Devamlı kusuyordum. Bir transplantasyon profesörü halime acıyıp, beni Avusturya'ya gönderdi. Kelepçeyi çıkarttılar. Ağır bir ameliyat geçirdim. Ardından kan tahlili yaptılar. Kanıma uyan yiyeceklere karar verildi ve beni bir yaşam koçuna yönlendirdiler. İnsan bedenini reddetmemeli. Şu anda kan grubumun kabul ettiği yiyecekleri yiyorum.
- Kanınız neleri çekiyormuş?
- Üç beyazdan uzak duruyorum çünkü bunlar kan şekerimi tetikliyor. Önce tokluk hissi veriyor, daha çok acıktırıyor.
- Toplam kaç kilodan kurtuldunuz?
- 11 ayda 43 kg. Sağlıklı yöntemlerle verdim ve almayacağımı biliyorum artık.
Sabah 05.00 yoğurt saati
-Çok öğün yemenin faydası var mıymış?
- Günde sekiz öğün yiyorum ama çok az. Sekiz öğünün toplamı üç öğün ediyor, ama metabolizma devamlı çalışıyor. Beyin, aç kalma alarmı vermediği için, rahatlıkla yakabiliyor, yoksa, 'Eyvah açlık var, bu yiyeceği tutmam lazım,' diyormuş. İlk öğün sabah 05.00'te. Eğer kalkamazsam, saati kurup, başucumdaki yoğurdu yiyorum, yine yatıyorum. Öğle yemeğine kadar üç öğün, akşam yemeğine kadar altı öğün yemiş oluyorum. Dolayısıyla sofraya aç oturmuyorum. Eskiden gece atıştırmalarım vardı. Şimdi gece atıştırmaları tamamen geçti.
- Spor, hayatınıza girdi mi?
- Önce yere kâğıt atıp, almakla başladım. Artık dünyada deli gibi spor yapmak da demode. Bilgisayarın fişini takmak bile çok önemli bir efordu benim için. Hareketi de güne yaydım. Öyle 45 dakika koşmak filan yok. Şimdi pilates yapıyorum. Tiyatrocu olduğum için yapabiliyormuşum. Ama bunu anlamak bile zaman aldı.
Tatlı yemek artık yasak
- Bir restorana girince güzel kokulardan etkilenmemeyi nasıl başarıyorsunuz artık?
- Lokantada en güzel yemeği söylüyorum. Onu izliyorum. Böylece mahrum kalmamış oluyorum. Sonra paket yaptırıp, bir yoksulu sevindiriyorum.
- Yemeğe doyamadığınız tatlılarınızdan nasıl vazgeçtiniz?
- Sütlü tatlılar diğerlerine göre daha sağlıklı ve dünyada süte dönüş var. Benim reçetemde de kırmızı et çok kısıtlı, süt ürünleri var ama tatlıyı hayatımdan çıkarttım. İşin ilginç yanı, aynı anda Tatlıcı Tombak'ta sadece yönetim kuruluna geçtim. Günlük operasyonda artık yokum. Eğer olsaydım, günde 10 binlerce tatlı üretilen ve yeni tatlılar denenen bir yerde işim çok zordu.
- Size özenenlere neler öneriyorsunuz?
- Topluma mal olmuş insanlar reçetelerini paylaştığı zaman başkaları bunu körü körüne uyguluyor ve boş yere birileri zengin oluyor. Buna karşıyım. Bunlar benim reçetelerim ama kesin doğrular değil. Bir de ayda iki-üç kilodan fazla vermiyorum
FiGEN YANIK / www.sabah.com.tr