Üç oğlunu terör örgütünde kaybeden, 1 kızı intihar eden, 1 oğlu da kazada ölen Sakine Arat, Başbakan'ın operasyonları geri çekmesini isteyerek, "Yapsın bu barışı. Bu operasyonları geri çeksin. Gerilla ölmesin, asker ölmesin hiçbir ananın yüreği yanmasın yeter" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün STK temsilcisi kadınlarla Dolmabahçe Sarayı'nda Demokratik Açılım projesini konuştuğu toplantıda örnek gösterdiği 75 yaşındaki Sakine Arat, ailesinin Seyh Said isyanına destek verdiği için sürgün edildiğini ve kendisinin de 1935 yılında Kütahya'da Tavşanlı'da doğduğunu anlattı. 1947'de Diyarbakır'a döndüklerini söyleyen Arat, ilkokul 4'üncü sınıftan sonra okuyamadığını belirterek, "Ben tahsilimi tamamlayamadım. Benim içimde acı kaldı. Ben çok okumak istiyordum. Bu Türkiye cumhuriyetine yararlı olabilecek bir insandım. Okumak istiyordum okul yok. Bu hasret içimde kaldı. Evlendim. Çocuklarımı okuttum" dedi.
'BEŞ YARA ALDIM'
Oğlunun üniversite yıllarında PKK'nın kuruluşunda yer aldığını anlatan Arat, çocuklarının ölümünü şöyle anlattı:
"Kürt kelimesini saygısızlık sayaraktan çocuklarımızı öldürmeye başladılar. Ölen öldü. Tutuklanan cezaevine girdi, kaçan dağa sığındı. Cezaevinde ölen çok oldu. Ölenlerden birisi benim oğlum Cemal Arat'tı. 1984'te ölüm orucunda öldü. İşkence ve hakaret, onur kırıcı hareketler. Benim oğluma pislik yemek için teklif geldi. İkinci oğlum Tacettin 1979'da yakalandı ve 12 Eylül işkencelerinden sonra çıktı ve vücudu darbelerle doluydu. Tekrar yakalanacağını anlayınca tekrar dağa sığındı. 1992'de onun ölüm haberi geldi. Onun ölüm haberi ondan küçük olan Murat'ı şahlandırdı. Murat takip altındaydı. Askerden gelmişti, birileri onu faili meçhule götürmeye çalışıyorlardı. Birkaç defa takip ettiler. O buna dayanamayarak başını alıp gitti. Ben geçen sene Irak'a gittim. Onu aramaya başladım. Ama ben şehit sayıyorum. Evden çıktıkları gün onlar şehit sayılıyor. Çünkü neden geri dönme imkanları yok. Küçük oğlum Servet Hizbullah denen merede takıldı. Onlara hep karşı geliyordu. 'Siz yalan söylüyorsunuz ve adamları öldürüyorsunuz' diye. Birkaç defa o yaralandı, birkaç defada o yaraladı onları. Ve cezaevine girdi. Ve sonundu bir akşam bana bir haber geldi trafik kazası geçirmiş hastanede. 9 gün hastanede kaldı. Bir kelime konuşamadı, iç kanamadan vefat etti. O da bir faili meçhul oldu. Daha Cemal'in idam kararı verildiği sene kızımın intihar etmesi. Cemal, Tacettin ve Servet'in trafik kazası, 5'inci yarayı ciğerimde açtı. 5 defa yaralandım ben yaralı bir anayım. Sadece barış için uğraşıyorum. Barış olursa Kürt gençleri kurtulacak ve artık ölmeyecek. Ve benim oğlumun vasiyeti yerine gelecek diye uğraşıyorum."
ARTIK KARDEŞÇE YAŞAYALIM
Başbakan Erdoğan ile defalarca görüşmeye gittiğini ancak kabul edilmediğini belirten Sakine Arat, Genelkurmay Başkanlığı ile görüşme talebine cevap alamadığını belirtti. Sakine Arat, "Biz Kürt Türk kardeşiz. Aramızda hiçbir şey yok. Kız alıp vermişiz. Torunlarımız iç içe karıymış. Biz artık buna tahammül edemiyoruz. Artık kardeşçe yaşayalım. Atatürk'ün dediği gibi 'Yurtta sulh cihanda sulh' olsun diyorum. Başbakan çok sözler verdi. Hiçbirini tutmadı" dedi.
'TERÖRİST' SÖZÜNE TEPKİ GÖSTERDİ
Başbakan Erdoğan'ın "oğlunu terör örgütüne kaptırdı" sözlerinde tepki gösteren Sakine Arat, Başbakan'la görüşebileceğini belirterek, "Bu çok acı ve ağır bir söz. Hayatım boyunca affedemeyeceğim bir söz. Çocuklarımız terörist değil. Canını kurtarmak için dağa gitmiş. Ben size söylüyorum. Bunu niye çarpıtıyorlar. Kendilerini savunuyorlar, kendilerini savunmaya çalışıyorlar. Niye buna terör diyorlar. Bu terör değil. Bunlar nihayet insan hayvan değil" dedi.
BAŞBAKAN SÖZ VERSİN BEN ONA OY VERECEĞİM
Başbakanın Kürt sorunu çözmesi halinde ona oy vereceğini ifade eden Arat şöyle dedi:
"Başbakan operasyonları geri çeksin, barışı yapmaya söz versin ama erkek sözü. Erkek sözü versin. Söz verdiği zaman ben ölüme kadar hazırım. Bütün analara söyleyeceğim hep beraber ona oy vereceğiz. Yapsın bu barışı. Bu operasyonları geri çeksin. Gerilla ölmesin, asker ölmesin hiçbir ananın yüreği yanmasın yeter. O çocuklarını korumaya almış. Karısı çocukları hep korumalı. Ama bizimkiler namlunun ucunda. İnsaf, merhamet din iman kalmamış. Vicdan yok. Bu kadar analar ağlıyor. Bu kadar asker, gerilla ölüyor. Yazık çok yazık. O evlatlar nasıl büyüyor. Kendinizi misal gösterin, ananız babanız sizi ne şekilde büyüktü. Ne emekler verdi? Biz de aynı emeklerle büyütüyoruz. Biz daha fazla emek veriyoruz. Neden mi? Çünkü biz yoksul bir bölgede yaşıyoruz. Allahtan dilerim bu kanı durdurmamaya çalışanlar bu dünyada da yansınlar öteki dünyada da yansınlar."