Adil Öksüz'ün ifadeleri ile Gülen'in mülakatını da karşılaştıran Ergin, "Bu fotoğraf(lar)ın önemi, 15 Temmuz gecesini Akıncı üssünde geçirdiği artık büyük ölçüde kesinlik kazanmış olan Öksüz’ün Gülen’le ilişkisini en somut bir şekilde ortaya koyan delillerden biri olmasıdır" ifadesini kullandı.
Ergin'in Hürriyet'te "15 Temmuz ve Akıncı Üssü (9): Gülen, Öksüz’ün savunmasını çürüttü" başlığıyla (22 Temmuz 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Fetullah Gülen’in 18 Temmuz’da “France 24” kanalında yayımlanan mülakatının en önemli yönü, ilk kez Adil Öksüz’ün kendisini Pensilvanya’da ziyaret ettiğini, dolayısıyla Öksüz’ü tanıdığını kabul etmiş olmasıdır.
Gülen “Birkaç yıl önce buraya bir defa geldi. Daha sonra medyada çocuğunun benimle çekildiği bu fotoğrafı gördüm. Bu yüzlerce kişinin yaptığı bir şey. Buraya herkes geldi. Gelmeyen kalmadı ki... Benim herkesle birlikte fotoğrafım var. Dolayısıyla, beni ziyaret etmeye ve benimle fotoğraf çektirmeye dayanarak iddialarda bulunmak çok anlamsız” diye konuşuyor.
Herhangi bir araştırma motorunda Gülen ve Öksüz’ün isimleri yan yana yazıldığında herkesin hemen ulaşabileceği görüntüler bunlar. Öksüz’ü, biri kız diğeri erkek iki çocuğuyla Gülen’in huzurunda dizüstü otururken gösteriyor. Daha eski bir tarihte Gülen ile Öksüz’ü birlikte yerde oturarak dua ederken gösteren fotoğraflara rastlamak da mümkün bu aramalarda.
Bu fotoğraf(lar)ın önemi, 15 Temmuz gecesini Akıncı üssünde geçirdiği artık büyük ölçüde kesinlik kazanmış olan Öksüz’ün Gülen’le ilişkisini en somut bir şekilde ortaya koyan delillerden biri olmasıdır.
Gülen mülakatta ayrıca, bundan 30 yıl önce Öksüz’ün öğrenci iken hareket içindeki bir etüt grubuna katıldığını da anlatıyor.
*
Gülen’in France 24’e yaptığı açıklamaların önemli bir sonucu, Adil Öksüz’ün savcılık ifadesinde doğruyu söylemediğinin bariz bir şekilde kanıtlanmış olmasıdır. Çünkü Öksüz, bu ifadesinde “Ne öğrencilik hayatımda ne de akademik hayatımda bunlarla birlikteliğim, gönül bağım ya da çıkar ilişkim olmamıştır. Benim Fetullah Gülen cemaatiyle ya da FETÖ örgütü ile veya paralel devletyapılanması örgütleriyle hiçbir bağım mevcut değildir” diyor.
Öksüz’ün bunun gibi inandırıcı olmayan bir başka ifadesi de “Akıncı üssüne hiç girip çıkmadım” şeklindeki sözleridir. Oysa Akıncı iddianamesine baktığımızda kendisinin 15 Temmuz gecesini bu üste geçirdiğini gösteren pek çok delil mevcuttur. Bunlardan birincisi, kendisinin darbe girişiminin sabahında 16 Temmuz’da saat 11.00 sularında Akıncı Üssü’nün civarında açık arazide jandarma tarafından yakalanmış olmasıdır. “Arsa bakıyordum” şeklinde yaptığı savunma zaten inandırıcı değildir.
Ama daha önemlisi, 15 Temmuz gecesi Akıncı’da bulunan darbeci üç askerin tanıklıklarıdır. Bunlardan birincisi Akıncı Üssü’nün komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’dir. Halen tutuklu bulunan Evrim, kalkışmadan 3 ay kadar sonra 11 Ekim 2016 tarihinde verdiği ikinci savcılık ifadesinde şunları söylüyor:
“Ben 143. Filo’nun içerisine girip gazino bölgesine gittiğimde içeride yaklaşık 30 civarında sivil giyinimli şahıs vardı. Ellerinde dizüstü bilgisayarlar, laptoplar, ipad’ler vardı. Televizyon da yanılmıyorsam açıktı. Yoğun bir şekilde de telefon görüşmesi yapıyorlardı. Adil Öksüz’ü önceden tanımam. 143. Filo’nun gazino bölgesinde ilk defa Adil Öksüz’ü gördüm. Çünkü resimlerini daha sonra basından takip ettim. Ben Adil Öksüz’ü gördüğümde yanındakiler ile konuşuyordu. Fakat neler konuştuğunu bilmiyorum.”
16 Temmuz sabahı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin çevresini bombalayan F-16 pilotu Üsteğmen Müslim Macit ile 15 Temmuz gecesi Akıncı’da görev alan ve sabah Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı Çankaya Köşkü’ne götüren helikopterin pilotu Albay Uğur Kapan da, Öksüz’ü 143. Filo’da gördüklerini söylüyorlar savcılık ifadelerinde.
*
Ayrıca, biri gizli tanık, diğeri itirafçı olan iki askerin ifadeleri de Adil Öksüz’ün darbe girişiminde oynadığı başat role ilişkin önemli deliller arasında yer alıyor. Bunlardan birincisi, önce gizli tanık “Şapka” olarak ifade veren, daha sonra kimliği açığa çıkan Jandarma Albay Hakan Bıyık’ın ifadesidir. Bıyık, 6 Temmuz 2016 tarihinde Ankara Çayyolu’nda üç katlı villa tipi bir eve gittiklerini, bir grup general ve subayla burada yaptıkları toplantıya Adil Öksüz’ün katıldığını, kendilerine topluca namaz kıldırdığını, “Biraz önce içerdeki odada büyüğümüzle (Fetullah Gülen) görüştüm, sizlere selamı var” dediğini, 15 Temmuz tarihini telaffuz ederek darbe planı hakkında konuştuğunu anlatıyor. Bıyık, Öksüz’ün yakında ABD’ye yapacağı ziyaretten söz ettiğini de belirtiyor.
“Kuzgun” adındaki bir gizli tanığın anlatımı da büyük ölçüde Hakan Bıyık’ın ifadesiyle paralellik gösteriyor.
*
İddianamede dikkat çeken bir başka çarpıcı nokta, Adil Öksüz’ün aile çevresinin para hareketleri ve iş ilişkileri açısından da Gülen organizasyonu ile her bakımdan bütünleşmiş olmasıdır. Polisin yaptığı incelemede, 12 Ağustos 2014’te Bank Asya’nın borsadaki tahtasının kapatılmasından sonra Gülen’in bu bankaya para yatırılması için yaptığı çağrıdan sonra Öksüz’ün ailesinden tam 14 kişinin –çoğu 100 bin liranın üzerinde- Banka Asya’ya para yatırdığı tespit edilmiş. Bunlardan 9’u Öksüz soyadını taşıyor.
Keza Öksüz’ün -eşi de dahil olmak üzere- bazı yakın akrabalarının, hükümet tarafından kayyum atanan FETÖ/PDY bağlantılı şirketlerde çalışıyor gözükmesi, ayrıca yedi yakını hakkında işlem yapılması ya da soruşturma yürütülmesi de aynı doğrultuya işaret ediyor. Tabii kendisinin, eşinin, kardeşinin ve kayınbiraderinin örgütün haberleşme programı olan ByLock kullandıklarının ortaya çıkması da bu bütünü tamamlıyor.
Görebildiğimiz, burada Pensilvanya’da çekilmiş tek bir kare fotoğraftan çok fazlası var.