"Suç kişiseldir ve aile bireylerinden birisi suç işlerse tüm aileyi cezalandırmak doğru olmazdı"
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a 25 gün süren Adalet Yürüyüşü’yle ilgili kitaplara bir yenisi daha eklendi. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, 430 kilometrelik yürüyüşü, ‘Adalet İçin 700 Bin Adım’ ismiyle kitaplaştırdı.
Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'nın haberine göre, yürüyüşün tamamında yer alan, hekim olması dolayısıyla yürüyüş boyunca Kılıçdaroğlu’nun sağlığıyla da yakından ilgilenen Atıcı kitabında her gün tuttuğu notlara yer verdi. Kılıçdaroğlu’nun 25 gün boyunca hiç hız kesmeyen temposu ile ‘yürüyüşün en hızlısı’ olduğunu anlatan Atıcı, farklı zamanlarda 2 kez yürüyüşe ara verilmesi talebinde bulunulduğunu ama Kılıçdaroğlu’nun bu talepleri reddettiğini yazdı.
"İki bül, bülbül olur mu?"
Atıcı’nın notlarına göre Kılıçdaroğlu’nun ayağı 12. günde su topladı. Atıcı o gün yaşananları şöyle anlattı: “Tıpta su toplanan keseye “bül” denir. Biz doktorlar aramızda konuşurken “bül” oluşmuş dedik. “Bül” kelimesi Kemal Bey’in dikkatini çekti ve o anda espriyi patlattı: “Bundan iki tane olsa bülbül mü deniyor” dedi, gülüştük. Bül patlatıldı, pansuman yapıldı.”
Atıcı’nın notlarına göre, su toplayan ayakları tedavi edilen Kılıçdaroğlu yürüyüşün başında ağrı kesici ve yangı giderici ilaçlar kullandı. 14. gün bu ilaçlar kesildi. Sadece vitamin ve mineral desteği sağlayan ilaçlara devam edildi.
Yürüyüş boyunca katılımcılar çadırların yanı sıra çevrede bulunan kamu misfirhanelerinde konakladı. Atıcı kitapta, birçok kez kamu misafirhanelerinin ‘korkudan’ kendilerine yer vermediğini, yapılan rezervasyonların da birçok kez iptal edildiğini yazdı.
"Adil Öksüz'ün kayınbabası mektup yazmış"
Yürüyüş boyunca Kılıçdaroğlu’nun sağlığıyla yakından ilgilenen Atıcı, 15. gün yürüyüşü başlamadan önce sağlık kontrolü yaptığı sırasında Kılıçdaroğlu’nun bir mektup zarfı açarak okumaya başladığını anlatarak şunları yazdı:
“Okurken “Adil Öksüz’ün kayınbabası mektup yazmış” dedi. Adil Öksüz 'FETÖ’nün 2 numaralı sanığıydı. Yakalandıktan kısa bir süre sonra serbest bırakılmıştı. Kemal Bey de bu ismi telaffuz eden ilk isimdi ve ısrarla nasıl bırakıldığını sormuştu.
Kamuoyu Adil Öksüz’ü Kemal Bey sayesinde tanımıştı. Daha sonra Adil Öksüz ‘FETÖ’ davasında 2 numaralı sanık olarak yerini aldı. Kemal Bey mektubu bir solukta okuyup bana uzattı. Özetle Adil Öksüz’ün kayınbabası, damadı yüzünden bütün ailenin cezalandırıldığını yazmıştı. Bir noktaya kadar haklıydı. Suç kişiseldir ve aile bireylerinden birisi suç işlerse bu suç nedeniyle tüm aileyi cezalandırmak doğru olmazdı. Adil Öksüz’ün bir an önce bulunup yargılanması gerekiyordu…”
"Sizin gibi yeni yetmelerin eline kaldık”
Kitapta, yürüyüşün koordinasyonunu yapan parti yöneticileri, Bülent Tezcan, Özgür Özel, Veli Ağbaba, Seyit Torun gibi birçok ismin de yazılarına yer verildi. Yürüyüş boyunca anonsları ile yürüyüşçüleri uyaran CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel en zorlandıkları konuyu şöyle anlattı:
“Geçtiğimiz yerlerde Genel Başkanı ağırlamak isteyen onlarca vatandaşımız oluyordu. “Genel Başkanımızı burada bırakmam, karavanda yatmasına izin vermem, biz ağırlayacağız” diyorlardı. Biz de genel başkanımızın kampı terk edemeyeceğini nazikçe izah etmeye çalışıyorduk. Bir gece köydeki partililerimizden biri Genel Başkanımızın karavanının traktörün arkasındaki bir tür vinç olan caraskalı takıp evinin bahçesine çekmeyi talep etti. Biz olmayacağını izah etmeye çalıştığımızda bize, “Senin yaşın kadar partililiğim var. Sizin gibi yeni yetmelerin eline kaldık” diye fırça attı. Tabii bunların hepsi sevginin ifadesiydi.