"CHP 1930'lara dönerse eldeki yüzde 25'i de kaybedip baraj altına düşer" diyen Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, yazısında "CHP’nin yepyeni ve büyülü bir Türkiye hikâyesine, liderlik özelliği olan genç ve dinamik bir öndere, organizasyon yeteneği gelişmiş yepyeni bir yönetim kadrosuna, dünyanın ve Türkiye’nin egemenlerine kafa tutacak bir cesarete ihtiyacı var" ifadelerine yer verdi.
HDP'nin 1 Kasım'da 7 Haziran'la karşılaştırıldığında oy kaybetmesini de değerlendiren Ahmet Hakan , "Demirtaş PKK'ya 'Size tetik çektirmeyeceğiz' diye haykırabilseydi...
Şimdi bambaşka bir Selahattin Demirtaş’tan söz ediyor olacaktık" görüşünü dile getirdi.
Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (7 Kasım 2015) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Seçim bende neyi değiştirdi?
Cevap veriyorum:
Hiçbir şeyi...
*
-Seçimden önce de “Hukuk devleti ve herkesin güven duyacağı bir yargı” diyordum, seçimden sonra da aynısını demeye devam.
*
-Seçimden önce de “Özgürce yazıp çizmek, özgürce tartışmak” diyordum, seçimden sonra da aynısını demeye devam.
*
-Seçimden önce de “Zorbalığa hayır, demokrasiye evet” diyordum, seçimden sonra da aynısını demeye devam.
*
-Seçimden önce de “Haksızlık karşısında susmamak” diyordum, seçimden sonra da aynısını demeye devam.
*
-Seçimden önce de “Sırtını güce dayayan kifayetsiz muhterislerle sonuna kadar mücadele” diyordum, seçimden sonra da aynısını demeye devam.
CHP içe mi kapanmalı?
BAZILARI CHP’ye diyorlar ki:
1930’lara dön./Kürtlere sırt çevir./İslami kesimin bazı isimlerine kapıyı kapat. Hep İzmir Marşı’nı söyle... /Merkez sağa açılmaktan vazgeç./Simide gevrek de./ Kemalist anlayışa dön./1930’ların saadet asrına sığın.
*
Size bir şey söyleyeyim mi?
CHP, bunları yaparsa... Eldeki yüzde 25’ten de olur, barajın bile altında kalır.
CHP’nin ihtiyaç duyduğu şey, içe kapanmak falan değildir.
*
CHP’nin...
-Yepyeni ve büyülü bir Türkiye hikâyesine...
-Liderlik özelliği olan genç ve dinamik bir öndere...
-Organizasyon yeteneği gelişmiş yepyeni bir yönetim kadrosuna...
-Dünyanın ve Türkiye’nin egemenlerine kafa tutacak bir cesarete...
İhtiyacı var.
Selahattin Demirtaş tam nerede kaybetti?
EĞER Selahattin Demirtaş...
-PKK, yatağında uyuyan iki polisi kalleşçe katlettiğinde...
- Hendekler kazılmaya başlandığında...
-KCK, “Ateşkesi bitirdik” diye açıklama yaptığında...
-Çatışma süreci devreye girdiğinde...
Sağına soluna bakmadan, risk analizine falan girişmeden, soğukkanlılığını terk ederek, her şeyi göze alarak, yumruklarını sıkarak ve yönünü dağlara dönerek...
“SİZE TETİK ÇEKTİRMEYECEĞİZ” diye haykırabilseydi...
Şimdi bambaşka bir Selahattin Demirtaş’tan söz ediyor olacaktık.
*
“Selahattin Demirtaş” dendiğinde eskisi kadar umut ve heyecan duyulmuyorsa...
Sebebi budur.
Bugün yine söylüyorum: Bahçeli ‘hayırcı’ değildi
SEÇİMDEN iki gün önce yazmıştım. Demiştim ki:
“Bahçeli hayırcı değil, asıl hayırcı Davutoğlu.”
*
Hâlâ aynı fikirdeyim: Bahçeli, AK Parti ile bir koalisyon kurabilirdi. Öne sürdüğü şartlar, kabul edilemeyecek şartlar değildi. Bahçeli’nin şartlarını kabul etmeyerek asıl hayırcılığı Davutoğlu yapmıştı.
*
E madem böyle... Bugün neden Bahçeli’yi eleştiriyorum?
*
İyi ama ben Bahçeli’yi “her şeye hayır dedi” diye eleştirmiyorum ki...
*
Ben Bahçeli’yi...
Bugünün Türkiyesi’nde siyaset yapmaya uygun olmayan kişilik yapısı, tarzı, üslubu nedeniyle eleştiriyorum. 7 Haziran’dan sonra geliştirdiği taktiklerin hepsinin kendi aleyhine gelişmesine izin vermesi nedeniyle eleştiriyorum. Kendisine yönelik algı operasyonlarını boşa çıkaramayışı, kendini izah edemeyişi nedeniyle eleştiriyorum. Çalışmaması, koşturmaması, televizyonlara bile lütfen çıkması, sesini duyurmak için parmağını bile kıpırdatmaması nedeniyle eleştiriyorum.
Kimin kitabında istifa yazıyor ki?
BİR ülkede kaza olmuş, 34 kişi ölmüş, ülkenin başbakanı hemen basmış istifayı...
CHP’liler, MHP’liler falan büyük bir av yakalamış gibi paylaşıyorlar haberi.
“Bizde neler oluyor da başbakanlar istifa etmiyor” notunu eklemeyi unutmayarak.
*
İyi de biraderler!
Başbakanların 34 kişi öldü diye istifa ettikleri memleketlerde, seçimde oylarını bir puancık azaltan partilerin genel başkanları da anında basıyorlar istifayı...
Buna ne diyeceksiniz?
*
Size bir şey söyleyeyim mi?
Başbakan Kılıçdaroğlu ya da Bahçeli olsa ve memlekette bırakın 34’ü, 334 kişinin öldüğü bir kaza yaşansa... Ne kendileri ne de taraftarları istifayı akıllarının ucundan bile geçirmezler.
Alayı aynı bunların
-7 Haziran’da halka “Nankör” diyenler, “Birkaç ırgat iktidarımızı deviremez” diyenler, halkın kaosu seçtiğini söyleyenler, 1 Kasım’da halk güzellemeleri yapıyorlar.
-7 Haziran’da halk güzellemeleri yapanlar ise... 1 Kasım’da o eski bildik, tanıdık halk aşağılamalarına başladılar bile...
*
7 Haziran’da da
1 Kasım’da da...
Halka güzelleme ya da aşağılama
yapmamayı bana
bahşeden Allah’a
binlerce
şükür.
Adeta Müslüman
HAZRETİ Ali’ye atfedilen ve Müslümanların en fazla önemsediği sözlerden biri şöyledir:
“İnandığın gibi yaşamazsan... Yaşadığın gibi inanırsın.”
*
Uruguay’ın “dünyanın en yoksul devlet başkanı” olarak ün yapan eski devlet başkanı Jose Mujica, şöyle diyor:
“Düşündüğün gibi yaşamalısın. Aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsın.”
Atın beni
Meslektaşları için “işten atılacaklar listesi” hazırlayan medyadaki utanç abidesi şahsiyetlerle nasıl baş edilir?
*
Benim bir formülüm var:
-Bu şahsın “işten atılsınlar” diye adını verdiği kişilerden bir tekine bile dokunmayarak.
-Bu şahsın “işten atılmasınlar” diye adını verdiği kişilerden en azından birkaçını işten atarak.
*
NOT: Benim adım, bu şahsın “işten atılmasınlar” listesinde yer almaktadır.