Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, AKP’de yerel seçimde önemli illerin kaybedilmesiyle ilgili yapılan değerlendirmelerde aday tercihlerinde yapılan hatalarda özellikle Ankara’ya dikkat çekiliyor.
Ankara seçmeninin Kayserili Özhaseki’yi kabullenmediği belirtilirken, “Özhaseki’nin yerine Mustafa Tuna aday yapılsaydı seçimi kazanma şansı daha yüksek olurdu” görüşü dile getiriliyor.
İstanbul’da Binali Yıldırım’ın TBMM Başkanlığı’ndan geç istifa etmesinin gereksiz tartışmalara neden olduğu, tanıtım çalışması çok iyi yürütülen Ekrem İmamoğlu’na halkın yöneliminin görülemediği ve küçümsendiği kaydedilirken, beka söyleminin de karşı tarafın seçmenini daha çok kenetlediği kaydediliyor.
Seçimin kazananının MHP olduğunu dile getiren bazı parti yöneticileri, MHP ile yerel seçimde ittifak yapılmasaydı partinin bu kadar belediye kaybının olmayacağını dile getiriyor.
AKP yönetimi seçimin sonuçlarıyla ilgili ayrıntılı bir çalışma yaparken, büyükşehirler başta olmak üzere bazı illerin kaybedilmesi nedenleriyle ilgili parti kulislerinde şu değerlendirmeler yapılıyor:
Seçimin en çok kazananı MHP: Seçimin en fazla kaybedeni İYİ Parti oldu. Hiçbir il belediyesini kazanamazken, CHP’ye destek olmakla kaldı. İkinci kaybeden HDP oldu. Üçüncü kaybedeni AKP oldu. Seçmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Seninle ilgili bir sorun yok, devam et” dese de partiyi cezalandırdı. Seçimin en az kaybedeni MHP ise belediye sayılarını artırdı. Seçmen, MHP’ye ittifak içinde yer aldığı için kredi açtı.
Ankara’ya Kayserili aday olmadı: Mehmet Özhaseki, Kayseri’de çok güzel işler yaptı, bakanlığı döneminde de başarılıydı. Ancak Ankara’ya belediye başkanlığı adaylığı doğru olmadı. Ankara seçmeni, Kayserili bir belediye başkanı adayını kabullenmedi ve benimsemedi. Ankara seçmeni Melih Gökçek’in istifasının ardından yerine seçilen Mustafa Tuna’ya daha sıcaktı. Tuna ya da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu aday olsaydı kazanma şansı daha yüksek olurdu. Anketlerde sonuçlar çok kötü gelince, partide adayın değiştirilip değiştirilemeyeceği değerlendirmesi yapıldı. Ancak o saatten sonra yapılacak bir değişimin daha olumsuz sonuçlar doğuracağı düşüncesi hâkim oldu. Sahte belge tartışması çok uzatıldı. En azından parti yöneticileri bu konuyu gündeme getirse bile Özhaseki’nin bu konuya girmemesi daha yararlı olurdu.
Yıldırım daha erken istifa etmeliydi: Binali Yıldırım’ın TBMM Başkanlığı’ndan istifası konusunda gereksiz tartışmalar yaşandı. Bu tartışmalara meydan vermeden ve uzatmadan adaylığı açıklanır açıklanmaz istifa etmesi daha doğru olurdu. Daha erken sahaya inmesi gerekirdi. CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun tanıtımı çok iyi yapıldı, iyi bir halkla ilişkiler stratejisi yürüttü. Parti bu stratejide oyuna geldi. Sürekli televizyonlarda kötüleyerek ya da vatandaşın tepkisini “İmamoğlu’na tokat” gibi başlıklarla sürekli yayımlanması seçmende “Ne kadar mütevazı, hoşgörülü ve herkesi kucaklayan bir kişi” izlenimi yarattı. İmamoğlu hafife alındı ve küçümsendi.
Beka meselesi iyi anlatılamadı: Ekonomideki olumsuz gelişmeler, hayat pahalılığı özellikle AKP seçmenini küstürdü. Bu nedenle çok sayıda parti seçmeni sandığa gitmemeyi tercih etti. Beka söylemiyle de sanki CHP, İYİ Parti ve HDP seçmenine “terörist” deniliyor gibi bir algı oluşturuldu. Bu konu iyi anlatılamadı. Bu nedenle Ankara ve İstanbul’daki Kürt seçmen AKP’ye oy vermedi. AKP, kendi seçmenini bu söylemle konsolide etmeye çalışırken, aslında karşı tarafında kenetlenmesini sağladı. Etkiye karşı tepki oluştu.
MHP ile ittifak kaybettirdi: MHP ile yerel seçimde ittifak yapılmasının sonuçları, genel seçim gibi olmadı. Bazı illerde partinin oyları MHP’ye kaydı, bazı yerlerde de MHP seçmeni Cumhur İttifakı’nın adayına oy vermedi. Seçime partiler kendi tüzel kişilikleriyle girseydi sonuç çok daha farklı olabilirdi, parti bu kadar belediye kaybetmezdi. MHP’nin AKP’nin belediyelerini aldığı yerde AKP’ye karşı tüm partiler ittifak oluşturdu. CHP ve İYİ Parti seçmeni, MHP’li adaya oy verdiği için seçimi buralarda MHP kazandı.