Türkiye'de parlamenter sistemi bitiren "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyu ile kabul edildiğinin açıklandığı halk oylamasına giden süreçte, iktidara yakın medyada ileri sürülen "AKP içinde 'gizli hayırcı'lar var" iddiasıyla başlayan tartışmalar, gazeteci Cem Küçük'ün “Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da yollarını ayırması lazım" ifadesi ile boyutlandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "mahalle"de yaşanan tartışmalara yorumu ise, "İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor' deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz" oldu. "Kim Erdoğan'a daha yakın" boyutuna da taşan tartışmaya ilişkin olarak Erdoğan'ın yaptığı son gönderme, "kimsenin kendisi adına konuşamayacağı, aksini iddia etmenin fitne anlamı taşıdığı" oldu.
Erdoğan'ın açıklamaları, tartışmada taraf olan köşe yazarları arasında yeni bir polemik başlattı. Kimi köşe yazarları, Erdoğan'ın ilk açıklamasıyla "İslamcı" yazarlara mesaj verdiği görüşünü dile getirirken, kimileri de Erdoğan'ın rahatsızlığının "tasfiye" iddiasını ileri sürenlerden kaynaklandığını savundu.
Cem Küçük'ün söz konusu ifadesinin ardından başlayan tartışmaya, görüşleri Erdoğan tarafından dikkatle izlenen Yeni Şafak'ın ilahiyat profesörü yazarı Hayrettin Karaman'dan AKP milletvekilleri Aydın Ünal ile Mehmet Metiner'e; Sabah yazarı Hilal Kaplan'dan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bir dönem danışmanlığını yürüten Etyen Mahçupyan'a kadar çok sayıda köşe yazarı katıldı.
İddiaya tepkiler ilk olarak eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, köşe komşusu Yusuf Kaplan ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'den geldi.
Bu üç ismin 21 Nisan'da yayımlanan yazılarında "Olası bir İslamcı tasfiyesinin Türkiye'ye zarar vereceği" görüşü yer aldı. Öztürk, Küçük'ün "dindarların parasıyla dindarları düşmanlaştırdığını" savundu.
Yusuf Kaplan "İslami oluşumların önde gelen yazarlarının hedef tahtasına yatırılmak istendiğini" ifade ederken, İbrahim Karagül de, "muhafazakâr yerli damarı 'İslamcılık' tanımı içine sıkıştırarak marjinalleştirme yönünde bir çabanın olduğunu" vurgularken şu görüşü dile getirdi:
"Bu çevreler, şu anki büyük yürüyüşün, yüzyıllara dayalı tarihin, Türkiye'nin bel kemiğidir. Onların yabancı unsurlar gibi operasyonlara maruz bırakılması Türkiye'yi, bu büyük hedefe, yeni tarih yükselişine kurulan en büyük tuzaktır."
Dokuz Türkiye vatandaşının İsrail tarafından öldürüldüğü Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisinde yer alan yolculardan Karar yazarı Hakan Albayrak da Cem Küçük için "Kurnaz" ifadesini kullandı; "Proje; 'Bu İslami midir, ahlaki midir, meşru mudur, doğru mudur?' diye sorup duran 'İslamcılar'dan kurtulup rahatça at koşturabilmek ve ilke namına ne varsa rahatça çiğneyip geçmek" dedi.
TGRT'de yayınlanan "Medya Kritik" programının sunucularından Türkiye yazarı Fuat Uğur, ekrandaki partneri Cem Küçük'ün tartışmalara neden olan sözlerini "insanlık hâli" diye yorumlarken, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de "Mavi Marmara olayı Türkiye'ye çok pahalıya patladı. Ne oluyor şimdi referandumdan sonra aniden patlayan bu 'Mavi Marmaracılık ruhu'. Sadece yanlış adam yanlış ifadelerle söylediği için mi?" dedi.
Cem Küçük'ün Özkök'e yanıtı ise "Aydın Doğan’ın baş tetikçisi 1 hafta bekliyor. Milletin çoğunluğunun benim tarafımda olduğunu görünce bu yazıyı yayınlıyor. Yemezler Özkök" oldu.
Bu süre zarfında Cem Küçük ile Fuat Uğur'a "Bakın, İslamcı-İslamcı olmayan ayrışması yapıldığında Ak Parti'nin canına okursunuz. Ne yani, Ak Parti, adını burada anmak istemediğim üç-beş medyatörün lütfu ile mi hayat buldu" diyerek tepki gösteren Ahmet Taşgetiren'in, Star gazetesi ile yollarının ayrıldığı iddiası ileri sürüldü.
Ahmet Taşgetiren, Star'daki köşesinin kapatıldığı iddiasını böyle yanıtladı: Doğru olduğunu düşünmüyorum
Taşgetiren, söz konusu iddianın Star Gazetesi Kurumsal İletişim Müdürlüğü tarafından yalanlanmasının ardından kaleme aldığı yazısında "Üzerime insanlar gelsin, konuşalım, tartışalım. Soytarılar gelmesin, onun bunun iti-köpeği gelmesin. Tetikçilerle işim yok" ifadesine yer verdi.
"Soytarılar, çamur adamlar; üzerime insanlar gelsin, köpekler değil!"
"Seccadelerimizin altında neler biriktirmişiz"
"Tasfiye" iddiasını herhangi bir isim anmadan eleştiren Karar yazarı Yusuf Ziya Cömert, gazetesinin kuruluş yıldönümünde hazırladıkları metinde yer alan "Biz mahallenin kendi çocuklarıyız, sonradan gelmiş profesyonellerden değiliz" ifadesini hatırlattı. "Sonradan çıkmaları umursamıyorum. Ama ‘biz’i umursuyorum. Daha ne olacaktı ‘biz’e? Birbirimizin ‘elinden ve dilinden emin’ olmamak yeterince kötü değil mi" ifadesini kullanan Cömert, "Kilimlerimizin altında, seccadelerimizin altında neler biriktirmişiz? Bu durumda biz, kendi imtihanımızı kazanıyor muyuz, kayıp mı ediyoruz?" diye yazdı.
Halk oylamasına giden süreçte "gizli hayırcı" olmakla suçlanan Karar yazarıve eski AKP milletvekili Mehmet Ocaktan ise "İslamcı yazarların AKP'den tasfiye edilmesini isteyenler"e yönelik olarak "Birtakım dönemsel kazançlar elde edebilirsiniz, ikbal yolunda ayak bağı olarak gördüğünüz insanları yolunuzdan çekebilirsiniz ama unutmayın ki bu toplumun asli unsuru olan İslamcıları, dindarları bu topraklardan sökemezsiniz" dedi. Ocaktan, "AKP adına temizlik işine soyunanların genlerinde 'FETÖ yazılımı var" görüşünü dile getirdi.
"Bazı eyyamcı tiplerin İslâmcılığın tasfiyesinden söz etmesi tam bir hezeyan"
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, söz konusu iddiayla ilgili olarak kaleme aldığı ikinci yazısında "İslâmî kesimlerin bile 'İslâmcılık'tan nefret ettirilme noktasına getirildiğini" öne sürdü. Kaplan, "Bazı İslâmî kesimler de 'biz İslamcı değiliz!' diye bangır bangır bağırıyorlar. Oysa hedef kendileri. Büyük bir zihnî çöküş, körleşme, felçleşme hâli bu.Bu bir FETÖ projesidir. Küresel sistemin FETÖ'ye ihale ettiği iğrenç bir proje" yorumunda bulundu.
"Bazı eyyamcı tiplerin İslâmcılığın tasfiyesinden söz etmesi tam bir hezeyan; FETÖ projesi"
Kaplan'ın köşe komşularından Merve Şebnem Oruç ise, Cem Küçük'ün özür dilerken kullandığı "Batı'yla işleri yoluna koyalım. Bu kavga sürdürülemez, durum daha da sertleşmeden artık bir yerden dönelim" ifadesini eleştirdi. Oruç, "Eğer kurban vermek işe yarayacaksa, mesela Batı kabul ediyorsa beni verebilirler Batı'ya, yazdığım Suriye, Mısır, İslam yazılarının bedelini ödeyebilirim" diye yazdı.
"Kurban vermek işe yarayacaksa Suriye, Mısır, İslam yazılarının bedelini ödeyebilirim"
"Müslümanlara hesap verecekler"
pankartı açıldı
Tartışmalar sürerken İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı tarafından düzenlenen bir toplantıda Sabah yazarı Hilal Kaplan ve Yeni Şafak yazarı Salih Tuna için "Müslümanlara hesap verecekler" pankartı açıldı. Söz konusu pankarta tepki gösteren Milat yazarı Ufuk Coşkun, "Salih Tuna, Hilal Kaplan ve âcizane benim de kaleme aldığım AK Parti içindeki omurgasız, Erdoğan karşıtı AKP'lilere dikkat çektiğimiz yazılardan sonra bir yerden düğmeye basılmış gibi Erdoğan'ı destekleyen yazarlara dönük organizeli bir linç kampanyası başlatıldı" dedi.
Salih Tuna da pankartı açan kişilere yönelik olarak "Ne idüğü belirsiz 'tekfirci müfteriler" nitelemesinde bulundu; Tuna, "Salih Tuna neyin hesabını mı verecek? Siyaset hırsızlarına karşı her dâim Erdoğan'ın yanında durmanın hesabı, başka ne olacak" ifadesini kullandı.
Hilal Kaplan da, söz konusu pankartla ilgili olarak sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Hesap soracaklarmış, neyin hesabı acaba? Okul kapılarında ve yazarlık hayatım boyunca verdiğim başörtüsü mücadelesinin hesabı mı mesela? Ya da bugün yoldaşınız olan Taraf yazarı Mavi Marmara'ya saldırdığında ona ilk itiraz yazısı yazmış olmamın hesabını mı soracaksınız? Şahsınıza/ kurumunuza bir destek gerektiğinde ya da kitabınız çıktığında her birinizi tek tek savunmuş olmamın hesabı mı yoksa? Yoksa katıldığım Mavi Marmara eylemlerinin ya da 15 Temmuz'da sokağa çıkmış olmamın hesabını mı soracaksınız? Suriye'de esir düştüğünüzde elimden gelen her şeyi yapmış olmamın hesabını mı soracaksınız ya da? Salih Mirzabeyoğlu, Yakup Köse, Tayyar Tercan gibi haksızlığa uğrayan Müslüman mahkûmların yanında durmamın hesabını mı yoksa?"
"Malum dönemde yaptığınız tüm tekliflere rağmen Erdoğan'ın altını oyma projenize dahil olmamamın hesabıysa bu, o zaman da şimdi de hazırız! Azcık delikanlı olun da esas karın ağrınızı söyleyin. Bu halk her şeyi görüyor; Referandum dönemi nasıl erketeye yattığınızı gördüğü gibi."
"Boşuna nefes tüketmeyin yarasalar"
Görüşleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından da dikkate alınan Yeni Şafak yazarı Prof. Hayrettin Karaman da "İslamcılar AKP'den tasfiye edilecek" iddiasına tepki gösteren isimlerden biri oldu. "Benim İslamcımı hiçbir parti davasından vazgeçirip teslim alamaz, aksine İslamcı, parti dahil bütün araçları ve imkanları dâvası için kullanır, kullanışsız olanlara da iltifat etmez" diyen Karaman, "Hasılı Müslümanlar var oldukça İslamcılık ölmez; boşuna nefes tüketmeyin ey ziyadan gözü kamaşan yarasalar" diye yazdı.
"Kuyruklarına bastım, basacağım"
Ahmet Taşgetiren-Cem Küçük-Fuat Uğur cephesinde yaşanan tartışmada "Medya Kritik" programında Cem Küçük tarafından kullanılan "Ahmet Taşgetiren Allah'ın zavallısı bir adam" ifadesi de tepki çeken sözler arasında yer aldı. Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "Sadece rahmetli Enver Ören'in kemikleri sızlamıyor, TGRT Haber'e yardım eden tüm dindarlar nefretle olanları izliyor. Utanç verici bir durum" diye yazdı. Söz konusu ifadenin hedefindeki Ahmet Taşgetiren ise "TGRT. Bu bir misyon. Oradaki Cem Küçük – Fuat Uğur tetikçiliği de bir misyon. Kuyruklarına bastım, basacağım" dedi. "Önce Erdoğan'ı tasfiye edin" görüşünü dile getiren Taşgetiren, Erdoğan'ın danışmanlarına yönelik çağrısında da "İstirham etsem, danışmanlar benim yazımı ve Küçük-Uğur programını Sayın Cumhurbaşkanı'na birlikte takdim edebilirler mi?" ifadesini kullandı.
"Lejyoner tayfa, sevdiğiniz yazarlara parmak sallıyor"
Bu arada Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Bayram Zilan konuya ilişkin olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik "açık mektup" yazdı. Zilan'ın mektubunda "Lider işaret etmeden liderin belirlediği milletvekillerine, liderin atadığı bürokratlara, liderin iş başına getirdiği bakanlara, liderin sevdiği yazarlara ve 'liderin içinden geldiği sosyolojiye' parmak sallamaya, laf söylemeye başladı" görüşü dile getirildi.
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca ise "tasfiye" iddiasını “Erdoğan’ı yok etmek ve Türkiye’yi müstemleke haline getirmek isteyenler ilk hamlede İslamcıları tasfiye etmek istiyorlar" diye yorumladı.
Cem Küçük'ün “Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tiplerle de yollarını ayırması lazım" ifadesine Yeni Akit yazarları Kenan Alpay ile köşe komşusu, Eski Refah Partisi milletvekili Şevki Yılmaz da tepki gösterdi. Yılmaz "Her hezimetin, çevremizdeki şakşakçı dalkavukların tuzaklarıyla yaşandığını acı tecrübelerimizle artık anlayıp gereken tedbirleri acilen almalıyız" ifadesini kullanırken Alpay, "AKP'nin söz konusu iddiaya karşı sessizliğinin hayra alamet olmadığını" söyledi.
'İslamcılık' tartışması Hürriyet'te
2004 yılına kadar dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını yürüten Hürriyet yazarı Akif Beki de, "tasfiye" iddiasına tepki gösteren isimler arasındaki yerini aldı. "Devlet adına tehditler savuracak, güya ‘reis’çilik namına ortalıkta terör estirecek kadar ileri gitmişlerdi ‘rol çalma’da. İşte bu hırtlık, taciz ede ede mahalleliyi ayağa kaldırdı. İnfial uyandırmayı başardılar sonunda" ifadesini kullanan Beki, "Paçozların etrafa verdikleri rahatsızlık görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaşınca sessizlik bozuldu, gürültü bundan koptu" diye yazdı.
Beki'nin ardından Ahmet Hakan da, "İslamcı mı, tetikçi mi?" başlıklı yazısında adını anmadan Cem Küçük'e yönelik olarak "İslamcıyla fikir tartışması yapılır. Tetikçi ise üzerinize sadece çamur sıçratır. İslamcı sağı solu, başı sonu belli biridir. Tetikçi ise boz bulanık, kıvrak bir yavşaktır" dedi.
Ertuğrul Özkök ise, köşe komşuları Beki ile Hakan'ın ilgili ifadelerini şöyle değerlendirdi:
"Ahmet Hakan akıllı çocuk. Tercihini de akıllıca yaptı. Dün baktım birden o da 'İslamcı' kesilmiş. Bir övmüş, bir övmüş İslamcılığı ki, bilmesem ben de anında olacağım. Yahu Akif. Arkadaşım, kardeşim, sen şimdi 'İslamist' mi oldun yani"
"Yeni Şafak'ın içinde insan yok"
Gazeteci Cemil Barlas'ın 1ANTV'de yayınlanan "1 Haber 3 Yorum" programında Yeni Şafak gazetesine yönelik olarak kullandığı "Salih Tuna dışında insan yok içinde" ifadesi de tepkilere neden oldu.
Barlas için "ruh hastası" benzetmesi yapan Yeni Şafak yazarı Ali Nur Kutlu, "Her gün bu saflardan bir grubu, bir insanı rencide ediyorlar. Dur diyen yok, sus diyen yok. Bu ruh hastası insanları ekrana çıkartan, köşe veren, besleyen, koruyan kim varsa vebal altındadır. Bu dünyada ve ahirette davacıyım" dedi.
A Haber'de "Sosyal Bilgiler" programını sunan Özlem Özcan da İbrahim Karagül'ü sevmediğini, İsmail Kılıçarslan ile de anlaşamadığını vurgulayarak "Bu isimlerle aynı düşünmüyorum diye 'insan değiller' dedirtmem. Artık birileri bu kepazeliğe son versin! Gerçekten bu kavganın seviyesi çok çirkin" görüşünü dile getirdi.
Tartışmanın odağında yer alan Salih Tuna ise Barlas gibi düşünmediğini vurgulayarak "Yeni Şafak'ta iyi insanlar var" dedi. Adını anmadan köşe komşusu ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal'ın 20 Nisan'da yayımlanan yazısında "Hiç merak etmeyin, göreceksiniz, aramıza sızdılarsa eğer, kibir abideleri, asalaklar, haşereler, çıkar sevdalıları, lejyonerler, dönekler, tembeller, varsa Fetullahçılar tek tek ayıklanacaklar" ifadesini kullandığını hatırlatan Tuna, "Bana 'haşerat' diyen kendi gazetemin o yazarına da beni hedef gösteren 'tekfircilere' de sırf fitne çıkmasın diye cevap vermedim" dedi.
AKP'li Aydın Ünal: Erdoğan partinin başına geçecek, içimizdeki asalaklar, haşereler teker teker temizlenecek!
"Hasta kokainman"
Gazeteci Fatih Tezcan ise, AKP'de bir "tasfiye" sürecinin yaşanacağını, ancak tasfiyenin odağında "Erdoğan'a yakınmış da ona sufle veriyormuş gibi etiket yapan medya sahterkârlarının" olacağını öne sürdü. Cemil Barlas'ın "Türkiye'yi artık Tayyip Erdoğan temsil ediyor, biz söylüyoruz ama kendi kafasına göre yapmıyor" ifadesini hatırlatan Tezcan, "Canlı yayınlarda 'Biz söylüyoruz Erdoğan yapıyor' diyebilen hasta kokainmanlar medyadan temizlenmezse, yapılacak her temizlik gölgede kalır" diye yazdı.
Erdoğan'dan ilk tepki
Hindistan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, iktidara yakınlığıyla bilinen gazetelerin köşe yazarları arasında yaşanan "İslamcılar tasfiye edilecek" tartışmalarıyla ilgili olarak ilk açıklamasını yaptı. "İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor' deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz" diyen Erdoğan, "Bazılarının daha sonra ibreleri değişti. Yol arkadaşıysan, gönül arkadaşıysan, pazara kadar değil, mezara kadar gidilir. Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler" görüşünü dile getirdi.
Erdoğan'ın "İbreleri değişti" ifadesi, halk oylamasına giden süreçte "İbre 'hayır'a döndü" yazısı ile tepki çeken Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'ye gönderme olarak yorumlandı.
Erdoğan sözlerine ilk yorum Star yazarı Sibel Eraslan'dan geldi. Kendisine yönelik olarak "Davaya tek katkın yok" diyen Cem Küçük'e tepki gösteren Eraslan, "Şu anda yalan, hakaret, linç diliyle ismimi vererek konuşan Cem Küçük'ü önemsemiyorum. Ama devletin resmi görüşünü seslendirdiği için tedirginim" ifadesini kullandı.
Eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk de Cem Küçük'e yönelik olarak "Erdoğan'ın açıklamalarını kendilerine destek verdi diye yayanlara tekrar söylüyorum: Şizofrensiniz, tetikçisiniz, menfaatçisiniz, cahilsiniz" dedi.
"Erdoğan Hayrettin Karaman'ı da mı dışladı?"
Star yazarı Ahmet Taşgetiren de İslamcı yazarların tasfiye edileceğini iddia edenlerin Erdoğan'ın açıklamasını "destek" olarak yorumladıklarını ifade ederek "Daha birkaç gün önce Hayrettin Karaman Hoca, İslamcılığı yazdı. Sahiplenerek. Hoca, malum referandumda 'evet' için 'farzdır' fetvası vermişti. Ne dersiniz, Tayyip Bey'in sözleri onu da mı dışlıyordu yoksa?" dedi.
Hayrettin Karaman: Benim İslamcımı hiçbir parti davasından vazgeçiremez, boşuna nefes tüketmeyin yarasalar!
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in “Siyasi hayatımda en büyük hata, sonradan Demokratik Parti'yi kuracak olanların kopmasını önleyecek adımları atmamaktır” dediğini hatırlatan Taşgetiren, "AK Parti'de yaşananları herkes bir kere daha düşünmeli" diye yazdı.
TRT'ye sansür suçlaması
Star yazarı Selahaddin E. Çakırgil ise Erdoğan'ın "Bazıları işi tamamen şirâzesinden çıkardı. İşi, kendi belirledikleri çerçevede kalan insanları ‘doğru’, onun dışındakileri de ‘yanlış’ addetme noktasına getirdiler. Onların da böyle bir hakları yok, benim de yok" ifadesinin TRT tarafından sansürlendiğini iddia etti.
Çakırgil, "İşi şirazesinden çıkaranlara yönelik sözler, TRT Haber’de dün 12.35’teki yayında sansürlendi; niçin?" diye yazdı.
Star yazarından TRT'ye 'sansür' suçlaması: Erdoğan'ın bu sözlerini niye vermediniz?
"Pazarda inenler, trene kaçak binerken enselendi"
Türkiye yazarı Fuat Uğur, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu açıklamasıyla "İslamcılara tepki gösterdiğini" savunanlar arasında yer aldı. Erdoğan'ın "Yol arkadaşıysan, gönül arkadaşıysan, pazara kadar değil, mezara kadar gidilir. Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler" ifadesini alıntılayan Uğur, "Pazarda inenler, trene kaçak binerken enselendi" görüşünü dile getirdi.
Fuat Uğur: Pazarda inenler, trene kaçak binerken enselendi; ödlekler...
"Erdoğan kendisini iktidar yapan damara sırtını dönmez"
Daha önce eski Başbakan Yardımcısı ve TBMM Başkanı Bülent Arınç'a yönelik olarak "Gönül dünyamızda yeri yok" diyen AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner de, İslamcı yazarların tasfiye edileceği yolundaki iddiaya tepki gösteren isimler arasında yer aldı. Metiner, Star'da "Erdoğan’ın dönüşü" başlığıyla yayımlanan yazısında "Erdoğan üzerinden kendilerine iktidar alanı açmak isteyen 'küçük' beyinliler, Erdoğan’ın kendisini iktidara taşıyan ana sosyolojik damara ve dinamiklere sırtını asla dönmeyeceğini, tam tersine onlarla bütünleşerek kutlu yürüyüşünü sürdüreceğini bilmiyorlarsa, yakında öğrenirler elbet" ifadesine yer verdi.
"Birileri bu Haşhaşilerin değirmenine su taşımaya devam etti"
Karar yazarı Mehmet Ocaktan, Cem Küçük ve Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'nın sosyal medyada gündem olan "17-25 Aralık" videosuna gönderme yaparak "Bir gerçek var ki, birileri 17-25 Aralık’tan sonra da bu Haşhaşiler’in değirmenine su taşımaya devam etti. Bakmayın şimdi günah çıkarırcasına etrafa caka sattıklarına" ifadesini kullandı.
Ocaktan'ın gönderme yaptığı videoda Cem Küçük ile Salih Tuna'nın şu sözleri yer alıyor:
Cem Küçük: “Bu hükümetle yargı ve emniyette yer etmiş cunta arasındadır. Bunun uluslararası bağlantıları vardır ama cemaatle, yani bu güzel insanlara iftira atmakla olmaz. Bu emniyet ve yargıdaki yapıla alakalı bir şey."
Salih Tuna: "Bir tane müdür mü ne, hocaefendi için saygısızlık yapıyor. Bu saygısızlıkla saygısızlık üretir. Hocaefendiye, Erdoğan’a çok saygılı bir dille konuşulması taraftarıyım."
"İslamcılığı savunan, bir yanda İslamcıları Pelikancılara kurban eden bir Erdoğan var"
Yeni Akit yazarı Kenan Alpay ise Erdoğan'ın "İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor' deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz" ifadesiyle ilgili olarak "AK Parti’nin tekkeye mürid aramaması kadar İslamcıların da şu veya bu tekkeye mürid olmayacağı, “gassalın önündeki meyyid gibi” teslim olmak üzere mürşidler aramadığı aşikârdır" dedi.
"Bu durumda bir tarafta Amerika’ya, İsrail’e, Esed’e, Sisi’ye, NATO’ya karşı İslamcılık temelinde sürdürülen mücadeleleri Raşid El Gannuşi’den Halid Meşal’e değin örnekleyerek savunan siyasi bir lider olarak Tayyip Erdoğan var" diyen Alpay, "Diğer taraftaysa Pelikan gibi dar bir menfaat şebekesinin ihtiraslarına İslamcılığı ve İslamcıları kurban eden siyasal bir lider olarak Tayyip Erdoğan var" ifadesini kullandı.
"Pelikan Dosyası" adıyla Wordpress'te açılan bir blogda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında yaşanan anlaşmazlıklara dair iddialar içeren yazı, medyada gündem olmuştu. Yazıda, Erdoğan "Reis", Davutoğlu "Hoca" olarak tanımlanıyordu. Pelikan dosyasının Cem Küçük, Cemil Barlas, Sabah yazarı Hilal Kaplan ile köşe komşuları Haşmet Babaoğlu ve Melih Altınok tarafından hazırlandığı iddia ediliyordu.
Alpay'ın ardından Karar yazarı Etyen Mahçupyan da "Pelikan Dosyası"na atıfta bulunarak "Reisçilik’ duygusal yönü daha ağır basan bir tutum. Bir adım sonrası gibi duran ‘pelikancılık’ ise, müdanasız ve kör gözüm parmağına bir seviyesizlik olarak bugün AK Parti’yi kontrolü altına almaya talip" görüşünü dile getirdi. Mahçupyan "Hedefe ulaşmak için de her türden ‘İslamcıdan’ kurtulması gerekiyor" diye yazdı.
"Lüpçü İslamcıların devri kapandı"
Milat yazarı Ufuk Coşkun, "AKP'yi kendi malı gibi gördüğünü, 'mahalle' diye diye onca samimi insanı sırf seküler dünya görüşüne sahip oldukları gerekçesiyle aşağıladığını" iddia ettiği 'İslamcı' yazarlara "lüpçü" benzetmesi yaptı. Coşkun, "Yapılacak ilk iş, ne kadar omurgasız, samimiyetsiz, iki yüzlü korkak insan varsa artık saf dışı bırakılmalıdır" diye yazdı.
Türk Dil Kurumu'na (TDK) göre "lüpçü", 'emek vermeksizin elde etmeyi alışkanlık durumuna getirmiş olan, lüpe konmasını seven kimse' anlamına geliyor.
"Erdoğan goygoyculardan da,
'satanlardan' da rahatsız"
Milat Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven ise Coşkun'un aksine Erdoğan'ın her iki tarafa da tepki gösterdiğini söyledi. "Erdoğan, Goygoyculardan da, mücadelenin en keskin virajlarına girerken 'satanlardan' da rahatsız" diyen Arseven, "Böyle yapmaya, birbirinizi yemeye devam ederseniz, günün birinde ortalık karışır. Tosun Paşa'nın biri darbe yapar. Evinizi, ocağınızı basar" ifadesini kullandı.
"Yol, sefasını sürenlerle değil, cefasını çekenlerle yürünür"
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan ise, adını anmadan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Yol arkadaşıysan, gönül arkadaşıysan, pazara kadar değil, mezara kadar gidilir. Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler" ifadesine gönderme yaptı. İslamcıların tasfiye edilmesi gerektiğini savunan köşe yazarlarına tepki gösteren Kaplan, "Yol, değerini bilenlerle yürünür. Sefasını sürenlerle değil, cefasını çekenlerle yürünür" görüşünü dile getirdi.
Erdoğan: Kim benim adıma konuştuğunu söylüyorsa...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi ismi etrafında odaklanan "mahalle"deki kavgaya ilişkin olarak ikinci açıklamasını Yenikapı'daki İstanbul Gençlik Festivali'nde yaptı ve "Benim adıma Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü konuşur. Başka kimse benim adıma söz sahibi değil. Kim konuşuyorsa fitne üretiyor" ifadesini kullandı.