Dün attığı tweette "AK Parti'de ne oluyor? 15 Temmuz'da Fatih'te, bugün cuma çıkışı Eyüp Sultan'da cami çıkışı meydanda bir avuç insan... Ne oluyor, bu olanlara bir anlam veren var mı?" diyen Dilipak, bugünkü köşe yazısında da AKP'ye bazı uyarılar yaptı.
Dilipak, "İşin tadı kaçtı. Durum ortada. Söylenenleri bir kenara bırakın, herkes kendi şahidliği ile manzarayı görüyor aslında. Bu konuda da bütün suçu karşısındakilere yıkan bir durumla karşı karşıyayız. İnşallah, yarın 'söyledim ama dinletemedim' demek zorunda kalmam. Hep öyle oldu. 'Gidişattan belli idi' dedik hep. Geleceği görmek için keramete de gerek yok, kahin olmaya da gerek yok. Artık birçok gerçek; aklı ve vicdanı olan, öfke, ihtiras ya da korkudan akıl tutulması yaşamayanlar için 'aynel yakin' görülecek kadar açık" dedi.
"Ankara’nın bu kadar çok sorunla baş etmesi mümkün değil"
Dış politika ve iç gündemi hatırlatan Dilipak, "demirbaş gündemin" olarak da "Pahalılık, TL’nin değeri, işsizlik, siyasi tartışmalar, yolsuzluk, adaletle ilgili şikayetler, LGBT, aile, uyuşturucu, fuhşiyat pandemi vs.. Kalp krizleri sebebi ile patlayan ölümler" olduğunu söyledi. Dilipak, "Ankara’nın bu kadar çok sorunla baş etmesi, bugünkü şartlarda mümkün değil. Bu Media, bu trol ordusu ve partizanlar, bu süreçte en büyük risk." dedi.
Dilipak, "Bir kısım siyasiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, sivil toplum adeta mayınlı tarlada top oynuyorlar. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar, ama gittikleri yer kaçtıklarını sandıkları şeye doğru!" düşüncesini dile getirdi.
"Yargıya güven yeniden nasıl tesis edilecekse edilmeli"
Dilipak, şu ifadeleri kullandı:
"Sınırımızın ötesinde Türklere, sınırımızın berisinde Araplara, Kürtlere yönelik provokasyonlar olabilir... Yarın bu işler kontrolden çıkarsa, yangına körükle gidenler, onlar her kimse onlar da bu işten hem kişisel ve hem de örgütsel bazda büyük bir bedel öderler.
Dini ve etnik temelli tartışmalardan uzak duralım, tartışan taraflardan da. Bir an evvel şu trollerin sahipleri tarafından susturulması gerek. Artık onlar kendilerine hizmet etmiyor, aksine bunlar üzerinden başlarına bela topluyorlar.
Yargıya güven yeniden nasıl tesis edilecekse edilmeli, yoksa kimsenin kimseye güveni kalmayacak. Bir “İhkak-ı Hak”* arayışı başlarsa, o zaman bu kalabalıkları, kim nasıl durdurur, onu bilmem. Ama kesin olan bir şey varsa, bu ülke ve halkı, çok ağır bir bedel öder. Buna sebeb olanlar da kim olursa olsun, nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada çok ağır bir bedel öderler. Benden söylemesi."