Dünya genelinde koronavirüs krizine karşı açıklanan mali destekler çoğunlukla şirketleri kurtarmaya yönelik olsa da, yurttaşa doğrudan yardımı kapsayan önlemler de içeriyor.
Örneğin 9.8 milyar dolarlık paketin açıklandığı Norveç’te, şirketlerin maliyetlerini azaltıcı bir dizi önlemin yanı sıra işten çıkarılanlara 20 gün maaş ödenecek.
31 milyar dolarlık paketin açıklandığı İsveç’te, nisan ve mayıstaki bütün hastalık izinlerini hükümet ödeyecek. 83 milyar dolarlık paket açıklayan Kanada Başbakanı Justin Trudea, halkına “Hiçbir Kanadalı kirasını ödemek ya da yiyecek satın almak konusunda endişelenmemeli” diye seslenirken, Malezya ise, ücretsiz izin almak zorunda kalan işçilerini destekleme, elektrik ücretlerinde indirim yapma kararı aldı.
‘FATURA DONSUN’
Türkiye’de ise bir yandan ‘evinde kal’ çağrısı yapılırken diğer yandan ücretsiz izne çıkarılanlar ya da geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalanlar için elle tutulur bir önlem yok. Sivil toplum kuruluşlarının ve ekonomistlerin hükümete çağrısı, faturaların dondurulması, gıda yardımı yapılması ve çalışanların güvenceye alınması yönünde.
Ancak bu taleplere kulaklar tıkalı. Daha çok ‘sermayeye kalkan’ olan 100 milyar liralık ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketinin ve sonrasında bankaların duyurduğu kararların yurttaş için tek somut adımları şunlar:
SOSYAL FELAKET
En düşük emekli maaşının 1500 liraya çıkarılması, ihtiyaç sahibi 2 milyon kişiye sosyal yardım vakıfları eliyle 1000’er lira yardım, talep edenlerin kredi borçlarının 3 aya kadar ötelenecek olması. Eksiklerin neler olduğunu, hangi önlemlerin alınması gerektiğini ekonomistlerle konuştuk.
Krizin vuracağı ilk kesimin çalışanlar olduğunu vurgulayan Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, “İşleri kesilen KOBİ’ler yeni iş ve mesai saatlerine göre işçi çıkarmalara başladılar. İşsiz kalanların ödemek zorunda oldukları kira, su, elektrik, çocukların masraflarının nasıl karşılanacağı hususu toplum için önem arz etmekte.
Çünkü bu ihtiyaçların karşılanamaması beraberinde sosyal felaketi de getirebilir. Acil olarak çalışan kesime doğrudan gidecek desteklere ihtiyaç var” dedi. “Önerim, en az 3 ay boyunca tüm ödemelerin (konut kredisi, elektrik, su, doğalgaz) dondurulması” diyen Arzova, şöyle devam etti:
“Doğrudan gelir desteği sağlayamıyorsanız, dolaylı destek ile geliri telafi edebilirsiniz. Devlet, kiracıların kirasını da sıfır faiz ile 3 ay boyunca üstlenmeli. Küçük ve orta boy işletmeler için en az 3 ay boyunca tüm kredi ödemelerini dondurmak gerek. Krizin ne kadar süreceği belli değil. Hayali büyüme ve işsizlik senaryoları güveni ortadan kaldırır.”
‘PARA BASILMALI’
Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinde yer alan konut alımına ilişkin maddeye ve KDV indirimlerine dikkat çeken İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Alım satım işlemi şu anda yok. Her yer kapalı, KDV’yi indirsek ne olacak” dedi.
Düzenlemelerin, bu dönemde tüketilen mallara yönelik olması gerektiğini dile getiren Eğilmez, “İşyerleri kapatılan (restoran gibi) işletmeler var ve bu durum bir ay daha sürerse işten çıkarmalar olacak. Bunun önüne geçmek için İşsizlik Fonu Sigortası kullanılmalı.
Ek olarak, işyerlerini kapalı tutmak zorunda kalanlara da bir önceki yılda beyan ettiği geliriyle bağlantılı olarak belirli tutarlarda uzun vadeli borç verilmeli. Çıkışın tek yolu, Merkez Bankası’nın para basması. 3 ay için kullanılmak üzere 100 milyar TL. Bu, ekonomiye zarar verecek, evet. Ancak enflasyon bunu sonra düşünmek zorundayız. Şu an aslolan içinde bulunduğumuz durumu kurtarmamız.”
GÜNÜ KURTARIYOR
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Erinç Yeldan, koronavirüs krizinin, hem üretim ve tedarik zincirinde yarattığı sorunlar hem talep daralması şeklinde etkileri olmasına rağmen Türkiye’nin açıkladığı tedbirlerin buna çözüm üretmediğini anlattı.
“Önlemler birbirinden kopuk, parçalı bir yapıda” diyen Yeldan, “Uygulamaya konulan tedbirler kısa dönemci ve siyaseten önem arz eden konut edinimi, bankacılık faaliyetleri ve yurtiçi ulaşımın özendirilmesi benzeri günü kurtarmaya yönelik kısmi teşviklerle sınırlı kalmıştır” dedi.
(CUMHURİYET)