"Türkiye yargısız infaz edilenler ülkesi haline geldi” ifadesini kullanan Atıcı, "AKP'liler Fethullah Gülen'in iade edilmesini istemiyor" iddiasını dile getirdi.
Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan Atıcı'nın açıklamaları şöyle:
– ABD ile vize krizinin perde arkasında batıdaki Türkiye algısının önemli rol oynadığını ifade etmiştiniz. Nedir bu Türkiye algısı?
Bakın Amerika'yı beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ben beğenmem mesela yönetim tarzını. Emperyalist ve kapitalist bir ülkedir. Dünyaya hakim olmaya çalışır. Ama Amerika'da hukuk yoktur diye kimse söyleyemez. Eksiklikleri vardır. Benzer şey Avrupa'da da vardır.
Yıllarca pek çok ülkeyi sömürmüşlerdir ama bugün Fransa'da, Almanya'da hukuk yoktur diye hiç kimse söyleyemez. Aslında bu vize krizi işin sadece görünen kısmı. İki ülke arasındaki sorun, ABD adına çalışan iki Türk vatandaşının tutuklanmasıdır. Sorun bu iken kalkıp da ABD'nin vizeleri askıya alması asla kabul edilemez.
Eğer sorun hukuki ise çözüm ve yaptırımlar da hukuki olmalıdır. Ama ABD bu vize kriziyle diyor ki; senin ülkende hukuk yoktur. “Çünkü her ne kadar benim elemanımı tutukladıysan da, benim çalışanım avukatlarıyla görüşemiyor.” Yani demiyor ki; niye benim adamımı tutukladın? Bu insan avukatıyla görüşemiyor ve ben bunu kabul edemem diyor.
Halbuki onlar gibi olan on binlerce insan var Türkiye'de tutuklu olan. İki; bu konsolosluk elemanının FETÖ'cüler de dahil pek çok insanla görüştüğü iddiası var. Bu doğrudur diyor Amerika. Çünkü bizim bu elemanımız bu işi yapmak üzere görevlendirilmiştir.
Sizin görevlendirdiğiniz bakanlarla görüşmüştür. Sizin görevlendirdiğiniz emniyet yetkilileri, askerler, hakimlerle görüşmüştür. Bunlar FETÖ'cü çıktıysa bu adamın günahı ne diyor. Yani Amerika 2 insanı korumak için 80 milyonu karşısına alıyor ama benim ülkemde on binlerce insan bundan muzdarip. Bu konumda olan on binlerce insan var bugün Türkiye'de. Daha suçları bile tespit edilmeden yargısız infaz edilen insanlar ülkesi oldu Türkiye.
“Suç uyduruyorlar"
– Sözcü'nün sahibi Burak Akbay da “FETÖ yöneticiliği (!)” ile suçlanıyor! Delil yok, belge yok, iddia var! Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Bunu yorumlamak çok basit. Sadece Burak Akbay'a değil Cumhuriyet çalışanlarına bakın, CHP'lilere bakın. Her birimizi bir şekilde yaftalamaya çalışıyorlar.
Bu; diktatörlüğün en önemli göstergesidir. Herkese bir suç uydurmak! FETÖ'cülerin de bunlardan bir farkı yoktu aslında. FETÖ'cüler de diktatörce yaklaşıyorlardı. Eğer bu alçak darbe başarılı olsaydı bugün biz daha farklı bir şekilde yönetilmeyecektik. O alçak darbe başarılı olsaydı ve Fetullah Gülen başa gelseydi yine on binlerce insan içeride olacaktı. AKP'li olmuş, MHP'li olmuş fark etmezdi.
Diktatörler kendilerine karşı gelen herkese bir yafta bulur. Biraz mütedeyyinseniz hemen FETÖ'cü olursunuz. Eğer Kürt'seniz PKK'lı olursunuz. Eğer sosyalistseniz, solcuysanız DHKP-C'li olursunuz. Sizin için hiçbiri uymuyorsa mutlaka kıyıdan köşeden bir suç uydurulur, bir bağlantı oluşturulur ve sizinle ilgili bir dosya hazırlanır.
Hepimiz için dosyalar hazırlandı. Benim bile bir terör örgütüyle bağımı gösteren bir dosya çıkmıştı bu darbeden önce. Yani eğer sisteme muhalifseniz, ki biz hem FETÖ'ye muhalifiz, hem AKP'ye muhalifiz, bu nedenle ilk yok edilmesi gereken biziz! FETÖ gelseydi yine bizi yok edecekti. AKP iktidarında yine biz yok ediliyoruz.
Nasıl ki geçmişte Ergenokon ve Balyoz uydurma davalarıyla bazı insanlar eğer ölüm cezası olsaydı, şu anda ölmüş olacaklardı ise daha sonra bu davaların bir düzmece olduğu ortaya çıktı ise bugün de FETÖ kullanılarak, Fetullahçı Terör Örgütü'yle hiç ilgisi olmayan pek çok insan tabiri caizse idam ediliyor.
“Korku imparatorluğunun adı OHAL konuldu"
Atıcı, “Bir korku imparatorluğu kuruldu. Bunun adı da OHAL konuldu. OHAL yüzünden kimse konuşamaz, ağzını açamaz oldu” dedi.
“Bu bir rehine siyaseti"
– Bu isimlerden biri de Gökmen… Aylar sonra ilk defa 7 Kasım'da hakim karşısına çıkacak!..
Vay efendim neymiş; Cumhurbaşkanı'nın kaldığı yeri ifşa etmiş! Yuh yani! Tapelerden, verilen ifadelerden, sözde sıkıyönetim komutanlarının söylediklerinden anlıyoruz ki çok önceden her şey planlanmış. O nedenle Gökmen gibi arkadaşlarımız hiç üzülmesin, maalesef bu dönemde bedel ödeyen arkadaşlarımız oldular.
Bakın HDP'lilerle fikir olarak uyuşmayabiliriz. Tarz olarak benimsemeyebiliriz. Fakat içeride tutuklu olmalarının bir tek nedeni var; rehin alındılar. Enis Berberoğlu'nun içeride olmasının bir tek nedeni var; rehin alındı. Çeşitli pazarlıklarla bunların serbest bırakılacağını zannediyorlar ama bizi hiç tanımamışlar. Bu bir rehine siyasetidir. Rehine siyasetini ABD de yutmadı, biz de yutmayız.
"AKP'liler Fethullah Gülen'in iade edilmesini istemiyor"
– Fetullah Gülen'i neden iade etmiyor Amerika?
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıktı Amerika'ya dedi ki; senin elinde de papaz var, bende de bir papaz var. Ver papazı, al papazı! Bu ne demektir? Sakın ha ben o Fetullah denen adamı istemiyorum demektir. Dolayısıyla bu AKP Fetullah Gülen'in iadesini filan istemiyor.
Çünkü Fetullah Gülen buraya gelirse yargılanacak ve yargılanma sırasında ne söyleyeceğini bütün dünya duyacak. Muhtemelen Fetullah Gülen burada en ağır cezaya çarptırılacak ama zaman içerisinde söylediklerinde gerçeklik payı olduğu ortaya çıktıkça bunlar panik olacak. Tarih bunları yazacak. Amerika'nın asıl derdi; konuyu papazdan açıp, Reza Zarrab'a getirmek.
Çünkü bu iktidarın içine düştüğü açmazda 17-25 Aralık da dahil olmak üzere en çok korktukları konu bence Reza Zarrab'ın tutuklanması ve İran ambargosunun delinmesiydi. Kim deldi bunu? Ön safta görünen Reza Zarrab. Peki bunu nereden deldi? Türkiye'den doğru deldi. Ona kim yardımcı oldu? İddialara göre Halk Bankası'nın Genel Müdür Yardımcısı. O da şu anda tutuklu… Peki bu ambargonun delinmesinde hükümetin hiç bilgisi yok muydu?
– Ne istiyor ABD?
ABD'nin tezi şu: Diyor ki; BM Güvenlik Konseyi ambargo uyguladı. Siz bu ambargoyu deldiniz. Bunun delinmesinde Reza Zarrab kullanıldı. Biz bilgileri aldık. Bu işi yaparken de Halk Bankası kullanıldı. Bu bir devlet bankasıdır. Bunun arkasında da dönemin bakanı Zafer Çağlayan vardır. Zafer Çağlayan da bu ülkeye girdiği an tutuklanacaktır.
Peki Zafer Çağlayan kim ki kendi başına bir iş yapsın? Eğer Zafer Çağlayan kendi başına iş yapsaydı ve cebini doldursaydı, şu anda Yüce Divan'da yargılanıp yok edilmemiş miydi? Edilmişti. Bunun eğer hükümetle bağlantısı açık ve net tespit edilmişse, iddiaya göre o zaman dönemin başbakanının da bu işle ilgisi olmaz mı? Olur. İşte ABD'de çıkan yazılarda şimdi bu ambargonun delinmesinde doğrudan doğruya Tayyip Erdoğan'ın adı kullanılmaya başlandı. Bu bizim ülkemiz için utanç vericidir.
Artı ülkemizi temsil ettiği için ve millet tarafından seçildiği için bu durumda sadece Tayyip Erdoğan değil Türkiye de cezaya mahkum ediliyor. Yani hem Tayyip Erdoğan, hem Türkiye cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. O yüzden bu vize krizi adı altındaki rehine krizi aslında basit bir kriz değildir.
OHAL'i kullanarak herkesi topluyorlar
– “OHAL kalkana kadar sakalımı kesmeyeceğim” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Parlamento tarihindeki en uzun eyleme imza attınız. OHAL'in ne zaman kalkacağıyla ilgili bir fikriniz var mı?
Çok hoşlarına gitti bu iş. Çünkü şimdi biri bana söylesin; kış lastiği uygulamasıyla FETÖ'nün ne ilgisi var? Olağanüstü Hal'i çıkardınız, kış lastiği uygulamasını değiştirdiniz. Kötü bir şey mi kış lastiği uygulaması? Değil. Hayat kurtarıyor. Niye Meclis'e getirmiyorsun da, FETÖ için çıkardığın OHAL uygulamasından yararlanarak bunu yapıyorsun? Evlilik programları kaldırıldı. Kötü mü oldu? Vallahi iyi oldu. Ama neden bunu FETÖ için çıkardığın OHAL'den yararlanarak bir KHK'yla yapıyorsun? Getir Meclis'e, kim itiraz eder? İmzacı akademisyenleri FETÖ için çıkardığın OHAL'le neden işten attın? Ya da Eğitim-Sen'e, ya da KESK'e, DİSK'e üye olan insanları niye işten attın?
Bunlar FETÖ'cü mü? Bunlar ömürleri boyunca FETÖ'yle mücadele etmişler. Sen FETÖ'yle kanka iken, “Beraber yürüdük bu yollarda” derken, Okyanus'a saygılar, sevgiler sunarken, Türkçe Olimpiyatları için madalyalar verirken, hatıra paralar bastırırken bu içeri attığın adamlar; FETÖ kötüdür, AKP de kötüdür, tencere dibin kara, seninki benden kara deyip, her ikisinin de aslında birbirinin benzeri olduğunu söylerlerken, sen şimdi FETÖ'yü yok edeceksin diye bir kararname çıkarıyorsun, arkasından ona güvenerek, bir sürü hukuksuz iş yapıyorsun. Bunlar darbe girişiminin Allah'ın lütfu olduğunu bize gösteren konular. Önlerine geleni içeri tıkıyorlar. OHAL'i kullanarak tek tek hepimizi topluyorlar. Kimse konuşamaz oldu, kimse ağzını açamaz hale geldi. Bir korku imparatorluğu düzenlendi. Bunun da adı OHAL konuldu. O yüzden ellerinden gelse bir ömür sürdürülecek gibi görünüyor.