İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Sayın Erdoğan’ın seçilmesi mümkün değildir. Çünkü o 28 Şubat’ın kendini beğenmeyenlerine nasıl bir ders verdiyse bu millet şimdi o kibre, kendini beğenmişliğe, o kul hakkıyla buraya kadar gelmişliğe aynı dersi verecek” dedi.
Akşener, "Biz 28 Şubat’ı yaşamış bir kişi olarak asla bırakmayacağım bir tek şey var o da geçmişten ders çıkarmak. Eksikten gedikten hatadan ders aldık, milletimize güvenmemiz gerektiğine kanaat ettik."
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Kızılcahamam'da düzenlediği "Siyasal İletişim Konferansı"nda, Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinin 24'üncü yılı dolayısıyla konuşma yaptı.
Akşener konuşmasına, 28 Şubat’ın ilk zamanlarında, herkesin geride olduğu bir süreçte her platformda bu konu üzerine konuşmuş bir siyasetçi olduğunu, her uzatılan mikrofona her çağrıldığı televizyona, platforma giderek yorumlarını, analizlerini paylaştığını belirterek başladı.
"Umudumuz var"
2001 yılından sonra Türkiye’nin odaklandığı başka meselelerin gündeme geldiğini söyleyen Akşener, 28 Şubat’ı ve sonrasını şöyle anlattı:
“Biz her konuyu anlamak üzere çalıştık. 28 Şubat’ı önce anlattık. Birçok yerde bu konuları gittik anlattık. Rahmetli Ayvaz Gökdemir demişti ki; ‘süngünün ucunda gelenler süngünün ucunda oturamazlar’ Birinci çıkardığımız ders süngünün ucunda gelen o süngünün ucunda oturmaya devam edemiyor. Bu işi yapanların deyimiyle 28 Şubat koskoca postmodern darbe.
O günlerde İstanbul’un meslek odalarının başkanları, güvenlik bürokrasisi darbe yapmak yerine baskıyla bir iktidarın düşürülmesini hedeflediler ve başardılar. İlk defa denenen bu yöntemi de postmodern darbe olarak tanımladılar. Bugün bazı arkadaşların seçimi kazanmak için ben ne yapmalıyı mı tırmaladığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Cesur korkmayan insanların oluşturduğu İyi Parti Türkiye’nin üzerindeki korku duvarlarını, bariyerlerini indiren bir mekanizmayı oluşturdu. Yani İyi Parti kurulmamış olsaydı çok daha zorlu şartlarda yaşanan bir Türkiye ile karşı karşıya olacaktır. En azından şimdi umudumuz var. Sandıkta demokrasi ile bazılarını gönderme imkanımız var.
28 Şubat olmasaydı Ergenekon olmazdı. Ordunun darmaduman olması olmazdı. Ben o zaman 40 yaşındaydım 60 yaşında insanlar vardı yönetici yapıların içerisinde, gidip konuştum, ötekileştirerek, bir guruptan korkarak, bir guruba yönelik tedbir alarak yol yürümenin yarın yol su elektrik olarak herkese geri döneceğini söylemiştim. Yıllar sonra bir davette o devrin önemli güvenlik bürokrasisinin çok önemli yerlerinde bulunan bir kişi eşime dedi ki, ‘bu kıza iyi bak, çok gayret etti ama biz onu duymadık’
O zaman, Rahmetli Mesut Bey ile Tansu Hanım el sıkışabilseydi ne olurdu? Onlar kendi partisine güç kazandırmanın dışında davranabilseydi, ekstra fedakarlık yapabilmiş olsalardı ne olurdu? Bugün nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olurduk?
O günün güç odakları milletin her konuyu düzeltebileceğine inansalardı, millet bu işi sandıkta çözer diyebilselerdi o günün İstanbul sermayesi diye tanımladığımız bugün esamesi okunmayan o insanlar bu konuda o günün siyasi cenahı kadar etkiliydiler ona göre davranmış olsalardı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olabilirdik?"
"Eksikten hatadan ders aldık"
Akşener konuşmasına şöyle devam etti:
"Millete karşı dürüst olmak, belki ilk etapta seni gözlem altında tutuyor feraset, bakıyor, ölçüyor biçiyor ondan sonra da kararını veriyor. Bu milletin en büyük özelliklerinden birisi oyuna dokundurtmamasıdır. Buradan söylüyorum mümkün değil, Sayın Erdoğan’ın seçilmesi mümkün değildir.
Çünkü o 28 Şubat’ın kendini beğenmeyenlerine nasıl bir ders verdiyse bu millet şimdi o kibre, kendini beğenmişliğe, o kul hakkıyla buraya kadar gelmişliğe aynı dersi verecek. Biz 28 Şubat’ı yaşamış bir kişi olarak asla bırakmayacağım bir tek şey var o da geçmişten ders çıkarmak. Eksikten gedikten hatadan ders aldık, milletimize güvenmemiz gerektiğine kanaat ettik."