11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ayda 2 kez görüştüğünü ifade eden Babacan, aktif siyasete neden döndüğünü ve Türkiye'yi nasıl gördüğünü anlatırken "İstesek başka bir şey yapardık. Ama memlekete bakınca içim kan ağlıyor, yeni bir tek adam partisine ihtiyaç yok" dedi.
Ali Babacan parti çalışmalarını yürüttüğü Ankara-Balgat'taki ofisinde Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı.
Babacan'ın 80 dakika süren T24 söyleşisinde öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
Parti ne zaman kurulacak: Çalışmalar beklediğimizden uzun sürdü, 2020'ye sarkacak ama bu haftalarla ifade edilecek bir sarkma değil. Partinin adını milletimiz koyacak.
Lider partisi mi olacak: Ana akım parti olacağız. Kadro partisi olacağız. Türkiye'nin bir başka tek adam partisine ihtiyacı yok. Yüzde birlik bir kesimin bile haklarını koruyacağız. Türkiye'nin ihtiyacı katılımcı ve çoğulcu demokrasi…
Şehir Üniversitesi: Eğer siyasi hesaplaşmanız varsa siyaset zemininde yapılmalı. Binlerce öğrenciyi neden mağdur ediyorsunuz?
Halkbank'ın dolandırıldığı iddiası: Cumhurbaşkanımız beni çok iyi tanır. Kızgınlıkla söylenmiş belli… Aksi halde beni 6 ay önce birlikte çalışmaya neden davet etsin. Bana ileride daha ağır şeyler de söylenebilir, biz her şeyi göze aldık. Kararımız tam. Bizi kimse bu yoldan çeviremez. Her şeyin hesabını vermeye hazırız. İftiralar olabilir çamur atanlar olabilir. Çamur atanların da eli pislenir o çamurdan da kolay kolay kurtulamazlar.
Neden siyasete döndü ve durumu nasıl görüyor: Memlekete baktıkça içim kan ağlıyor. Bu ülkeye yazık, biz bunu hak etmiyoruz. Bu ülkede topyekun bir siyasi revizyon gerekiyor. '50+1 benim vatandaşım, sadece onları sahiplenirim'; böyle bir yönetim olamaz.
Demirtaş ve Kavala: Tutuksuz yargılanmalılar. Demirtaş'ın temsil ettiği siyasi çizginin önü ne kadar açık olursa, siyaset içinde olursa Türkiye için o kadar faydalıdır. Kavala herkesin tanıdığı bir isim, ne yaptığı belli. Ben şahsen tutuksuz yargılamadan yanayım.
Gezi hakkında ne düşünüyor: Samimi eleştirilere bile tahammül edememek çok yazık. Gezi davasında mağdur olarak yer almam benim talep ettiğim bir durum değil. Şahsi olarak Gezi ile alakalı hiçbir mağduriyetim yok.
İfade özgürlüğü: Her gösteri her düşünce her sesini çıkaran düşman değil. İfade ve gösteri özgürlüğüne tehdit var. İnsanlar her bir araya geldiğinde 'devleti yıkmak istiyor' denemez. Her farklı düşünene 'sen hainsin, sen beni devirmeye çalışıyorsun'; böyle bir şey yok. Baskı rejiminde grinin tonları var. Allah korusun bunun daha koyu tonları da var. Siyah noktası var, daha orada değiliz ama beyaza dönmek zorundayız. Trendler tehlikeli.
Başkanlık sistemi: İçte de dışta da barış getirmedi, bu sistem Türkiye için çalışmıyor, çözüm üretmiyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyoruz.
Ekonomi, yargı ve kurumlar: Çok uyarı yaptık, ülke kayıp gidecek dedik; dediğimiz oldu. Genç işsizliğin yüzde 26 olması tarihi bir oran... Üniversite mezunlarının yüzde 50'si işsiz, tablo çok çok kötü. İnşaatla sorunlar çözülmez. Pazar günü seçimi kazansak 30 günde ekonomiyi ve kurumları toparlarız. Yargıya deriz ki asla size telefonlar gelmeyecek.
Kanal İstanbul: Bir kutuplaştırma projesi. Gündemi değiştirmeye ihtiyaç var. Çünkü gündemde işsizlik var. Katılımcı demokrasi ile bu proje tartışılmalı. Montrö çok önemli, faydasını çok gördük. Bizim kanal projesine değil sanayi ve teknolojiye yatırıma ihtiyacımız var.
Mehmet Ağar'a cevabı: Mehmet Ağar'ın (Yeni kurulacak partileri mutlaka vazgeçirmek lazım. Aksi takdirde çok ağır sonuçları olur-T24) sözleri bizim yaptığımızın ne kadar etkili olacağını gösteren ifadeler.