Eski Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeni parti çalışmaları ve Türkiye gündemine ilişkin Habertürk’te Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlıyor.
Ak Parti’den istifa ettiniz, partinin en önemli isimlerinden biriydiniz. Neden AK Parti’den ayrıldınız?
Babacan'ın açıklamaları:
AK Parti’den ayrılmam bir gecede verilmiş bir karar değil. Biz partinin kurucularından birisiyiz. Kuruluşta önemli prensipler değerler vardı. Önce insan diyorduk. İnsan haklarına önem veriyorduk. Özgürlüklere önem veriyorduk. Türkiye’de demokrasinin iyi işlemediğinden şikayet ediyorduk.
Partiden dışlandığınızı hissettiniz mi?
- Sayın Cumhurbaşkanımız ayrılmamı çok istemedi açıkçası. Fakat TÜrkiye'deki problemlerin mevcut yönetimde imkansız görülmesi bizi bu çalışmaya itti. Toplumsal, ahlaki sorumluluk olarak bunu hissettik. Eğer bunu yapmasaydık büyük bir vicdan azabı duyacaktık. Bir süre mevcut düzene zarar verir korkusuyla devam ettik. Fakat zaman içerisinde hiçbir şey yapmazsak bunun vebali büyük olacak, gecelek nesillerin yüzüne bakamayacağız korkusu hakim olmaya başladı.
Başkanlık sisteminin çözüm olmayacağını gördük
"Bütün bunların olacağını bilmiyor muydu, başından beri bakanlardan bir tanesiydi" eleştirilerine ne diyorsunuz?
- Biz reddi miras yapamayız. Sorumlu olduğumuz dönemle ilgili sorumluluktan kaçamayız. Ancak Türkiye'de parti disipliniyle parti için demokrasi arasında ciddi bir ikilem söz konusu. Parti içi demokrasi mekanizmaları çalıştırılamayabiliyor.
Cumhurbaşkanlığı sistem değişikliği referandumu sırasında geri çekildiniz. Oradan şöyle bir izlenim edindik, sistem değişikliğine inanmıyor gibi. O günden beri buharlaştınız. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştünüz. Ne yaptınız?
- Anayasa değişikliği Türkiye'de, parti içinde ve mecliste tartışılamadı. O dönemde benden kampanyaya katılmam istendi ve ben bunu savunamam dedim. Başkanlık sistemi gelecek koalisyon dönemi kapanacak deniyordu. Şimdi ittifaklar kuruluyor, sonra seçime gidiliyor. Başkanlık sistemiyle ilgili söylenen her türlü argüman karşılıksız kaldı. Bunlar test edildi, Türkiye'ye çözüm olmayacağı ortaya çıktı. Sorunlar büyüyor. Dolayısıyla yeniden bir gelecek vizyonu, gelecek planlaması, bu artık bir elzem.
13 yıl boyunca günde 3-4 saat dinlenebiliyorduk. Ailemle biraz vakit geçirmiş oldum.
"Abdullah Gül bize destek veriyor"
Abdullah Gül sizinle paralel bir noktada görünmeye başladı. Sizin partinizdeki rolü var mıdır. Herkes Ali Babacan'ın arkasında Gül var diyor, Abdullah Gül bu hareketin neresinde?
Abdullah Bey Cumhurbaşkanlığı döneminde meclisten gelen kanun metinlerinin büyük bir bölümünü onaylamıştı ama kanunlar hazırlanma aşamasında pek çok kez müdahale etmiştir, bana veto ettirmeyin demiştir.
Abdullah Bey'le bizim kaygılarımız aynı. Ancak kendisi aktif siyasette yokum dedi. Bundan sonra yeniden partili olmam dedi. Kendisi çalışmalarımıza destek veriyor. Ayda 1-2 defa oturup görüşüyoruz. Bazı insanları öneriyor, bilgisiyle tecrübesiyle destek veriyor. Ancak nihai kararları biz veriyoruz.
Beraber çalışacaksak bu işin başında sizin olmanız lazım dedim. Ancak o ben yokum, ancak size destek veririm dedi.
Cumhurbaşkanlığı sırasında partili cumhurbaşkanı gibi müdahalede bulundu diyorsunuz?
Partili şeklinde değil de baştan konuşulup sonradan değişmemesi için istişare yapılıyordu.
Bizim kuracağımız parti ana akım bir siyasi parti olacak. Herkese hitap edecek. Geniş kesimlerin üzerinde ittifak kuracak bir çalışma olacak.
Halkımıza karşı açık dürüst, şeffaf olmak zorundayız.
"Ak Parti'nin oyları erozyona uğruyor"
Bir fotoğraftan yola çıkıyorum, Beşir Atalay, Nihat Ergün, Sadullah Ergün. Beşir Atalay'la ilgili negatif algılar var. Sadullah Bey en tartışılan isimlerden bir tanesi. Partinin kuruluş aşamasında ağır gelmeyecek mi?
Bizim kadroyla ilgili hiçbir kararımız yok. Bahsettiğiniz arkadaşların illa siyasi partide olması isteğimiz yok. Hazırlık sürecindeyiz. Bilgisi olan tecrübesi olan arkadaşlarımız önemli. Ancak genç, kadın arkadaşlarımızın olduğu kadro, farklı siyasi görüşten insanların olduğu bir parti olması lazım.
Her kesimin olduğu bir parti olacak. Ak Partililerin ağırlıkta olduğu bir kadro olmayacak. Ak Parti çoğunlukta diyemeyiz, zaten oyları erozyona uğruyor.
Parti 2019 sonunda merkezdeki tüzel kişiliği kurulacak. Partinin kurulması aşama aşama.
Şubat sonundan beri 700 kişiyle bire bir görüştüm.
Partiye katkı vermek isteyen çok insan var, çok başvuru var.
Şahsi web sitemi açtım, alibabacan.com.tr, burada gönüllü olun butonu ve bize yazın butonu var. Partinin web sitesi de gelecek.
Akıl ve Bilim Partisi iddiası
Çok fazla öneri var. Logolar geliyor. Partinin ismi önce kadro, sonra fikirler, sonra ortak ruh ortaya çıktıktan sonra logo isim belirlenecek. Mutlaka ortak akıl olması gerekiyor. Bugüne kadar tek bir il başkanı belirlemedik. Tek bir kişiye kuruculuk teklif etmedim.
"Etnik köken, din, mezhep hiç önemli değil bizim için"
Ahmet Davutoğlu Türkiye'de başbakanlık yaptı, çalışma arkadaşınız idi.
Birlikte hareket etmeyi önerdi. Ama çok daha önceden kendi merkezli bir hareket oluşturdu. İl başkanlarını belirledi. Bizimse metodumuz çok farklı. Ben birleşmeyi çok zor görüyorum. Bugün böyle olur, yarın farklı olur. Önemli olan parti içi demokrasi. Siyasette neyi hedefliyoruz bu çok önemli. Biz bu işin tamamen kadro hareketi olmasını istiyoruz.
Önce insan diyeceğiz, her şey insan için var. Türkiye'nin ciddi bir ifade özgürlüğü sorunu var. 18-25 arası gençlerle bir araya geliyorum. İlk bine giren 10 öğrenciyle oturdum, en büyük problemleriniz ne diye sordum, "boğulma hissi yaşıyoruz, sosyal medyadan bir şey paylaşmaktan, like atmaktan korkuyoruz" dediler.
Etnik köken, din mezhep hiç önemli değil bizim için.
"Türkiye'de korku siyaseti yapmak gereksiz"
Korku siyaseti ülkeleri geleceğe taşımaz. Türkiye böyle bir ülke değil, 2008 krizinden rahatlıkla çıktık. Pek çok ülke boğuşurken biz yüzde 10 büyüdük. Şu dönemlerde kendi krizimizi yaşıyoruz. Türkiye gelecek vaadeden bir ülke. Türkiye'de korku siyaseti yapmak gereksiz. Ama noluyor oy yetmiyor üzerine ittifak katıyorsunuz. Her şeye rağmen bu ülkenin potansiyeli büyük.
2023 hedeflerinden çok uzaktayız. Bizi biz kılan ilkelerden uzaklaştıkça zor.
(Barış Pınarı Harekatı) Türkiye'nin toprak bütünlüğü olmazsa olmaz bir şey. Bunu Irak ve Suriye için de söylüyoruz. Problemleri çözme niyeti varsa, çevredeki dostlarla hareket edilirse çözülemeyecek sorun yok.
950 milyardan 750 milyara düşmüş bütçeye rağmen bölgenin en büyük ekonomisiyiz. Ancak, barış yayan, özgürlük yayan, demokrasi yayma iddiasıyla ortaya çıkarsak duvara çarpabiliriz. Türkiye bir rol model olabilir ancak başka ülkelerin iç dinamiklerini değiştirme gibi bir yola gidilirse oradan sonuç alınamaz.
"İhtilaflar diyalogla çözülmeli"
Sizin kafanızda Esad'la, Sisi'yle kavga etmek yok diyebilir miyiz?
Bütün bu politikalara çalışıyoruz. Dış politika çalışma grubumuz, göç politikası, güvenlik çalışma grubumuz var. Prensip olarak, ilke olarak biz ihtilafların diyalog yoluyla, diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız.
Esad'la görüşür müsünüz?
Bunların hepsi çalışılacak. Nasıl bir Suriye politikası ön görülüyor. Suriye'nin içinde bulunduğu gerçekler ne, yeni gerçeklere göre gelecekte nasıl bir Suriye hayal ediyoruz? Bunların hepsine çalışmamız gerekiyor.
"Filistin meselesi ortaya çıktığı günden bu yana ilk kez sahipsiz kaldı"
Size göre Türkiye doğu ittifakının parçası mı batı ittifakının parçası mı?
Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası anlaşmalara baktığınız zaman, NATO da olmak üzere, bu kazanımların kıymetini bilmek lazım. Son dönemde NATO içerisinde ciddi bir ayrışma var, Trump yönetimi NATO'ya farklı bakıyor. Avrupa kendi güvenlik konseptini yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyor. İngiltere bugün Brexit sürecinde. AB'nin kuzeyi ve güneyi birbirinden uzaklaşıyor. Bizim içinde bulunduğumuz ittifaklarda da gevşeme var. İleride bu farklı bir düzene de gidebilir.
Türkiye'nin kendi iç istikrarı çok önemli. Ama bunu yaparken de Rusya artık niteliği değişmiş bir güç haline geldi, Çin farklı. Çin bir süre sonra dünyanın en büyük ekonomisi olacak, bu olunca siyasi ekonomik sonuçları olacak. Bu olduktan sonra kendi işbirliği çerçevemizi düşünmemiz gerekiyor. Türkiye'nin her ülkeyle anlaşabilmesi gerekiyor.
Çin'in batısında ciddi insan hakları ihlali var, ancak BM'de biz bunu farklı kaygılarla işleyemiyoruz.
Filistin meselesi ortaya çıktığı günden bu yana ilk kez sahipsiz kaldı. Türkiye o kadar kendi iç meseleleriyle meşgul ki o tarafa bir şey yapamıyor. Sözün gücü bitti.
"Konu millilikse milliyetçilikse, bu ülkeye en çok faydası olan politika neyse onun peşinde olmamız lazım"
Deniliyor ki Babacan Sayın Gül'ün de etkisiyle batı finans çetelerinin hayranı. Uluslararası finans çeteleri Babacan'ın Türkiye'nin başına geçsin istiyorlar diye. Siz onların adamı mısınız?
Avrupalı kuruluşlarla yakın çalıştık bakanlığım dönemimde. Türkiye'nin petrolü yok, gazı yok. Türkiye, dünyanın her yerinde tercih noktası olursa Türkiye zenginleşir. Bu ülkenin kalkınmasını istiyoruz, dünyada saygın bir ülke olmasını istiyoruz. Dış ilişkilerde olan problemleri farklı gerekçelerle anlatmak kabul edilebilir değil. Konu millilikse milliyetçilikse, bu ülkeye en çok faydası olan politika neyse onun peşinde olmamız lazım.
Türkiye'de genel işsizlik en yüksek oranda. Çünkü ileriye dönük yatırım yapılmıyor.
Ekonomik anlamda sizden çok hızlı hareket beklendi. Siz hareketi yavaşlatınca "Babacan ekonomik kriz bekliyor, kurtarıcı olarak ortaya çıkmak istiyor" dendi. Hakikaten Türkiye ekonomik kriz yaşıyor mu?
İşin kronolojisine bakacak olursak biz kararı şubat ayında aldık. Ne dedik, yerel seçim olsun bitsin, arkasından ben Ak Parti'den ayrılırım dedik. Fakat 31 Mart'ta seçim bitmedi, dolayısıyla 3 ay ertelenmiş oldu. Seçimden dolayı ayrılmadım partiden.
"Bir ülkenin demokrasisine, devlet başkanına kasteden kim olursa olsun en ağır cezayı bulmalı"
Fethullah Gülen örgütüne, FETÖ'ye nasıl bakıyorsunuz, terör örgütü veya Türkiye'ye zararlı bir kuruluş olarak görüyorlar mı?
FETÖ, yaptıkları itibarıyla, darbe teşebbüsüne dahi kalkışacak bir örgüt olarak, kesinlikle en ağır yaptırımlarla karşılaşması gereken bir örgüt. Bir ülkenin demokrasisine, devlet başkanına, meclisine kasteden kim olursa olsun hakettiği en ağır cezayı bulması lazım. Aksi halde Türkiye'nin zaten darbeler geçmişi var. Devletin içine yerleşip, devletin aygıtlarını kullanarak, devletin yargısını kullanarak nüfuz etmek, arkasından da darbeye teşebbüs etmek affedilebilir, kabul edilebilir bir şey değil. Bu işi planlayanlar, ele başları kim varsa hakettiği en ağır cezayla karşılaşmalı.
Yargılama sürecinde mağduriyetler de var. Aynı durumda insanlar farklı mahkamelerde farklı kararlarla karşılaşabiliyor. O konuda ciddi bir huzursuzluk var.
Damatlara dokunulmuyor tartışmaları var bir yandan.
Bu konuda kurallar neyse açık belirlenmesi lazım ve istisnasız uygulanması lazım. Mağduriyete asla sebep olunmaması lazım. Eğer siz evrensel hukuk ilkelerinin dışında bir uygulama yaparsanız, bu mutlaka ileride karşınıza çıkıyor.
Gençlerin sağdı soldu, muhafazakardı liberaldi bir şey ifade etmiyor onlar için. Onlar özgürlük, iyi eğitim istiyorlar. Daha iyi bir geleceği gençlerle beraber inşa edeceğiz. 18-25 arası gençlerimiz var.
Çok ciddi biçimde bu ülkeden başka bir ülkede gelecek arayanlar var. Gençler korkmasın, bu ülke hepimizin.
Ayrıntılar geliyor