İşte Belemir Çelebi'nin o yazısı:
Almanya hakkında bir çok şey okuyorum son zamanlarda, o yüzden böyle bir yazı yazmaya karar verdim. Özellikle Almanya ile alakalı doğru bilinen yanlışları düzeltmek ve ortalıkta dolanan yanlış bilgileri toparlamak istiyorum.
Baştan belirtmek istiyorum ki, bu yazdıklarım asla bir Türkiye Almanya kıyaslaması değildir çünkü bu iki ülke kıyaslanamaz.
Ben sadece Almanya hakkında yanlış bilinen bilgileri özetleyerek, yalan yanlış bilgilerin önünü kesmek istiyorum…
Hadi başlayalım…
Almanya’da asgari ücret 3000 Euro değil. 3000 Euro çok iyi bir maaş ve üniversite mezunu kıdemli donanımlı bir insanın aldığı maaş olabilir en fazla. Almanya’da asgari maaşlar saatlik ücretle hesaplanıyor ve şu an bu ücret 9,60 Euro (Brüt) ve 1 Temmuz 2022 itibariyle 10,45 Euro’ya (Brüt) yükselecek. Yani haftalık 40 saat çalışma sistemine göre hesaplarsak (10,45 Euro’dan) 1672 Euro yapar (Brüt).
1672 Euro aylık brüt maaş alan bekar ve çocuksuz birinin net aylık maaşı aşağı yukarı 1250 Euro. Evli birinin net maaşı 1350 Euro yapar. Bunun evli olup çocuğu olanlar için ayrı bir hesaplaması var ama o hesaplama için hem anne hem de babanın maaşı gerekiyor o yüzden yanlış bilgi vermemek adına onu eklemiyorum buraya. Brüt maaşın neti vergi sınıflarına göre değişiyor ve bu vergi sınıfları evli bekar çocuklu gibi kategorilere göre belirleniyor.
Yani özetle asgari ücret 3000 Euro değil, Almanya’da 3000 Euro çok iyi bir maaş ve bu parayı almak için fazla donanımlı ve eğitimli olmanız gerekiyor. Almanya’da asgari ücret ile maaş almayanların aylık maaşı aşağı yukarı 1400 - 2000 Euro (Net).
Gelelim işsizlik maaşına, evet Almanya’da işsizlik maaşı var. İşsiz kaldığınızda devlet size bakıyor. Kısaca özetleyeyim, devlete gidip kendinizi işsiz olarak kayıt ettirdiğinizde, bir sürü evrak doldurmanız ve sahip olduğunuz her şeyi devletin önüne sermeniz gerekiyor. Yani her türlü hesap bilgilerinizi kontrol ediyorlar. Genelde Türk vatandaşlarına Türkiye’de sahip oldukları malı mülkü bile soruyorlar. Çünkü her hangi bir mala mülke sahipseniz, devlet onları geçinmek için satmanızı isteyebiliyor.
İşsizlik süresi boyunca hesabınıza giren çıkan bütün paranın hesabını devlete vermek zorundasınız. Yoksa işsizlik maaşı alamıyorsunuz. Bütün evrak işlerinden sonra, size işsizlik maaşı bağlanıyor. Devlet sizin ev kiranızı ve sağlık sigortanızı karşılıyor ve hesabınıza aylık 434 Euro para gönderiyor. Bu parayla sadece yeme içme değil, elektrik, internet, cep telefonu gibi kendi şahsi faturalarınızı ödemeniz gerekiyor.
Bilinenin aksine, işsizlik maaşı almak sizi rahata kavuşturmuyor çünkü devlet hadi git evinde rahat rahat otur demiyor. Devletin parasıyla geçindiğiniz için, devlet sizi kontrol etme hakkına sahip oluyor. Yani kafanıza göre şehirden gidemiyorsunuz, 100 Km bile uzaklaşmak için devletten izin almanız gerekiyor. Mesela işsizsiniz ve yaz aylarında ailenizle tatile gideceksiniz, önce devletten izin alıp, gidiş dönüş tarihini belirtmeniz gerekiyor ve en fazla 3 hafta gidebiliyorsunuz.
Giderken kimliğinizle işsizlik dairesine gidip çıkışınızı, geri döndüğünüzde girişinizi onaylatmanız gerekiyor. Kafanıza göre daha uzun kalamıyorsunuz çünkü maaşınızı kesiyorlar. Ayrıca ayda 2-3 kere devlet size randevu gönderiyor ve sizden iş arama gayretinizi belgelemenizi istiyor. Mesela kaç yere başvurdunuz hepsini kanıtlamanız gerekiyor. Hatta devlet size 20 ayrı şirkete başvurmanızı isteyebilir ve siz bunu yapmak zorundasınız. Gerçekten başvurup vurmadığınızı devlet şirketleri arayıp kontrol edebiliyor. Bu verilen randevulara gitmediğinizde ve devletin sizden istediklerinizi yerine getirmediğinizde maaşınız kesiliyor hatta bazı durumlarda ceza bile kesiyorlar.
Ayrıca iş bulmak için çabalamazsanız, devlet sizi istediği işe gönderebiliyor ve hayır deme hakkınız olmuyor çünkü işsizlik maaşınızı kesiyorlar. İşsiz olduğunuz süre boyunca özgürlüğünüz kısıtlanıyor ve iş bulana kadar devlet ne isterse onu yapmak zorundasınız. Devlet sizi bir iş için uygun görüp, o iş için gerekli olan eğitimlere gönderebiliyor ve hayır deme hakkınız olmuyor çünkü devletin parasıyla geçindiğiniz için, devlet ne diyorsa onu yapmak zorundasınız. Yani bilinenin aksine devletin parasıyla sefa süremiyorsunuz.
Bir diğer konu ise, Almanya’da herkesin elinde olan son model Telefonlar. Evet Almanya’da herkesin elinde son model telefon var çünkü Almanya’da taksit kültürü var.
Mesela Phone 13 şu an 899 Euro Almanya’da ve bu 899 Euro’yu ister 12 ister 24 aylık taksitle faizsiz alabiliyorsunuz. Mesela 24 ay taksitle alırsanız, aylık 38 Euro yapar, yanında internet paketi alırsanız en fazla 50 Euro yapar. Aylık 50 Euro ödeyerek, elinizde son model telefon olabiliyor. Macbook için de geçerli aynısı. Mesela ben 1299 Euro’ya Macbook aldım ve faizsiz 10 ay taksit ile aylık 129,90 Euro ödeyerek aldım. Yani kimse bu tür ürünleri peşin fiyatla almıyor.
Bu taksit hizmeti her konuda var, araba alırken bile. Mesela 10.000 Euro'ya araba alacaksanız, yine taksit yapabilirsiniz ama tabii böyle şeylerde faizli ödemeler oluyor. Insanlar bu şekilde araba aldığı için herkesin arabası olabiliyor. Yani kimse öyle cebinden 50.000 Euro çıkarıp peşin parayla araba almıyor.
Ayrıca Almanya’da Leasing dediğimiz yani finansal kiralama seçeneği var. Mesela son model Mercedes alıyorsunuz ve onun için aylık kiralama bedeli ödüyorsunuz ama o para arabanın kendi taksiti değil, arabanın kullanımı için ödediğiniz kira bedeli. Kiralama süreci bittikten sonra arabayı geri veriyorsunuz. Yani altında son model arabası olduğunu gördüğünüz insanların çocuğu bu şekilde alıyorlar arabayı.
Öyle herkesin son model telefonu var son model arabası var değil işin aslı. Hatta size bir sır vereyim, Almancılar Türkiye'ye gelip son model arabalarıyla hava atıyorlar diyorsunuz ya, işte o Almancılar sırf Türkiye'de hava atmak için Leasing kiralama ile son model araba alıp, o arabalarla gidiyorlar Türkiye'ye..
Daha yazabileceğim çok konu var ama fazla uzatmadan en önemli konulara değindiğimi düşünüyorum. Yani dışardan göründüğü gibi değil bazı şeyler.