Altaylı, "ABD, dünyayı kurtarmalı" başlığıyla yayımlanan (10 Mayıs 2018) yazısında, şu ifadeye yer verdi:
"HDP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, hayatı boyunca siyasal Kürt hareketine oy vermemiş, hatta hayatını siyasal Kürt hareketlerine karşı çıkmaya adamış kişilerle konuştuğum zaman “vicdanın” siyasetin önüne geçtiğini fark ediyorum.
Vicdanları ya da vicdan sahibi olanları rahatsız eden durum şu;
'Bir cumhurbaşkanı adayının tutuklu olarak cezaevinde olması'.
Yani Selahattin Demirtaş’ın kampanyasını cezaevinden yürütmek zorunda kalması. Bu adaletsizliği ortadan kaldırabilecek tek organ ise Türk yargısı. Mahkeme rahatça alabileceği basit kararla Demirtaş’ın tahliyesine karar verebilir.
Hatta isterse 24 Haziran ya da gerek olması halinde seçimlerin 2. turunun yapılacağı 8 Temmuz akşamına kadar Demirtaş’ın tutukluluk halini ortadan kaldırabilir, en azından bu süre boyunca denetimli serbestlik hakkı tanıyabilir.
Bu saatten sonra hakkındaki delilleri karartamayacağına, cumhurbaşkanı adayı olarak yurtdışına kaçmayacağına göre bunun hiçbir mahzuru yoktur.
FETÖ’cü damat taifesine tanınan bu hakkın, bir cumhurbaşkanı adayına tanınmaması haksızlıktır."