Başlık iddialı; ama durum gerçekten bu derece kritik…
Amerikan Yüksek Mahkemesi (Supreme Court) yargıcı, Ruth Bader Ginsburg dün gece hayatını kaybetti. Bu vefat, 3 Kasım Başkanlık seçimlerini de etkileyebilecek ağırlıkta öneme sahip… Tüm Amerikan toplumu, Ginsburg’un ardından Yüksek Mahkemede boşalan koltuğa kimin atanacağına odaklandı.
Yüksek Mahkeme, Amerikan yargı sisteminde, en önemli kademe sayılıyor. Anayasal konularda son sözü söyleyen bu mercii, ülkenin özgürlük sınırlarını, hukuka bakış açısını belirleyen kurum oluyor. Başkanın atadığı ve senatonun onayladığı yargıçlar gönüllü olarak emekli olmadıkları takdirde tüm yaşamları boyunca görev yapıyorlar. Dolayısı ile Yüksek Mahkemede denge sağlanması adil kararlar alınabilmesi için önem taşıyor. Yargıçların her hangi bir görüş lehine sayıca fazla olmaları halinde tüm kararlar bu dengesizlikten etkileniyor. Verilen kararların etkisi 20-30 yıl kadar, bazen daha da uzun sürebiliyor.
Başkan Trump, Yüksek Mahkemede oluşabilecek bir boşluğa hazırlık yapmış ve olası yirmi adayını geçen günlerde açıklamıştı. Trump, dün, henüz Ginsburg’un vefatından haberdar olmadığı Minnesota seçim mitingi sırasında, Yüksek Mahkeme için olası adayının “muhafazakar” ve “Anayasaya bağlı” niteliklerde olacağını söylüyordu.
Amerikan Senatosunda çoğunluğu ellinde bulunduran Cumhuriyetçiler, Başkan Trump’ın belirleyeceği isme tam destek vermeye hazırlanıyorlar. Senato çoğunluk lideri Mitch McConell, Trump’ın yanında olacaklarını hemen açıkladı. Senato oylaması, senatörlerin başkan Trump’a olan bağlılığını da ölçecek. 3 Kasım’da yeniden seçim için çalışan kimi senatörlerin kararlarının ne olacağı seçmenlerce de merak ediliyor.
Ginsburg’un vefatı ülkede deprem etkisi yarattı. Binlerce insan yaslarını paylaşmak, yargıcı anmak için sokaklarda toplandı. Toplumun çok büyük kısmının büyük saygı, sevgi ve hayranlık beslediği Ginsburg, 20 yıldan uzun süredir kanserle mücadele ediyordu. 18 Eylül Cuma gecesi, Washington DC’deki evinde, tüm ailesi yanındayken hayata veda etti. Özellikle kadınların idol olarak benimsediği başarılı yargıç, Yüksek Mahkemede görev yapan ikinci kadın yargıç olarak tarihe geçti. Kadın-Erkek eşitliği çalışmalarının yanısıra “cinsiyet eşitliği” kavramını savunarak, geleneksel ikili cinsiyet ayrımı dışında kalanların haklarının da savunucusu oldu. Cinsiyet eşitliği hakkındaki çalışmalarını konu alan “On The Basis of Sex” isimli bir film çekildi. Ayrıca Ginsburg için isminin ilk harflerinden oluşan RBG adlı, hayatını anlatan bir belgesel hazırlandı. Amerikan hukuk dünyasının John F. Kennedy’si diye anılıyordu. Hukuk eğitimine Harvard Hukuk Fakültesi’nde başlayan yargıç, son senesinde transfer olduğu Columbia Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştu. Yüksek Mahkemeye Bill Clinton döneminde atanmıştı. Kanser tedavisi gördüğü dönem boyunca görevine devam etti. Hatta eşini kanserden kaybettikten bir gün sonra dahi işinin başındaydı. Adalet savunuculuğu onun için bir görev değil yaşam biçimi olmuştu. Obama döneminde “Eşit İşe Eşit Ücret” yasasının kabul edilmesinde çok etkili olmuştu. Vefat sebebi pankreatit kanserine bağlı komplikasyonlar olan Ginsburg 87 yaşındaydı. Amerika, yeri çok zor doldurulabilecek bir değerini kaybetti. Koltukları dolduran isimler değişse de toplumları böylesi etkileyen kişiler kolay kolay gelmiyorlar.
Seçim mitingini tamamladıktan sonra vefat haberini öğrenen başkan Trump, Ginsburg için “Muhteşem bir kadındı, muhteşem bir hayattı” ifadelerini kullandı. Önceki başkan Obama, Ginsburg’un vefatından duyduğu üzüntüyü paylaşıp; hukuk devleti ilkesinin ve demokrasinin gereği olarak, Yüksek Mahkeme’ye yargıç atamasının yeni başkan döneminde yapılması gerektiğini söyledi. Obama döneminde, Yüksek Mahkeme koltuklarından biri boşaldığında, Senato Obama'nın başkanlık sürecinin bitmesine 11 ay olduğu halde, atamanın yapılmasını engellemişti. Brooklyn New York’lu olan yargıcın ölümü sonrası New York eyalet valisi Cuomo, “New York’un kalbi kırıldı.” dedi.
Uzun zamandır kutuplaşma içinde olan Amerikan halkı, belirlenecek yargıç üzerinde uzlaşı olmaması halinde, daha da gerilecek. Yüksek Mahkeme’de Ginsburg sonrası boşalan koltuğa atanacak isimle muhafazakarlar sayı üstünlüğüne sahip olacaklar. Trump’ın özellikle göçmenlik karşıtı başkanlık kararnamelerinin yürürlüklerinin durdurulmasına ve hatta başkanlık kararnamelerinin iptallerine karar veren Yüksek Mahkeme böyle bir değişiklik sonrası büyük olasılıkla farklı tavır sergileyebilecek.
Normal şartlarda Yüksek Mahkeme’ye atanacak yargıçların belirlenmesi 2-3 ay kadar sürüyor. Dolayısıyla Kasım’a kadar aday belirlenmesi kolay olmayabilir. Demokratlar, atamanın geciktirilmesine çabalayacaklar; ancak bu ertelemeyi, 20 0cak 2021’de görevine başlayacak yeni başkanın dönemine kadar yapabilmeleri hiç kolay olmayacak. Demokratların kanunen Senato yargı komitesi toplantısı sonrası bir hafta erteleme isteme hakları bulunuyor. Ayrıca Senato’da oylamaya geçilmeden önce en az 30 saat müzakere isteme imkanları bulunuyor.
Başkan Trump, Amerikan başkanlık seçimine bir buçuk ay gibi kısa bir zaman kala, çok büyük bir avantaj kazanmış oldu. Yüksek Mahkemede belirleyeceği isimle, muhafazakar kesimin güçlenmesini sağlayarak, sağ kanat hedef seçmen kitlesi üzerinde etkisini oldukça arttırmış olacak.
Trump, başkanlığı dönemimde yüksek mahkemeye Neil Gorsuch ve Brett Kavanaugh’u atamıştı. Her ikisi de 60 yaşın altında olan yargıçların uzun bir görev süreleri olacak. Yeni atanacak yargıcın da genç olması, böylece uzun yıllar Yüksek Mahkemede görev yapması bekleniyor.
Ayşın Savatlı / Medyafaresi.com / New York