Mahkeme, bir polisin yargılandığı dava bittiğinde diğerlerine de “her zaman dava açılabileceğini” ifade etti.
Kararda, "Olayda sorumlulukları bulunan kişiler tespit edilerek haklarında kamu davasının açılmasının sağlanması her zaman mümkündür. Bu kapsamda haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kişilerin de sorumluluklarının tespit edilmesi hâlinde kamu davası açılması önünde bir engel bulunmamaktadır" ifadeleri kullanıldı.
AYM daha önce de dönemin valisi ve Emniyet Müdürü hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yapılan başvuruyu “dayanaktan yoksun” bularak reddetmişti.
Yargılamadan şikâyet edilmiyormuş
bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre Anayasa Mahkemesi, Elvan ailesinin yargılama süresince yaptıkları itirazları da gözönüne almayarak polis F.D.’ hakkındaki soruşturmanın etkin yapıldığını, yargılamanın usule uygun yürütüldüğünü ileri sürdü. Kararda şunlar belirtildi:
“Soruşturmanın 2016 yılından sonraki seyrinden ve F.D. hakkındaki yargılamadan herhangi bir şikâyetin bulunmadığı dikkate alındığında, başvurucunun yakınının ölümü hakkında yürütülen soruşturmanın bir bütün olarak bu aşamada incelenmesi için herhangi bir neden bulunmamaktadır.
“Bu nedenle F.D. hakkındaki yargılamada yapılacak araştırma sonucunda olayda sorumlulukları bulunan kişilerin tespit edilerek haklarında kamu davası açılması her zaman mümkün olduğundan somut olay yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketildiğinin söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır.”
Olay yerinde bulunan diğer polisler hakkında savcılık, “sanık polis F.D.’nin eylemine iştirak sayılabilecek suça etki eden eylemlerinin ve iştirak iradelerinin tespit edilemediği” gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
Başvuru neden yapılmıştı?
Elvan ailesinin avukatları ise hem süren yargılamaya dair hem de diğer polislerin sorumluluğuna dair şu savları öne sürmüştü:
“Güvenlik güçlerinin hedef gözeterek Berkin Elvan’ın başına gaz fişeği attığını, soruşturma süresince kolluk birimlerinden istenen bilgi ve belgelerin Cumhuriyet Başsavcılığına ya hiç, ya geç ya da eksik geldiğini, soruşturmanın bilinçli olarak yavaşlatıldığını,
“Olay anına ilişkin kamera görüntülerinin olaydan bir yıl sonra soruşturma dosyasına girdiğini, kamera görüntülerinin çözümüne göre Berkin Elvan’ın doğrudan hedef alınarak vurulduğunu ve olay anında olay yerinde iki zetçi (gaz silahı kullanan kişi), bir gaz fişeği taşıyıcısı, bir emir ve talimat veren amir, bir de sonradan müdahalede bulunan olmak üzere toplam beş polis bulunduğunu,
“Zetçi polislerin eşkâli, olay anında olay yerindeki polis amirinin ise K.E.H. olduğu bilinmesine rağmen ne zetçilerin kimliğinin saptandığını ne de polis amirinin ifadesinin alındığını, kamera görüntülerini izleyen polislerin zetçileri tanımadığına yönelik beyanlarda bulunduklarını,
“Olaydan tetiği çeken polisin yanında onunla birlikte tetiği çeken diğer zetçinin ve zet silahının kullanılması emrini veren polis amirinin de olaydan sorumlu olduğunu, ayrıca olay yerindeki iki zetçinin de gaz gaz silahlarını ateşlediğini ve ölüme neden olan fişeği hangi zetçinin ateşlediğinin kesin olarak belirlenemediğini,
“Soruşturmanın etkin olmadığı gibi makul bir sürede de sonuçlandırılamadığını ve yaşam hakkının devlete yüklediği öldürmeme, koruma ve etkili soruşturma yükümlülükleri yanında adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini” öne sürmüşlerdi.