Anayasa Mahkemesi (AYM), bir yüzbaşının sıralı amirlerine verdiği dilekçede kullandığı ifadeler nedeniyle kınama cezasına çarptırılmasını ifade özgürlüğünün ihlali saydı.
AYM'nin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) piyade yüzbaşı olarak görev yapan Barış Koç, görev yaptığı komutanlıkta yürütülen nöbet hizmetlerinde bazı düzenlemeler yapılması ve kanuna aykırı bazı hususların yeniden gözden geçirilmesi talebiyle üst komutanlığına dilekçeyle başvuruda bulundu.
İlgili alay komutanlığı, yüzbaşının "Tüm birlik personeline eşit sayıda nöbet yazılması, hudutta takviye, pusu vekalet gibi görevleri icra eden personele hudutta geçirdikleri gün kadar eksik nöbet yazılması, sayılar eşitlenene kadar fazla nöbeti olan personele yeni nöbet yazılmaması" taleplerini içeren dilekçesine cevap verdi ancak bir başka yazıyla da dilekçede kullanılan bazı ifadelerin "askerlik adabı, askeri yazışma kuralları ve üst amire hitap kuralları ile bağdaşmadığı" gerekçesiyle savunmasını istendi.
Savunmasının ardından Alay Komutanlığı kararıyla kınama cezası verilen Koç'un cezanın iptali istemiyle üst amirine yaptığı itiraz, ilgili Tugay Komutanlığınca reddedildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu uyarınca kınama cezasına karşı mahkemeye başvurma hakkı olmadığını belirten Barış Koç, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Koç, dilekçe hakkını kullandığı için cezalandırıldığını, TSK'de sıralı amirlerine verdiği dilekçe dolayısıyla disiplin cezasına çarptırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürdü.
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
Yüksek Mahkeme'nin gerekçesinde, ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin, zorunlu toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği belirtildi.
Anayasa'nın 26. maddesinin asıl işlevinin, herkesin ifade özgürlüğünü korumak olduğu ifade edilen gerekçede, "Askerlerin dahil olduğu kamu görevlileri de toplumun diğer bütün bireyleri gibi ifade özgürlüğünden yararlanır" tespiti yapıldı.
Hukuk devletinin gerekleri kapsamında bir askerin kişisel veya görevle ilgili sorun ve taleplerini dile getirmesinin bir hak olarak askeri yasalarda öngörüldüğü hatırlatılan gerekçede, bu hakkın kullanımının, askeri disiplin ve hiyerarşik düzen içinde belli bir yöntem benimsenerek düzenlendiği aktarıldı.
Belirlenen yöntem ve usullere riayet edilmemesi durumunun ise Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'nda disiplin cezasını gerektiren bir eylem olarak nitelendirildiği kaydedildi.
Dilekçe verdiği için değil, dilekçede kullandığı ifadeler nedeniyle kınama cezası
Gerekçede, somut olayda başvurucunun, üst komutanlığına dilekçe verdiği için değil, dilekçede kullandığı "istek ve taleplerim...", "...mevzuatta yeterince açık olup...", "...bu husus düzeltilmediği sürece birliğimizde dedikoduya mahal vereceği ve personel arasında husumet yaratacağı kanaatindeyim." şeklindeki ifadelerin askerlik adabı, askeri yazışma kuralları ve üst/amire hitap kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesiyle kınama cezasına çarptırıldığı anlatıldı.
Askeri hiyerarşi ve disiplin içinde bulunan personellerin askeri makamlara sundukları dilekçelerde belli usullere uygunluğun aranması ve bunların disiplin yaptırımlarına bağlanmasının demokratik toplum düzeninde gerekli olduğu belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Ancak dilekçedeki üslubun askeri disipline zarar verip vermediği değerlendirilirken de hassas davranılması ve askeri personelin dilekçe hakkının orantısız bir biçimde kısıtlanmasına imkan verilmemesi gerekmektedir. Şikayet dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde dilekçede saygısız, sert ve kati bir üsluba yer verilmediği gibi önerilerin ardından bunları uygulama inisiyatifinin ilgili komutanlıkta olduğunu belirten başvurucunun 'Komutanlık emirlerine maruzdur.' ifadesini kullandığı görülmüştür.
Başvurucunun nöbet hizmetlerinde bazı düzenlemeler yapılmasına yönelik önerilerinin ilgili komutanlığa arzına ilişkin dilekçede kullandığı üslup nedeniyle kınama cezası ile yaptırım uygulanmasının demokratik toplum düzeninde zorunlu bir ihtiyacı karşılamadığı değerlendirilmiştir."
T24