Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü akademisyenlerinden Sebla Selin Ok, yıllarca kimlik bütünlüğünü hayatta tutan fotoğraflarla ilgili araştırmalar yaptıktan sonra, kendi köklerine inmeye karar verdi.
Yahudi cemaatinin yayın organı Şalom’dan Çengil Küçük’e konuşan Sebla Selin Ok, ailesiyle ilgili bilgi verirken “Anneannem iki dinin de gereklerini yerine Anneannem hem Müslümanlığın hem Museviliğin gereklerini yerine getirirdigetirirdi” ifadelerini kullandı.
Yahudi kökenli anneannesi Malka Benbaneste ile ilgili tüm dokümanları bir araya getiren ve Portekiz vatandaşlığı da alarak geçmişine yolculuk yapan Ok, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
İşte Ok’un özetle açıklamaları:
Siz bu evreleri şahsen yaşadınız mı?
Tabii, Sefarad yemekleri de yapılırdı. Her şeye rağmen bana tembih ediyordu, “Dışarı çıktığında kimseye Musevi olduğumu söyleme” diye. Onu yitirdikten sonra, mirasını nasıl devam ettirebilirim, en azından bir börekitas yapmayı öğrenseydim gibi düşünceler içindeyken Portekiz ve İspanya’daki kanunu duydum ve üzerine düşünmeye başladım. Bunu ne şekilde kanıtlarım ve beni nereye götürür? Köklerime dönmemi nasıl sağlayabilir? Çünkü anneannem yok artık. Bunları düşünürken okuldan çok sevdiğim bir hocam vardı; Yahudi olduğunu bilmiyordum. Kendisiyle çok iyi anlaşırdık. Onunla Türkiye’de kalıp kalmama üzerine konuşuyorduk. Bana İspanya’ya gideceğini söylemişti “Keşke yerinizde olsaydım” dedim ve anneannemin Sefarad kökenli olduğunu anlattım. Hocam kendi sürecinin bitmek üzere olduğunu ve bana yardımcı olabileceğini söyledi. Yolculuk böylece başladı.
Ne kadar sürdü tüm kayıtlara ulaşabilmeniz?
Çok uzun sürmedi çünkü doğru kişilerle bir araya geldim. Nüfusa tek başıma gittiğimde, bana geriye doğru olan kaydı vermeyeceklerini söylediler. Kapalı bir kaydı açtırdık ama yine sadece alt ve üst soya gidebildik, yan soyu alamadık. “Benbaneste’ soyadı ailede var ama size veremeyiz” dediler. Bir de altta ‘Dini Musevi’yken Müslüman olarak değiştirildi’ notu düşülmüştü. Anneanneme İsrail’den gelen mektuplar mevcut, İsrail’de yaşayan yeğeni var benim hâlâ görüştüğüm. Anneannemin vefatına dek her sene İsrail’den bizlere misafir gelindi ama Mavi Marmara sonrası korkmaya başladılar. Annem de 68 senesinde İsrail’e gidiyor. Anneannem burada kalınca İsrail’deki kardeşleri ona küsmüşler. Annem bir sene Batyam’da kaldıktan sonra anneannem kemik veremi oluyor ve annemden dönmesini istiyor. Sonrasında İzmir’e geri dönüyor. Dedem de o dönem helvacılıkla uğraşıyormuş, aynı zamanda Altınordu Spor Kulübünün kalecisi. Evi daha çok annem çekip çeviriyormuş. Şu anda anneannemin ağabeyinin en küçük oğluyla görüşüyoruz.
Bu yolculuk esnasında neler öğrendiniz?
O kadar da uzak bir ülke değilmiş. Burada Sefaradlar çok kucaklayıcı. Anneannem beni o kadar geri çekmiş ki, ben kökenimde bunun varlığını söylemekten korkmuştum. Ama yine de anneannemi çok dinlemedim ve korkarak da olsa, sesimi çok yükseltmeden, güvende hissettiğim yerlerde söyledim. İnsanlarla tanıştıkça Yahudilerin yardımcı olmaya çalıştığını gördüm ve ‘neden kendi içimde tuttum’ diye düşündüm. Çocukken tepki görmemiştim ama şimdi anlıyorum anneannemin neden çekindiğini. Dostluk içinde yaşama var ama hep bir tarafın daha fazla taviz verdiği bir dostluk. Yahudi olanın daha sevecen olması gerektiği gibi bir düzen oluşmuş.
Şalom