2013’te ilan edilen yasayla alkollü içki satışları saat 10’dan sonra yasaklanmış ve ibadethane, yurt ve okul etrafında dükkanların alkollü içki satması engellenmişti. Şimdi bu karara dayanarak mahallelerde açılan cemaat yurtları ve tarikat evlerinde bulunan ‘mescitler’ bölgenin dokusuna müdahale etmek için kullanılıyor.
2019’da devraldığı tekel bayiyi devraldıktan sonra lisansı üzerine almakta hiç bir sorun yaşamayan Mehmet Akif Kutlu’ya 2020 yılında akşam 9.30’da gerçekleştirdiği bir satışı müşterinin 10’dan sonra alması bahane edilerek “Gece 22.00’den sonra satış yaptığı” gerekçesiyle sivil polislerce ceza kesildi. Söz konusu olayın ardından mahkemeye giden Kutlu ilk duruşmada haklılığını kanıtladı.
Fakat bu olayın ardından Kutlu’nun Ankara Valiliği, Orman Bakanlığı ve Yenimahalle Belediyesi’ne bir yazı yollayarak dükkanın “mescitler kanununa aykırı” olduğuna ilişkin bildirimde bulundu.
TEBLİGATI FARKLI ADRESE YOLLAYIP BASKIN DÜZENLEDİLER
Konuya ilişkin soL’a konuşan Kutlu, Yenimahalle Belediyesi’nden ve Tarım ve Ormancılık Bakanlığı’ndan görevlilerin dükkanına geldiği ve kendisine sormadan ölçüm yaptıklarını söylerken bunun sonrasında ruhsatının ihlal edilebileceği yönünde karar çıktığını belirtti.
Ancak kendisine gelmesi gereken tebligatın kendi adresi yerine Bursa’ya gönderildiğini belirten Kutlu, bildirimden haberi olmadığını ve tebligat süresinin geçmesi üzerine baskın düzenlendiğini söyledi. Bunun bilinçli bir şekilde dükkan içindeki ürünlere el koymak için yapıldığını belirten Kutlu şöyle konuştu:
“Tebligatı yapıyorlar ama 50 gün sonra Bursa’dan tebligatı alan arkadaştan, benim evraklarımın onun evraklarıyla birlikte ona ulaştığını öğreniyorum. Bu usulsüz bir tebligat.”
Baskın yapmak için bu kurgunun yapılmasının ardından Kutlu mahkemeye başvuruyor. “Hakimin 65 yaş üstü olması” gerekçesiyle dosyası hâlâ görülmüş değil. 6 aydır dosyası bile açılmazken Kutlu yürütmeyi durdurma kararı istediklerini ancak CİMER üzerinden gelen “gece 10’dan sonra alkol satıyorlar” şikâyeti gerekçe gösterilerek bunun olmadığını söylüyor. “Zaten pandemi döneminde saat en geç 8’de kapatıyorduk, mesciti bahane ediyorlar, ona da bahane olarak akşam 10’dan sonra alkol sattığımızı söylüyorlar. Aslı astarı olmayan bir durum bu” diyor.
‘YAN İŞİMİZ OLMASA ÇOKTAN BATMIŞTIK’
Kendilerinin yaklaşık 4,5 aydır alkollü ürün satmadan, “sadece sigara, cips, kola satarak” geçinmeye çalıştıklarını belirten Kutlu “yan işimiz olmasa çoktan batmıştık” diyor.
Öte yandan bu süreçte tekel bayilerin uğradıkları zarar herhangi bir şekilde karşılanmıyor. Kutlu dükkânı devraldıktan sonra dükkânda restorasyon yaptırdığını ancak bunların paralarını henüz ödeyemediğine dikkat çekerken, “bir yere de gidemiyoruz, ne belediye ne de Ankara Valiliği bize alternatif bir yer de göstermiyor” diyor.
Kutlu’nun alkollü içki satmasının engeli olarak gösterilen yerse Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı “Abdullah İbni Mesut Mescidi”. Söz konusu yer 11 katlı bir apartmanın bodrum katında “Cami” tabelası altında faaliyet gösteriyor.
TARİKALER YOLUYLA MAHALLELERE MÜDÜAHALE
Bodrum kat “mescitleri” ve cemaat yurtları bahane edilerek mevcut tekel bayilerin devirleri imkânsızlaştırılmaya çalışılırken konuyla ilgili SoL’a konuşan Türkiye Tekel Bayiler Platformu Başkanı Özgür Aybaş şunları söyledi:
“Geçen sene de İstanbul Sultangazi’de oldu, orada hatta cemaatler çıktılar açıklama yaptılar, ‘mahallemizde içki istemiyoruz’ diye. Ama orada Migros da var, orada alkol var. Zincir marketlere güçleri yetmiyor bu güruhun, hatta pek çok ilde ve ilçede yeni bir tekel bayi açacaksanız veya yeni bir tekel bayi devralacaksanız size hiç bir şekilde içki ruhsatı verilmiyor. Gerekçe? Bunun yazılı bir gerekçesi yok. Emniyet ‘asayiş’i bahane ediyor, belediye de ‘biz bu günaha ortak olamayız’ diyor.”
Bahsedilen durumda ‘mescit yasasının’ uygulanmasına gerek bile kalmazken, Aybaş söz konusu yasanın sınırlarını büyütmek için camiyle tekel arasındaki mesafenin sokaktan değil kuşbakışı ölçüldüğünü böylece söz konusu ‘tekelsizlik’ çapının genişletildiğine dikkat çekiyor.
Özgür Aybaş müftülüğe bağlı olmayan mescitlerin bile bu yasa için kullanıldığını vurguluyor. Açılan tarikat yurtları bahane edilerek tekellerin kapatılması konusunda Aybaş “Bunun için illa hukuk bilgisine gerek yok kimle konuşursanız konuşun, saçmalık olduğunu söyler zaten” yorumunu yapıyor.
Bu uygulamayla karşılaşan bayiler kapatılmaya karşı açtıkları davaları kazansalar bile bu süreçte yaşadıkları zararları geri karşılayamıyorlar.