Abone Ol

Askerden Nazım Hikmet açılımı! İşte Bahriyeli Nazım!

MEDYAFARESİ GALERİ- Bir tabu yıkıldı. Askeri dergide Nazım Hikmet'in niye Bahriyeli olduğundan, en başarılı derslerine kadar bütün askerlik hayatı anlatıldı.

Askerden Nazım Hikmet açılımı! İşte Bahriyeli Nazım!

Bahriye Mektebi'ni bitirdikten sonra deniz subayı olarak görev yapmaya başlayan Nazım Hikmet Ran'ın, TSK tarafından onlarca yıl illegal olarak kabul edilen ideolojiyi benimsemesi nedeniyle ordudan atıldıktan sonra ünlü şairin eserleri de TSK 'da sakıncalı yayınlar listesine alınmıştı. Şimdi durum değişti. Deniz Harp Okulu'nun dergisinde ünlü şaire 2 sayfa ayrıldı.

İŞTE BAHRİYELİ NAZIM HİKMET

Deniz Harp Okulu'nda yapılan arşiv düzenleme çalışmaları sırasında ünlü şairin kayıtlarına rastlanıldı. Ardından Beşiktaş Deniz Müzesi'ndeki Osmanlıca uzmanlarına gönderilen metinler günümüz Türkçesi'ne çevrildi ve Bahriyeli Nazım'ın karnesi de ortaya çıktı.

SARI SAÇLI, YÜZÜNDE ÇİLLER VAR

Deniz Harp Okulu'nun dergisi Pusula'nın son sayısında yayınlanan makaleye göre, Nazım Hikmet Ran,  25 Eylül 1915 tarihinde Heybeliada'daki Bahriye Mektebi'ne kayıt edildiğinde 45 kilogram ağırlığında, 1 metre 56 santimetre boyunda, sarı saçlı, yüzünde çiller olan, koyu mavi gözlü, beyaz tenli bir çocuk olarak zabıt tutulmuş.

AHLAKLI AMA SİNİRLİ

962 Künye numaralı ve adı Mehmet Nazım olarak geçen Nazım Hikmet Ran'ın öğrenci takip listesinde, birinci sınıfta iyi ve zeki olduğu ama elbisesine az özen gösterdiği, ikinci sınıfta orta derecede çalışkan fakat düzensiz, üçüncü sınıfta ise mesleki yeteneği geliştirilmesi lazım gelen, ahlakı tavırları pekiyi, sinirli tabiatlı ve elbisesine özen göstermeyen bir öğrenci olarak değerlendirilmiş. Nazım Hikmet'in deniz talebesi değerlendirmesinde ise, 1918 yılında 26 kişi içinden 9'uncu olarak Mekteb-i Bahriye'den mezun olduğu ve dönemin okul gemisi Hamidiye Gemisi'ne Güverte Stajyer Subay olarak atandığı belirtiliyor.

TABUR ÖNÜNDE TAKDİR

Resmi belgelerde, Nazım Hikmet'in çeşitli zamanlarda Din Felsefesi ve Fen Bilgisi derslerine çalıtığı için tabur önünde komutanları tarafından takdir edildiği, 5 Ocak 1918 tarihinde Din Felsefesi dersindeki başarısından dolayı mükâfat sofrasında yemek yediği ve 10 Ocak 1918 tarihinde ise Fen Bilgisi dersine çalıştığı için Heybeliada'da gezi yapmakla ödüllendirildiği yer alıyor.

4.5 SAAT TUTUKLU KALMIŞ

Resmi belgelerde Nazım Hikmet'in sadece bir kere ceza aldığı ise şöyle anlatılıyor: "29 Ekim 1917 tarihinde talim esnasında askeri rütbesine aykırı vaziyette bulunduğundan, dört buçuk saat tutuklu kalmıştır. Nazım Hikmet'in ahlak notları ise şöyle: "Birinci Sınıf : 5, iİkinci Sınıf : 4,5, üçüncü Sınıf : 5 ve deniz Talebesi : 5.

AŞIRIYA KAÇAN HALLERİ

Nazım Hikmet Ran'ın komunizm ideolojisini benimseye başlamasıyla beraber TSK ile arası açılıyor ve, "Uzun zamandır aşırıya kaçan halleri" bulunduğu için 17 Mayıs 1921 tarihinde Deniz Kuvvetleri ile ilişiği kesiliyor. Pusul Dergisinde bu konuda ise şu yorum yapılıyor: "Mehmet Nazım için yazılanlar bize gösteriyor ki öğrencilik yıllarında askeri disiplin içinde özensiz davranışları, şiir yazma merakı ve becerisi onu deniz subayı olmaktan uzaklaştırıp edebiyata sanata yönlendirmiştir. Sanata ve edebiyata yönlenmesinde Mekteb-i Bahriye'de edebiyat öğretmeni olan Yayha Kemal Beyatlı'ya duyduğu büyük hayranlığın da etkisi yadsınamaz. Bahriye Mektebi, Mehmet Nazım'ın yaşamına yön vererek, kaderini değiştirmiştir"

BİR ŞİİRLE ASKER OLMUŞ

Nazım Hikmet'in Bahriyeli oluşunun da ilginç bir hikayesi var. Galatasaray Lisesi'nde eğitime başlayan Nazım Hikmet'in ailesinin ekonomik durumu bozulunca, oğullarını Nişantaşı Lisesi'ne yazdırıyorlar. Daha ortaokul sınıflarındayken şiir yazmaya başlayan Nazım Hikmet, denizciler için yazdığı bir kahramanlık şiirini aile toplantısında Bahriye Nazırı Cemal Paşa'ya okuyunca hayatı birden değişiyor ve yazdığı şiir, ona Bahriye Mektebi'nin kapılarını açıyor.

İSTİFA EDEN KOMUTAN İSTEMİŞ

Deniz lisesi öğrencilerinin dergide Nazım Hikmet konusunu işlemelerini bizzat, iki gün önce istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk'ün istediği öğrenildi. Ertürk de, veda konuşmasını Nazım Hikmet'in, "Oğlumun denizci olmasını isterdim" adlı şiiri ile tamamlamış ve ünlü şairin, okulun rahleyi tedrisinden geçtiğini vurgulamıştı.

ÇELİK ÇELİKYAMAN / ASKERHABER