Siverek'te çiftçilik yapan ve akli dengesinin bozuk olduğu ileri sürülen 2 çocuk babası Mehmet Malbora, geçen pazar günü Hasan Çelebi Mahallesi'nde bulunan ve resmi törenlerin yapıldığı Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk heykeline elindeki tahra ile zarar verdi. Vatandaşların tepki gösterdiği saldırgan, meydanın yakınında durumu fark eden Siverek İlçe Jandarma Komutanlığı'ndan gelen askerler tarafından engellendi ve polislere teslim edildi. Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan sorgulamasının ardından Mehmet Malbora, pazartesi günü çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.
Kamuoyunda tepkiye yol açan saldırının sanığı olan Mehmet Malbora, polisin ardından adliyede savcıya verdiği ifadede suçunu kabul etti ve pişman olmadığını söyledi.
"UYUŞTURUCU KULLANANLARI İKNA ETMEK İÇİN UYUŞTURUCU KULLANDIM"
İlkokulu 4'üncü sınıfta bıraktığını ve 2007 ile 2013 yılları arasında belediyenin farklı birimlerinde işçi olarak çalıştığını anlatan Mehmet Malbora, "Belediyeden ayrıldıktan sonra kendimi dini yaşamaya adadım. Bu konuda da uyuşturucu madde kullanan kişilerin arasına girerek onların yanlış yapmasını engellemek için birlikte uyuşturucu madde kullandım. Uyuşturucu maddeyi en son 1,5-2 yıl önce kullandım. Camide zikir yapıp, namaz kılıyorum. Gittiğim herhangi bir tarikat yeri yoktur" dedi.
BENİ KİMSE YÖNLENDİRMEDİ
İfadesinde, Allah'tan kendisine gelen mesaj ile pazar günü harekete geçerek kendi iradesiyle Atatürk heykeline zarar verdiğini iddia eden Malbora şöyle konuştui: "Pazar günü İlçe Jandarma Komutanlığı'nın önünde bulunan Atatürk heykeline kendi iradem ile zarar erdim. Beni kimse yönlendirmedi. Allah'a gerçekten inanıp bağlandığım için Allah tarafından bana bildirilen bir mesaj ile heykele zarar verdim. Görüntülerde gözüken tahra da kendi evimizde kullandığımız tahradır. Bunu bana kimse evermedi. Atatürk heykelinin bulunduğu yere benim evim yaklaşık 600 metre uzaklıktadır. Evimden yürüyerek geldim, beni kimse getirmedi. Heykelin bulunduğu yere gelince yukarı çıkıp heykelin ayak kısmına vurmaya başladım. Benim vurduğumu gören etraftaki vatandaşlar yanıma geldi ne yaptığımı sordu. Ben de onlara dinimizde putperestliğin olmadığın, benim yaptığımı yanlış olarak görülmesini Resulullah efendimize hakaret olarak algıladığımı ve ilk putu onun kırdığını söyledim. Bunun üzerine bir kısım ayrıldı ama yine de bekleyen bir kalabalık vardı. Ben heykele zarar verirken ilçe jandarmadan bir komutan ve 2 asker beni engellemeye geldi. Ben onlara ancak beni zorla indirebileceklerini söyledim. Olayın farklı bir boyuta geleceğini ve birbirimizi inciteceğimizi anlayınca tahrayı bırakarak güvenlik görevlilerine teslim oldum. Benim bu yaptığımdan kimsenin haberi yoktu. Olayı kayda alan basın mensupları ben oraya çıktıktan 10 dakika sonra geldiler."
"SEÇİLMİŞ BİRİYİM, PEYGAMBERLE GÖRÜŞTÜM"
İfadesinde kendisinin peygamber ile görüştüğünü ve seçilmiş biri olduğunu da iddia eden Malbora, şöyle devam etti: "Bana Allah tarafından emir geldiği için Atatürk heykeline zarar verdim. Böyle bir emir herkese gelmez, ben seçilmiş birisiyim. Bu emir bana çok önceden gelmişti. Yaklaşık 1 yıldır devletin yaşadığı sıkıntıların çözümünü aktarmak amacıyla devlet görevlileriyle görüşmeye çalıştım. Ancak hiçbir devlet görevlisi ile görüşemedim. Ben devlet görevlilerine Osmanlının yıkılışından sonra Atatürk ve ona benzeyen heykellerin ziyaret edilerek putperestliğe doğru gidildiğini ve bu durumun maneviyat eksikliğine neden olduğunu bu durumun düzeltilmesini talep edecektim. Ben Peymgamber efendimiz ve Abdulkadir Geylani Hazretleriyle görüştüm, ben onlara bu durumu ilettim. Onlarda bana rüya aracılığıyla mesajlar iletti."
"PİŞMAN DEĞİLİM, UTANÇ DUYMUYORUM"
İfadesinin sonunda suçunu kabul ettiğini ancak yaptığından pişman olmadığını belirten Malbora, "Ben Atatürk heykeline vermiş olduğum zarar nedeniyle pişman değilim. Allah'a iman edenler bunu bir suç olarak görmez. Ben yaptığım eylemi dünyaya duyurdum. Yaptığımdan dolayı hiçbir utanç duymuyorum. Üzerime atılı suçlamayı bu şekilde kabul ediyorum" dedi.
Malbora'nın baro tarafından atanan avukatı ile saldırganın geçmişte yaşadığı hafıza kaybından dolayı sağlık sorunları olabileceği için tedavi altına alınmasını isteyip, tutuksuz yargılanması talebinde bulundu.