Abone Ol

Atatürk Düşman Gemisiyle Kaçan Padişah Vahdettin için Ne Demişti?

Herkes İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in 9 Eylül İzmir'in Kurtuluşu Kutlamalarındaki açıklamalarını konuşuyor. AKP ve MHP kanadı sözcüleri Soyer'in Osmanlıya hakaret ettiğini iddia etti. Soyer ise ilham kaynağının Atatürk'ün Nutuk eserindeki sözleri olduğunu söyledi. Peki Atatürk ne demişti?

Atatürk Düşman Gemisiyle Kaçan Padişah Vahdettin için Ne Demişti?

İŞTE ATATÜRK'ÜN NUTUK'TAKİ CÜMLELERİ:

1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:

Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi el yazısıyla kalema aldığı notlar ortaya çıktı. Notlarında Atatürk, Osmanlı Padişahı Vahdettin'i şöyle tanımlamış: "Türkiye halkının hayatını, namusunu, onurunu yok eden kişi."

ATATÜRK'ÜN KENDİ EL YAZISIYLA KALEME ALDIĞI NOTLARI:

Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi el yazısıyla kaleme aldığı ve Yapı Kredi Bankası arşivlerinde bulunan notlar ilk kez gün yüzüne çıkartıldı. Yücel Demirel'in hazırladığı "Atatürk/Belgeler, Elyazısıyla Notlar, Yazışmalar" adlı kitapta, Atatürk'ün en ağır eleştirdiği isimlerin başında Osmanlı'nın son padişahı Vahdettin geliyor. Vahdettin'i Türk halkının onurunu yok etmek isteyen biri olarak tanımlayan Atatürk, notlarında şunları kaleme alıyor:

"Osmanoğulları'nın otuz altıncı ve sonuncu padişahı Vahdettin'in saltanatı döneminde millet en derin esaret çukurunun önüne getiriliyor. Binlerce yıldan beri bağımsızlık kavramının seçkin örneği olan Türk milleti, bir tekme ile bu çukurun içine yuvarlanmak isteniyor. Fakat bu tekmeyi vurdurmak için bilinçsiz bir hain gerekliydi. Nasıl ki yasal olarak ölüm cezasına çarptırılanların bile ipini çekmek için duygularından arınmış bir yaratık aranır. Ölüm kararını verenlerin böyle aşağılık bir araca ihtiyaçları vardır. O kim olabilirdi? Ne yazık ki bu milletin hükümdar, sultan, padişah, halife diye başında bulundurduğu Vahdettin... O, bu davranışıyla kendini öldürdü."