Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer, son günlerin en çok tartışılan konularından biri olan 'demokratik özerklik'le ilgili farklı bir tarafa dikkat çekti. Bayer bugünkü yazısında, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 'demokratik özerklik'le ilgili görüşlerine er verdi.
İŞTE YAZININ O KISMI...
Ülkemizde sık sık gündeme gelen konulardan birisi de özerkliktir...
Halk özerkliğin içeriği ve anlamı hakkında pek bilgi sahibi değildir. Basında yer alan özerklik ifadeleri değişik yorumlara da neden olmaktadır. Dolayısı ile özerklik kavramını sözlükteki anlamıyla ifade etmek gerekir.
ÖZERKLİĞİN TANIMI
Özerklik: "Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi. İkinci bir anlamı da; "bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması" olarak tanımlanmaktadır.
Kürtler ve Türkler, Kurtuluş Savaşı'nda beraber mücadele etmişlerdir. Atatürk, "Kürtlere özerklik sözü vermiştir. Biz de özerklik istiyoruz" iddalarının tarihsel boyutu şöyledir:
Atatürk'ün belirttiği özerklik 20 Ocak 1921 tarihindeki iller yönetiminde öngörülen özerkliktir.
İllerin kendi kendini yönetmesi ile ilgili özerklik maddesinin içeriği şöyledir:
"Madde. 11- İl, yerel işlerde manevi kişiliğe ve özerkliğe sahiptir. Dış ve iç siyaset şeriat, adalet ve askerlik işleri, uluslararası ekonomik ilişkiler ve hükümetin genel vergileri ile yararlanılması birden fazla iller kapsayan hususlar dışında, TBMM'nin kabul edeceği yasalar gereğince evkaf, medreseler, eğitim, sağlık, ekonomi, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve yönetimi İl Kurulları'nın yetkisi içindedir."
TÜRKLER VE KÜRTLER KARDEŞTİR
Atatürk, Türklerin ve Kürtlerin kardeş olduğunu, vatan toprakları üzerinde yaşayan herkesin bir damarın cevherleri gibi olduğunu belirtmiştir. Atatürk'e 16-17 Ocak 1923'te İzmit'te düzenlediği basın toplantısında Vatan Başyazarı Ahmet Emin Yalman "Kürt Sorunu"nun ne olduğunu sorar. Atatürk'ün şöyle der:
MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE
"Kürt sorunu, bizim yani Türklerin menfaatine olarak da kesinlikle söz konusu olamaz. Çünkü bildiğiniz gibi bizim milli sınırlarımız içinde bulunan Kürt unsurlar öylesine yerleşmişlerdir ki, pek sınırlı yerlerde yoğun durumundadırlar. Fakat yoğunluklarını kaybede ede ve Türk unsurların içine gire gire öyle bir sınır oluşmuştur ki Kürtlük adına bir sınır çizmek istesek Türklüğü ve Türkiye'yi mahvetmek gerekir. Sözgelişi Erzurum'a kadar giden, Erzincan, Sivas'a kadar giden, Harput'a kadar giden bir sınır aramak gerekir. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşiretlerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük taslamaktansa, bizim Anayasa gereğince zaten bu tür özerklikler oluşacaktır. Öyleyse hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı söz konusu olurken, onları da birlikte ifade etmek gerekir. İfade olunmadıkları zaman, bunlar kendilerine ait sorun çıkarmaları daima beklenir. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi hem Kürtlerin ve hem de Türklerin yetkili vekillerinden oluşmuştur ve bu iki unsur bütün menfaatlerini ve kaderlerini birleşmiştir. Yani onlar bilirler ki bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz."
BİRLİK VE BERABERLİK ÇAĞRISI
Bu düşüncelerine yer veren Atatürk, birlik ve beraberlik içinde yaşamanın önemine ve vazgeçilmezliğine vurgu yaparak günümüzdeki tartışmalara da ışık tutmuş olmaktadır.
Ne diyorsunuz?
Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR
Adıyaman Üniversitesi öğretim üyesi
Atatürk Kürtler'e özerklik verilmesi ile ilgili ne demişti?
Atatürk, Kürtlere demokratik özerklik verilmesi ile ilgili olarak ne düşünüyordu?
Yayınlanma:
/ Son Güncelleme: