WASHINGTON (AA) - Jürili duruşmaların ilk gününde ortaya çıkan tablo, "davanın siyasi bir ajandayla şekillendiği" ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlatılı isimlerin temin ettiği bazı deliller üzerine kurgulandığı" iddialarını güçlendirdi.
Savcı FETÖ'cü polisleri savundu
Duruşmaların ilk gününde savcılığın mahkemeye delil olarak sunduğu ve kaynağını açıklamayı reddettiği ses kayıtlarını FETÖ söylemiyle savunması dikkati çekti.
Savcı yardımcısı David Denton, ses kayıtlarını alan FETÖ üyesi polislerin "görevlerini yaptığını" savundu ve o polislerden birinin de mahkemede tanık olarak ifade vereceğini söyledi.
FETÖ firarisi Canıtez, tanıklar listesinde
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 17/25 Aralık yargısal darbe teşebbüsüne ilişkin yürüttüğü soruşturmada, "FETÖ üyesi olmak" suçundan firari olarak aranan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez, Atilla davasında tanıklar arasında yer aldı.
Buna göre Canıtez'in, ByLock kullanıcısı olduğu ve 25 Aralık soruşturmasında bilirkişi olarak görev yaptığı belirlenirken, Atilla davasına "Türkiye'den yasa dışı şekilde delil ve belge götürdüğü" tespit edildi.
Duruşmaların ilerleyen safhasında mahkemeye çıkması beklenen FETÖ firarisi Canıtez'in, söz konusu belgeler üzerinden Türkiye aleyhinde tanıklık yapacağı kaydediliyor.
Eski CHP milletvekili de dinlenebilir
Diğer yandan aynı soruşturmada adı geçen ve hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Aykan Erdemir de Atilla davasının tanık listesinde yer alıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının hakkındaki iddialarını yazılı açıklamayla reddeden Erdemir, aleyhindeki suçlamaların doğru olmadığını savundu.
"Bazı internet sitelerindeki yazılarının, Türkiye Cumhuriyeti devletini sahte delil/kurgu üzerinden terörle irtibatlandırma faaliyeti yürüttüğü" iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca adı soruşturma dosyasına eklenen Erdemir, aynı zamanda ABD'de İsrail yanlısı ve Türkiye karşıtı çizgisiyle bilinen Demokrasileri Savunma Vakfı (FDD) Türkiye Programı uzmanı olarak görev yapıyor.
Washington merkezli FDD adlı düşünce kuruluşunun başkanı Mark Dubowitz ve kıdemli başkan yardımcısı Jonathan Schanzer'in "İran yaptırımları konusunda" bilirkişi olarak dinleneceği Atilla davasınının muhtemel tanıklarından Erdemir de daha önce adı FETÖ ile anılan isimler arasında yer almıştı.
FETÖ kurumlarıyla işbirliği iddiası
CHP heyetinin, 2013 yılında ABD'ye yaptığı bir ziyarette FETÖ'nün ABD'deki en önemli organizasyonlarından Rumi Forum ve Amerikan-Türki Topluluğu (TAA) yöneticileriyle bir araya gelmesinde önemli rol oynadığı iddia edilen Erdemir, Rumi Forum'un yuvarlak masa toplantısına konuşmacı olarak da katılmıştı.
Erdemir ayrıca, geçen yıl mart ayında Georgetown Üniversitesi'nde firari FETÖ'cü Emre Uslu'nun da yer aldığı bir panelde dile getirdiği "Türkiye'nin dış politikasına yönelik sert eleştirileri" de tepki çekmişti.
Dubowitz jüri üyelerini uyuttu
Öte yandan duruşmaların ilk gününde mahkeme heyeti karşısına bilirkişi olarak çıkan FDD Başkanı Mark Dubowitz, ağırlıklı olarak "İran'ın 1979'dan itibaren ülke içindeki enerji politikalarını nasıl yönlendirdiği" ve "ABD'nin İran'a karşı yaptırımlarını" anlattı.
İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri başta olmak üzere ülkedeki uygulamaları uzunca eleştiren Dubowitz'in konuşmasının bazı jüri üyelerinin uyuklamasına yol açtığı gözlemlendi.
Bilirkişi olarak duruşmalara katılacak FDD Başkan Yardımcısı Jonathan Schanzer'in de ilerleyen günlerde mahkemeye çıkması bekleniyor.
BAE ilişkisi tartışmaya neden olmuştu
Haziran ayında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe'nin "hacklenen" e-postalarından, BAE ile FDD arasında çok sıkı ilişkilerin olduğu da ortaya çıkmıştı.
Uteybe ile Dubowitz ve Schanzer'in adının birlikte geçtiği söz konusu e-postalarda, Büyükelçinin İsrail yanlısı FDD ile yakın ilişki içinde olduğunu ve "Türkiye ile Katar'a karşı ortak politikalar geliştirmeye çalıştıklarını" gösteren yazışmalar kamuoyuna yansımıştı.
Savunma avukatlarından delillere itiraz
Atilla'nin avukatlarından Cathy Fleming, ABD'nin New York Güney Bölge Mahkemesi'ne ekim ayında sunduğu yeminli dilekçelerde ABD'li yetkililerin delil olarak sunduğu tartışma yaratan bilgi, belge ve kayıtların "çalıntı ve sahte olduğuna inandıklarını" belirtmişti.
Fleming, "Ses kayıtları ABD'de delil kabul edilebilirlik standartlarını karşılamıyor eksiklik kuralı altındaki minimum standartlara uymuyor ve ayrıca ses kayıtlarının güvenilir olmadığını gösteren önemli kanıtlar var ve bu da ses kayıtlarının delil olarak kabulünü imkansız kılıyor." ifadelerini kullanmıştı.