Aydan Şener, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi'nde (İKBU) düzenlenen “Türkiye’de Aile İçi Şiddet: İstismar ve Tacizler Önlenebilir mi?” konulu panele katıldı.
Panelden sonra DHA'ya konuşan oyuncu Aydan Şener, "Aile içi şiddet, ensest, çocuk gelinler Türkiye'nin kanayan yarasıdır. Panelde de aynı şeyi söyledim, bu tür şeyler yaşayanlar sessiz kalmasın. En önemlisi bu. Bu konularda çalışan birçok sivil toplum örgütü var. Bu çalışmaların daha da artmasını istiyorum" dedi.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırma ve Uygulama Merkezi işbirliği ile düzenlen panele İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, İKBU Meslek Yüksekokul Müdürü ve Sosyolog Zeynep Banu Dalaman, İKBU Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Gülden Aydın, gazeteci ve haber sunucusu Fuat Kozluklu, oyuncu ve yönetmen Hakan Altıner, oyuncu Aydan Şener ve oyuncu Damla Cercisoğlu konuşmacı olarak katıldı.
GÜLDEN AYDIN: "TABLO İÇ AÇICI DEĞİL"
Türkiye'de kadın ve çocuğa karşı her türlü şiddet, cinsel şiddet konularında tablonun iç açıcı olmadığını söyleyen Hürriyet Muhabiri Gülden Aydın, "İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bir panel düzenledi. Kadın ve çocuğa karşı her türlü şiddet, nedenleri, çözümleri, Türkiye'nin durumu konularını konuştuk. Uzmanlar bu konuda görüşlerini belirttiler. Tablo iç açıcı değil ama Türkiye'nin dört bir yanından gerek yargı, gerek kolluk kuvveti, gerekse anne babaların olumlu davranışına ilişkin iyi örnekler de konuşulmaya başlandı. Mücadeleye devam ediyoruz. Bu sorun bitmeyecek, erkek şiddeti bitmediği sürece kadın ve çocukların sorunları bitmeyecek" diye konuştu.
CANAN GÜLLÜ: "ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARINDA YARGI SÜRELERİ KISALTILMALI"
Türkiye'de şiddet hız kesmeden devam ediyor diyen Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise şöyle konuştu:
"Daha geçtiğimiz günler itibariyle açıklanan raporlarla Türkiye'de şiddetin hız kesmeden devam ettiğini, her gün de bu hızın sürdüğünü görüyoruz. Beni tedirgin eden bir başka konu da bu şiddetin yanı sıra artan çocuk istismarları ve tecavüzler. Bunların önüne geçebilmek için yargı sürecinin uzamadan devam etmesini istiyorum. Yani bir çocuğa tecavüz edildiğinde yada bir istismar yapıldığında 2-3 yıl gibi bir süre geçtiğinde mağdur zaten bu işten artık bıkarak evine dönüyor. Dolayısıyla bu yargı sürecinin 6 ay gibi kısa bir süreye indirilmesi anlamında uygulamadan doğan bir aksaklığı da gençlerle paylaştım. Buradan yola çıkarak Türkiye'de zihinsel dönüşümün yapılmasını, Uluslararası İstanbul Sözleşmesi gibi elimizde çok değerli ve kıymetli bir sözleşmenin olmasına rağmen yine yasaların uygulanmaması nedeniyle sorunlar yaşadığımızı anlattım. En önemlisi Milli Eğitim Bakanlığı'nda toplumsal cinsiyet eşitliği dersinin müfredata eklenmesinin 2014 yılından beri hayata geçirilmediğini her yerde konuşmalarıma ekliyorum."
"FEMİNİST GECE YÜRÜYÜŞÜNDE HEYECANLARIMI TAZELEDİM"
Güllü, konuşmasını şöyle noktaladı:
"Biz sivil toplum kuruluşları, Aile Bakanlığı ve barolar olarak sözleşme gereği davalarda müdahillik yapabiliyoruz ama değişmeyen ve dönüşmeyen yargı zihniyeti nedeniyle bu davalarda müdahilliğimiz suçtan direk etkilenmememiz nedeniyle kabul edilmiyor, bir sivil toplum kuruluşu başkanı sıfatıyla bunları anlatıyorum gezdiğimiz üniversitelerde. Geleceğin yüzde 35'i Türkiye'de genç ve bu eğitimli insanlar. Bu eğitimli insanların önümüzdeki dönemde üniversitelerinde uğrayabilecekleri tacizler, mobbingler için bizim acil yardım hattımıza bildirmelerini daha sonra da okul bittikten sonra mesleki hayatlarında bu konuyla mücadele etmeleri için sivil toplum kuruluşlarına katılmalarını talep ediyoruz. Ben açıkçası 8 Mart Günü İstanbul İstiklal Caddesi'nde yapılan Feminist Gece Yürüyüşünde bir kez daha Türkiye'de genç kadınların sorunlara sahip çıktığına ve bu konuda mücadele edeceğine dair heyecanlarımı tazeledim. Gelecek biz kadınların omuzlarında, bu sorumluluğu bugün fark ettik. Zaten bunun için de mücadele ediyoruz."
İKBU Meslek Yüksekokul Müdürü ve Sosyolog Zeynep Banu Dalaman da şunları söyledi:
"Biz her sene 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde farklı bir tema işlemeye çalışıyoruz. Özellikle de bu etkinliklere erkekleri katmaya çalışıyoruz. Çünkü Dünya Kadınlar Günü deyince hep kadınların konuştuğu, meseleleri kendi aralarında çözdüğü bir konu gibi algılanıyor. Biz toplumsal bir yaraya basmak istiyoruz. Bu etkinlikte de aile içi şiddet konusuna girmek istedik. Çünkü aile içi şiddet deyince içine kadın, erkek, çocuk bütün aile bireylerinin girdiği kültürel bir yapı giriyor. Aile içi şiddet dendiği zaman maalesef Türkiye'de cinsel tacizler, istismarlar, kadın ve töre cinayetleri giriyor. Burada ağırladığımız konuklar da bu konularda çok derece etkin ve yetkin kişilerdi. Öğrencilerimize bu konuda sosyal sorumluluk anlamında daha duyarlı olmaları, bu konuları anlamaları için böyle bir etkinlik düzenledik. Umarım faydalı olmuştur."