İşte manşetten verilen analiz-haber:
Türkiye'nin bugünkü Suriye politikasının ana hedefi nedir? Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları, aslında bu soruya verilen yanıtın sonucuydu: "Türkiye, Suriye'nin bölünmesini hedefleyen ABD planını silahla bozabilir! Ve bunu ABD planına karşı olan müttefikleriyle yapabilir." Böylece Rusya ve İran ile Astana ortaklığını kuran Türkiye, sahadaki silahlı mücadelesiyle ABD'nin kurmaya çalıştığı terör koridorunu paramparça etti ve ABD'yi geriletti. Türkiye, Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra ABD'yi Suriye'deki temel enstrümanı PKK ile birlikte dar bir bölgeye sıkıştırmış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Eylül 2018'de üzerinde anlaşılan Soçi Mutabakatı'ndan sonra 2018 yılı sonundan itibaren, Türkiye için öncelikli sorunun Suriye'deki PKK varlığı olduğunu birçok konuşmasında vurguladı. Türkiye, politikalarını temel ulusal güvenlik tehdidinin Suriye sınırı boyunca PKK varlığından kaynaklandığı tespitine göre oluşturdu. PKK varlığını ortadan kaldırmak için düzenlediği Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra ABD ve Rusya ile mutabakatlar imzalandı. Hedef, ABD desteğindeki PKK varlığını bitirmekti.
Ve Ocak ayı sonunda İdlib'deki mevcut duruma neden olan noktaya gelindi. İdlib'de izlenen politika sonucunda, Rusya ile Türkiye arasında ilişkiler gerginleşti. İran şimdilik sessiz ancak Tahran'daki yönetimin de Türkiye'nin izlemekte olduğu son politikadan rahatsız olduğu biliniyor. Bu durumdan memnun olan ise, en başta ABD ve bölgedeki uydu müttefikleri. Türkiye için temel ulusal güvenlik tehdidi olan PKK ve FETÖ terör örgütleri, Türkiye'nin Suriye ile karşı karşıya gelmesi ve bölgesel müttefikleri ile anlaşmazlık yaşaması üzerine bayram ediyor. Türkiye'nin son dönemde İdlib'e odaklanan politikası, Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK'ya yönelik mücadelede zaafa yol açıyor.
ABD, fırsatı yakalamışken sahadaki unsurlarını da devreye sokarak Türkiye'yi Astana ortaklığından kopartmaya, hatta Rusya ve İran ile karşı karşıya getirmeye çalışıyor. ABD Temsilcisi James Jeffrey Ankara'da sözüm ona Türkiye dostu pozunda açıklamalar, ardından Suriye'de PKK liderleri ile görüşmeler yapıyor. Türkiye, Barış Pınarı Harekatı ile ABD'yi Suriye'den neredeyse tümüyle çekilme noktasına getirmişken, İdlib'de Türkiye-Suriye çatışmalarının ardından Washington yönetimi PKK'ya ek destek sığınağı yapıyor.
Özünde ne ABD ne Rusya, Suriye'de bir pozisyon değişikliğine gidiyor. Pozisyonu değişen tek aktör, ana hedefinden sapma eğilimi gösteren Türk Hükümeti. Hükümet, Suriye'de Atlantik'e alan açan politikasıyla Türkiye'yi bölgede yalnızlaştırırken, ülke içinde de ana hedefe odaklanarak kazandığı milli desteği de hızla kaybediyor. ABD ve Batı merkezlerinin bu saatten sonra Türk iç politikasına yönelik “muhalefet” lehine tercihini değiştirmesi mümkün görünmüyor. Ortaya çıkan tabloda bölgede ve ülkede yalnızlaşan Hükümet, Washington için “kolay lokma” haline geliyor.