Aydınlık gazetesi, protestoların yaşandığı İran konusunda sol gazetelerin Akit'in bile gerisinde kaldığını ileri sürdü.
İşte Aydınlık'ın o haberi:
ABD'nin açıktan kışkırttığı İran'daki olaylara iktidara yakın basın tavır alırken bazı 'solcu' gazeteler, ABD maşalarını 'özgürlük savaşçısı' olarak görüyor
İran'da bir hafta önce başlayan ve ilk günlerde hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla farklı kesimlerden İranlıların katıldığı eylemler kısa süre sonra devlet düşmanlığına dönüştü. Silahlı göstericiler polislere ateş açarken, karakolları ele geçirmeye çalıştı.
İran'daki bu kalkışma provası halkın meydanlardan çekilmesi ve Batı ülkelerinden yapılan kışkırtıcı açıklamalar sonrası bitme noktasına geldi. Buna karşın Batı basınında onlarca kişilik grupların eylemleri sanki bütün İran halkı ayaktaymış gibi yansıtılıyor.
İran'daki eylemlere ilişkin sosyal medyada yürütülen kampanyanın dış deştekli olduğu, atılan tweet'lerin büyük bölümünün ABD, İngiltere ve Suudi Arabistan'dan atıldığı ortaya çıkmıştı.
Batı basınının İran yalanları Türkiye'de büyük ölçüde kabul görmedi. Daha önce Irak, Libya ve Suriye'ye yönelik CIA merkezli operasyonel yayınları manşetlerine taşıyarak Batı'nın algı operasyonlarına destek çıkan hükümet yanlısı medya, bu sefer daha sorumlu bir politika izledi. Hükümete yakın medyanın aksine kendisine "solcu" diyen gazeteler ABD ve Suudi ittifakının yönlendirdiği şekilde yayın yaptılar.
TELEVİZYONLARDA İLK MADDE İRAN
CNN Türk, tıpkı ABD merkezi CNN gibi İran'a yönelik kışkırtıcı haberleriyle öne çıktı. CNN Türk günlerdir İran'dan protesto görüntüleri yayınlayarak "halkın rejime karşı ayaklandığını" iddia ediyor. CNN Türk'ün yayınladığı görüntüler, 2011 yılında Suriye'de başlatılan "halkın diktatörlüğe karşı isyanı" görüntülerini akıllara getirdi.
Haziran(Gezi) eylemleri sırasında penguen belgeseli yayınlayarak tepki çeken CNN Türk, İran'daki kalkışmayı saat başı ekranlara getiriyor. Eylemlerdeki ABD-İsrail rolüne değinmeyen CNN Türk, günlerdir "Kredi finans mağdurlarının" ve "artan yumurta fiyatlarına tepki gösteren yoksulların" eylem yaptığını savunuyor.
CNN Türk'ün ABD'deki yerleşik programcısı Cüneyt Özdemir, 6 Ocak'ta yayınlanacak 5N1K programında İran'da yaşananları ABD'den bakarak yorumlayacak.
CNN Türk vb. televizyonların aksine Ulusal Kanal, İran'da yaşananları bizzat İranlıların dilinden aktarıyor. Ulusal Kanal İran Temsilcisi Yakup Aslani olayların başladığı günden itibaren en doğru bilgileri doğrudan izleyicilere aktarıyor.
CNN Türk'ün göstermekten sakındığı ABD'liler ise hükümete yakın televizyonların ekranlarında yer alabiliyor.
YAZILI BASINDA İRAN: YANDAŞ BASIN SURİYE HATASINA DÜŞMEDİ
İran, ABD destekli 15 Temmuz darbe ve işgal girişimine ilk tepki veren ülkeler arasındaydı. Buna karşın kükümetin İran'a yönelik komploya geç tepki vermesi yandaş basında da kafa karışıklıklarına yol açtı. Yeni Şafak gazetesi, 30 Aralık tarihinde İran'daki eylemleri birinci sayfasına "İran'da Esed protestosu" şeklinde verdi. Yeni Şafak'ın geçtiğimiz yıllarda Suriye üzerinden İran düşmanlığı yaptığını ancak son dönemde daha dengeli yayın yaptığını hatırlatmakta fayda var. Yeni Şafak ve diğer gazeteler, İran'daki Suriye sloganlarından heyecanlandılar ancak hesaplamadıkları birşey vardı, o eylemciler aynı zamanda Araplara düşmanlık yapan "Gazze'de ne işimiz var, Lübnan'da ne işimiz var" diyen çevrelerdi. ABD'nin ve İsrail'in sözcülüğünü yapan grupların sözcülüğünü yaptı yani yandaş basın.
Ancak bu tutumları çok sürmedi. 31 Aralık günü Yeni Şafak sürmanşetten "İran'da isyan provası" başlığıyla eylemlerdeki Batı kışkırtmasına değindi.
CUMHURİYET GAZETESİ SUUDİLERLE AYNI SAFTA
1 Ocak tarihinde Cumhuriyet gazetesi İran'daki kışkırtmaları birinci sayfaya taşıyarak eylemcilerin "demokrasi" ve "özgürlük" isteyen öğrenciler olduğunu savundu. Aynı haberde "rejim yanlılarının" protestoculara karşı "ölüm" sloganları attığı iddia edildi. Oysa gerçek tam tersiydi. İran'da eylemciler 'Merg Ber Hamaney' yani "Hamaney'e ölüm" sloganlarıyla şiddeti sokağa taşırıken devlet düşmanlığı yapmayanlar henüz sokağa çıkmamış yaşananları izliyorudu. Cumhuriyet gazetesi Trump'ın Netanyahu'nun savunduğu eylemcilerin savunuculuğunu sonraki günlerde de sürdürdü. 2 Ocak tarihinde yurtdışında eylem yapan bir avuç İranlının fotoğrafının kullanıldığu haberde Ruhani'nin Trump'ı hedef alan sözleri "Ruhani ABD'ye çattı", "Ruhani ABD'yi suçladı" ifadeleriyle yer aldı. Oysa suçlamanın aksine Cumhuriyet gazetesi görmezden gelse de Trump'ın gece gündüz İran yönetimi aleyhine attığı tweet'ler herkesin malumu.
Cumhuriyet gazetesi dün (3 ocak 2018) Türkiye'den yapılan açıklamaları birinci sayfasına taşıdı. Cumhuriyet, tıpkı Batı basını gibi İran yönetimine "rejim" demeye başlamıştı. Emperyalizme karşı hassasiyeti kalmayan Cumhuriyet, yandaş medya kafasıyla eylemleri "Gezi Parkı" eylemlerine benzetti ve Dışişleri Bakanlığı'nın dış müdahaleye karşı çıkan açıklaması üzerinden bile hükümeti hedef almaya çalıştı "Gezi korkusu" başlığı attı.
Aynı gün Cumhuriyet'te yer alan bir diğer haberde de "Eylemcilere idam tehdidi" vardı. Yani Cuhuriyet gazetesi ABD'de yaşanan protestolardaki polis müdahalesini görmezden gelip İran'daki müdahale üzerine BMGK'yı acil toplantıya çağıran ABD'nin ağzıyla haberlere devam ediyordu.
DAVUTOĞLU'CU GAZETEDEN FİTNE
"Stratejik derinliğin" mimarlarından eski başbakan Ahmet Davutoğlu'na yakınlığıyla bilinen Karar gazetesi, İran düşmanı yayın çizgisini eylemler sırasında fırsata çevirdi. Karar gazetesi dün "Devrimin sokakla imtihanı" manşeti atarken birinci sayfadan "siyasi ve mezhepsel" olarak İran'ı 3'e bölen harita yayımladı.
Karar gazetesi iç sayfalarında da eylemlerin dinmiş olmasına karşın "Yangın büyüyor" başlığı atmayı tercih etti.
Suriye'ye yönelik kışkırtmalarıyla hafızalarda yer eden Karar gazetesi yazarı Hakan Albayrak da bugünkü yazısında İran yönetimini hedef aldı. Reform yapılması gerektiğini savunan Albayrak, Hamaney'in açıklamalarını hatırlatarak şunları yazdı:
"Islahat sözü veriyor mu?
Hak ve özgürlüklerin çoğalacağını, Suriye halkını kıyımdan geçirmek için harcana gelen milyarlarca doların bundan böyle İran halkının refahı için harcanacağını müjdeliyor mu meselâ?
Ne gezer… “Son olaylarda İran’ın düşmanları birleşti ve İslam Cumhuriyeti’ni belaya düçar etmek için para, silah, siyaset, istihbarat gibi vasıtalarını kullandı” diyor Hamaney. Başka? Şimdilik başka bir şey yok. Basîret, Yâ Hû!"
Sözcü gazetesi dün İran'daki eylemleri "İran'da isyan ateşi 40 şehre yayıldı" başlığıyla birinci sayfadan duyurdu. Sözcü'nün iç sayfalarında yer alan haberde ise İran yönetiminden "rejim" şeklinde söz edilirken "Devrim Muhafızları'nın müdahale etmesi halinde katliam yaşanmasından korkuluyor" ifadeleri yer aldı.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugün çıkan "İran'da neler oluyor" başlıklı yazısında ne Trump'ın tehditlerine, ne eylemcilerin "ölüm" içerikli sloganlarına yer verdi. İran'daki devrimi korumakla görevli Besic'i köşesine taşıyan Özdil, 2009'da ABD destekli eylemlerde bu grupların 100'e yakın insanı öldürdüğünü savundu. Yılmaz Özdil, 2013 yılında Halk TV'nin Beşar Esad'la yaptığı röportaja tepki göstererek "Bir insan nasıl olurda onbinlerce insanı öldüren teröristleri destekleyen birine dönüşür?" sözleriyle Esad'ı hedef almıştı.
BİRGÜN GAZETESİ AKİT'İN BİLE GERİSİNDE
Irak'ın işgaline "Ne Sam ne Saddam", Suriye'ye yönelik operasyonlara "Ne Sam ne Şam" tavrıyla sessiz kalan "solcu" BirGün gazetesi, İran'a yönelik Batı operasyonuna da "özgürlük" penceresinden bakıyor. Dün "Eylemler sürüyor" başlığıyla birinci sayfadan kadın öğrencilerin fotoğrafını yayımlayan BirGün, 30 Aralık günü sürmanşetten Mustafa K. Erdemol'un yazısını yayımladı. Erdemol, İran ve Suudi Arabistan'daki gerilimden "kadınların kârlı çıktığını" savundu. Ne Suudilerin Yemen katliamlar, ne İsrail'in Filistin'deki zulümleri ne de İran halkına yıllardır dayatılan Batı merkezli ambargo. Erdemol'un bakış açısı "özgürlüklerle" sınırlıydı ve mesele bundan ibaret olunca Suudi Arabistan, İran'dan bile özgür olabiliyordu. Erdemol "Suudi-İran rekabeti kadınlara yarıyor" başlıklı yazısında "Daha başka adımlar da gelecek iki ülkeden. İran bana sorarsanız Suudi Arabistan’dan biraz daha geride kadın hakları konusunda." yazabiliyordu.
Erdemol, dünkü yazısında "Şu açıkça belirtilmeli ki, İran’da olan, yıllardır süren İslamcı gerici rejime karşı ciddi bir halk isyanıdır." diyerek olaylara Trump'la aynı pencereden bakmayı tercih etti.
Bir başka Birgün yazarı Hüseyin Aygün de "İran: İleriye mi, geriye mi?" başlıklı yazısında "Saygın bir tavrı olsa bile, İran’ın dış politikadaki anti-emperyalist tavrı bir Molla rejimini aklayamaz. Tek ölçü, ABD’ye tavır olamaz. Desteklenecek olan sokaktaki İran halkının her türden hareketi değil, demokratik talepleri ve ileriye doğru yaşanabilecek bir değişimdir." dedi.
EVRENSEL GAZETESİ BİLDİĞİNİZ GİBİ
ABD'nin stratejik piyonu PKK/PYD'ye yakınlığıyla bilinen Evrensel gazetesi de Irak ve Suriye'de olduğu gibi merkezi hükümetlere karşı terör örgütlerini savunma geleneğini İran'da da gösterdi. Evrensel, İran'daki Batı destekli eylemlerin sözcülüğünü yaparak eylemlerden "İran rejimini" sorumlu tuttu.
Evrensel'in bugünkü sürmanşetinde de İran eylemleri vardı. İhsan Çaralan imzalı yazıda "İran halkının iş, ekmek ve özgürlük" talep ettiği iddia edildi.
Said Nursicilerin çıkardığı Yeni Asya gazetesi ise Ayetullah yönetimini hedef alarak, "İran'ın kurtuluşu Bediüzaman modelinde" manşeti attı. Yeni Asya, iki gündür Said Nursi kitaplarının İran'da okunması kampanyası sürdürüyor ancak bu durumdan İranlıların haberinin olduğu pek söylenemez.
İşte diğer gazetelerin manşetleri:
Hürriyet - 3 Ocak 2018
Haberturk - 2 Ocak 2018
Star - 2 Ocak 2018
Takvim - 2 Ocak 2018
Yeni Akit - 2 Ocak 2018