TARIK AKAN'IN EN POPÜLER ‘Şehir efsaneleri’…
Son 45 yıldır Türk sinemasının önemli kişilerini yani Tarık Akan’a yakın olan kişileri gözümün önüne getirdim. Tarık’ın aktör olmasında en büyük etken olan SES Dergisinin 70 li yıllardaki kadrosundan Çetin Emeç, Erman Şener, Sedat Tuna, gibi önemli isimler vefat etti.
Şimdi çok önemli bir yönetmen olan Yavuz Tuğrul, Erdoğan Sevgin’in yaşadığını biliyoruz. Allah daha çok ömür versin. Tarık’ın ilk filmlerini çeken Erman, Akün gibi yapımevlerinde kimler kaldı? İkinci evi gibi gördüğü Arzu Film’den de çok az kişi kaldı.
Sinema hayatının ikinci dönemimde omuz omuza çalıştığı ‘devrimci filmlerde’ birlikte görev alan kişiler de ortalarda görünmüyor. Yılmaz Güney’den başlayın Zeki Ökten, Tuncer Kurtiz’e dek birçok emekçi sinemacı... Kaybettiklerimiz, yaşayanlardan çok daha fazla.
Ayrıca her sinemacı her şeyi bilecek diye bir kural yok. Hele özel yaşamı.
Tarık Akan reklamı sevmeyen, özel yaşamını çok gizleyen bir insan idi. Şimdiki genç aktörler ile Cihangir’in ara sokaklarında sevgilisi ile elele dolaşmadı. Zaten hayatına çok az kadın girdi. Ben diyeyim üç, siz deyin beş…
60'lı yılların sonlarına doğru bütün zamanı Bakırköy tren istasyonundaki gençlik kahvehanesinde geçti. Kağıt oynamak en büyük zevki idi. Yaz aylarında Florya'daki Güneş Plajında cankurtaran olarak çalışırdı.
Eli sıkıdır, saçma sapan şeyler almadı. Lüks kafeler-lokantalarda kızlara hiç para yedirmedi. Sosyete kızlarından hiç hoşlanmadı. Mankenlere hiç yüz vermedi. Ki hepsi etrafında pervane olmuşlardı.
Hep Bakırköy ve Yeşilköy'de apartman dairesinde oturdu. Hiçbir zaman çiftliği-yalısı olmadı. Bodrum'da denize bitişik mütevazi evini de çok komik paraya satın aldı. Sandalda kürek çekerek deniz zevkini yaşadı.
Ünlü olup, yılda 12 film çevirdiği yıllarda bile lüks hayat yaşamadı. O boğazdaki balıkçıları hiç bilmedi. Sadece Taksim'deki Çiçek Bar’a gidip sinemacı arkadaşları ile birlikte rakısını yudumladı. Tabii beyaz leblebi eşliğinde… Kemal Sunal leblebisine el atınca çok kızardı. Atıf Yılmaz, Yaşar Kemal , Abdurrahman Keskiner gibi ağabeyleriyle sohbet etmeyi severdi.
Giyime de hiç merakı olmadı. Bir pantolon ile üç yıl geçirdi. Yazın biriktirdiği para ile kışın yaşardı. Emekli subay babasından harçlık almayı 15 yaşında bitirdi. En büyük ideali Mercedes otomobil idi. Para kazanında da ilk işi ikinci el Mercedes aldı. Modeli ve yaşı önemli değil, Mercedes hastasıydı.
Çocukluk arkadaşı Zeki her zaman yanında idi. Zaten büyük oğlunun ikinci ismi de Zeki’dir. Çok iyi kavga eder. Seri yumruklar atardı. Öyle üç beş kişi Tarık’ı dövemezdi. 1.90 boyunda, çok seri yumruk atan bir Bakırköy delikanlısı.
Ben 1971 yılında Florya Güneş Plajının mutfağında, o zamanların ünlü lokantacısı Vippy İlyas ve adamlarını nasıl dövdüğünü gözümle gördüm. İlyas daha sonra Şişli Belediye Başkanı olan Gülay Atığ’ın babasıdır. Yemek kazanları havalarda uçuyordu. Kavganın nedeni de ben ve foto muhabiri arkadaşım Sedat Dizici idi.
Hürriyet Kelebek'de çalıştığımız günlerdi. Plajda ‘Cankurtaran Tarık’ diye bir röportaja gitmiştik. Mutfaktan plaja geçerken Vippy İlyas önümüze çıkıp hakaret etmişti. Tarık da 'Sen benim misafirlerime nasıl böyle konuşursun' diye İlyas’ı yemek tencerelerinde yüzdürmüştü, gezdirmişti. Yanında da son yıllarda hiç görüşmediği ağabeyi Turgut vardı.
Turgut polisti. Tarık’ın özel koruması gibi yanında dolaşırdı. Günün birinde alacak verecek konusunda ters düştüler. Hatta mahkemelik oldular.
Tarık eski Bakırköy gençliğinin simgesidir. Eski Bakırköy gençliği de ayrı bir efsanedir. Aynen Asmalımescit ve Beyoğlu’nu sustalı maymuna çeviren Kasımpaşa gençliği gibi.
Tarık ve arkadaşlarının Beyoğlu’nun ara sokaklarındaki batakhanelerde yaptıkları kavgalar hala hatırlanır. O zamanki kavgalarda yumruklar konuşurdu. Dayağı yiyeceğini anlayınca belindeki tabancaya veya bıçağa sarılmak diye bir adet yoktu. Bunu Anadolu gençliği İstanbul‘a getirdi. Yumrukla başa çıkamayacağını anlayınca hemen tabanca çekmek İstanbul'a 90'lı yıllardan sonra geldi.
Yarın:
Tarık Akan ile Uğur Dündar neden kavga etti, kim barıştırdı?