İŞTE O YAZI
Tarık Akan özel yaşamına her zaman bir muhafazakar insan gibi özen gösterdi ve dikkat etti. Toplumsal olayları anlatan, daha açık sözle konuşmak gerekirse sol düşüncenin savunucusu filmler yapmadan önce de özel yaşamı gizemli idi, sıkı solcu olduktan sonra da.
AYKUT IŞIKLAR |
Sinemaya girdiği 1970 yılında ‘kapak çocuğu’ olarak genç kızların kalbini çaldığı günlerde, hiç sevgilisinin evinden çıkarken yakalandı mı?
Pardon, bir kez Ahu Tuğba’nın evinden çıkarken görülmüştü.
Bir de şehir efsanesi vardır o günlerde. Güya rahmetli rol arkadaşı Gülşen Bubikoğlu’na fazla yaklaşmış. Bunu duyan nişanlısı Türker İnanoğlu da Tarık’ı adamlarına dövdürmüş. Bu dedikodu uzun süre kulaktan kulağa dolaşmıştı. Gülşen daha sonra İnanoğlu ile evlenmiş kızı Zeynep’i dünyaya getirmişti.
Tarık ile Gülşen birçok filmde rol arkadaşlığı yapmaya sonra da devam etmişti.
Evlenmesi de tamamen sırlar ile doludur. Çocuklarının annesini nerede gördü, nasıl aşık oldu, nerede evlendiler bilen kaç kişi var?
En yakını gazetecilere bile hiç haber vermediği gibi çok da güzel sakladı. Eşiyle birlikte çekilen fotoğraf çok azdır. Sanırım onlar da şimdi kimin elinde olduğunu bilmediğim (en son Uzanlar'da idi) Ses Dergisinin arşivindedir. Çok az olduğuna eminim.
Üç çocuğunun doğumu ve büyümeleri, eşinden ayrılması da bilinmez. Sol düşünceyi savunan aktör olunca iyice içine kapanık oldu. Aşkı, eşi, çocukları şöyle dursun siyasi düşüncelerini bile kolay kolay paylaşmazdı. Zaten uzun sohbetleri sevmezdi. Kısa ve az konuşurdu, rengini belli etmezdi.
Emel Sayın ile ilgili bir türlü bitmeyen aşk masallarına ise çok sinirlenirdi. Evet Arzu Film ile salon komedileri yaparken Emel Sayın ile üç filmde rol arkadaşlığı yaptı. Emel de çocuk ruhludur. Metin Akpınar, Zeki Alasya, Kemal Sunal, Halit Akçatepe gibi bir ekibin arasında gülerek-eğlenerek çalışırken aralarında hoş daha doğrusu duygusal bir yakınlık doğdu.
O günlerde Emel Sayın’ın özel yaşamı çok karışıktı. Belki kalbi, boşluktan Tarık’a doğru kaydı. Bu süre ne kadar devam etti, şiddeti ne kadardı bunu sadece Emel Sayın biliyor.
Başladığı gibi de sessiz sedasız bitti. Tarık bu konuda tek kelime etmedi. Yıllar sonra Emel Sayın ağzından kaçırıp anlattı. Hemen de gündemin tepesine oturdu. Tarık buna çok bozuldu kimseye yanıt vermediği gibi Emel’e de haber gönderdi. ‘Hayatımda çok sevdiğim bir kadın var. Bana değil ona saygı göster. Lütfen geçmişi kapat’ dedi. Emel de o günden sonra Tarık’ı hep rol arkadaşım olarak tanıttı. Hiç görüşmediler ama düşman da değiller. Saygı-sevgi hep devam etti.
Bence Tarık Akan’ın eşi dahil hayatında ilk ve tek aşkı Acun adındaki balerindir. Devlet Opera ve Balesi kadrosunda balerinlik yaparken Tarık Akan ile çalışan bu kadın bir gün olsun ortaya çıkmadı. Birkaç film festivalinde yan yana fotoğrafları çekilebildi. Türkiye’ nin en beğenilen aktörünün sevdiği kadın oldu ama bir gün olsun medyaya konu olmadı. Tarık Akan Acun hanımda ne buldu, 30 yıl neden başka kadına bakmadı ve en kötü günlerinde hep yanında olmasını istedi, bunu ancak rahmetlinin kendisi bilir.
Gelelim gazeteci arkadaşım Reha Muhtar’ın ‘Tarık Akan, Emel Sayın yüzünden işkence yedi’ yazısına… Üzülerek yazıyorum ki bu tamamen gerçek dışı. Önce şu gerçeği iyi bilmek gerekir. Evet… 12 Eylül askeri darbesini yapanlar yani başta Kenan Evren ve Milli Güvenlik Kurulu üyesi Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya , o günlerde çok daha güzel olan Emel Sayın’ı sanatçı olarak çok beğeniyorlardı. Ülkemizi dünyanın dört bir yanında temsil etmesi için Dışişleri Bakanlığı görevlendirmişti. Sayın’ın menejeri rahmetli Egemen Bostancı koşturup duruyordu.
Emel Sayın Sovyetler Birliği, İran, Kuveyt, Katar gibi ülkelerde krallara-devlet başkanlarına konserler verdi. Ankara'da Çankaya Köşkü'ndeki konserlerde de mutlaka Emel Sayın solist olurdu.
Darbeci komutanlar belki duygusal yakınlık da duymuş olabilir. Kenan Evren belki de platonik aşk yaşayabilir. Bu ne iş yaparsa yapsın insanın doğasında vardır bunlar.
Özetle Emel Sayın ile 12 Eylülcü komutanlar arasında sadece saygı ve sevgi vardı. Komplo teorisi üretmeye meraklıların yaydığı çirkinlikler hiç olmadı. Hele Emel Sayın için Tarık Akan’a gözaltına alındığı zaman işkence yaptırdı gibi bir iddia vicdansızlıktır. Zaten buna imkan yok.
Olayın aslı şudur: Tarık Akan yeni Yılmaz Güney dolmuşuna bindiği günlerde gençlik ateşi ile Almanya da Türkiye hakkında kötü sözler etmiş. (Bunları edip etmediği de belli değil. Belki o günlerin en muhafazakar gazetesi Tercüman muhabiri ilave etti) Tercüman’ nın patronu Kemal Ilıcak, Almanya dönüşü tutuklanması için tüm gücünü gösterdi.
Tarık Gayrettepe'deki Siyasi Polis Şubesinin bulunduğu binanın bodrumunda iki aya yakın zaman gözaltında tutuldu. Bütün solcu yazar-çizer-sendikacı ve gençlerin kamyonlarla getirildiği şubede hücreler bile tıklım tıklım dolu idi .
Rahmetli Tarık koridorda günlerce sırtını duvara yaslayıp yere çömeldi ve öyle uyumak zorunda kaldı. Bacağını bile uzatacak yer yoktu. Hemen yanında da ünlü iş adamı Halil Bezmen vardı. Bezmen’in orada olması ayrı bir hikayedir.
Şimdi kardeşi hakkında medyaya atıp tutan ağabeyi Turgut Akan polistir. Her gün oralarda idi. Bazı kişiler Erenköy deki köşkte, Selimiye Kışlasında Metris ve Mamak'da gerçek anlamada fiziksel işkence yedi ama Gayrettepe'de psikolojik işkence yoktu.
Siyasi Polis Şb. Müdürü Tayyar Sever ve yardımcısı Mehmet Ağar sol fraksiyonların teori ve pratik olarak her şeyini iyi bilen iki üniversite mezunu . Sorgulamayı bilimsel yapan ve yaptıran polisler. Cumhurbaşkanı Kenan Evren‘in gözüne girelim diye Emel Sayın’ın beş yıl önceki yasak aşkına işkence yapalım polis müdürleri asla olmazlar.
Kaldı ki Emel Sayın’ın o günlerde hayatında çok önemli bir erkek vardı. Yazmaya elim varmaz. Sadece bilgisi olsun diye Reha Muhtar’a fısıldarım.