43. Altın Kelebek Ödül dağılımını, tarafsız başka bir deyişle dürüst gözle bakmak istersek hani şu ünlü bardak benzetmesi ile yapmak gerekir. Bardağın dolu ve boş tarafı diye ikiye ayırıp incelersek kimseye haksızlık yapmamış oluruz. Veya azaltırız.
Önce boş tarafından bakalım. Sahne dekoru olarak yönetmenin eli bağlı idi. Beyaz perde her saniye açık olmalı idi. Salon ile ekran başındakileri buluşturmak gerekiyordu. Bu yüzden en küçük bir üç boyutlu dekor malzemesi yoktu hatta mikrofon sehpası bile.
Dümdüz duvarın önünde dev bir sahnede, böcek kadar kalan insancıklar oradan oraya koştular. Bazen yardımcı sunucu Pelin Akil arkalarından bağırmak-koşmak zorunda kaldı.
Kısacası sahne düzeni olmadığı için çok sevimsiz bir reji oldu. Kurguyu yapan kişinin amatör olduğunu herkes gördü. Hele vefat eden sanatçıları anlatan filmlerin kurgusu ve metinleri olacak gibi değil. O metni yazan kişinin ne yerli müzik ile ne de Yeşilçam sineması ile ilgili kara cahil olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Kimse olayın içine giremedi, sahnede olup biteni fark edemedi. Tarık Akan gibi çok popüler bir aktörün en sona kalmasını ben anlayamadım. Rahmetli ekranlara geldiği zaman salon boşalmıştı. Ama Tarık niye yok diye soruluyordu.
Ödül töreninin en büyük hatası Okan Bayülgen’i sunucu yapmak oldu. Okan ciddi ödül töreni ile kendi Tv programlarını karıştırdı. Devamlı tribünlere oynadı. Bu da pot kırmasına neden oldu. Bunu çok önceden düşünmek gerekiyor. Okan’ın karakteri bu. Her yerde ön plana çıkmak istiyor. Orada sunucu değil de başrol oyuncusu gibi olmak istedi. Ya ‘akım derken mokum’ deyip hakaret dolu bir şaka yapıyor, ya da soran olmadan yorum katıyor. Ondan beklenen neyse, mutlaka bunun dışına çıkıyor.
Okan’ı bir gazetenin ödül törenine sunucu yaparsan, başına gelecek her felaketi daha yola çıkarken kabul ediyorsun demektir. 43. Altın Kelebek ödül gecesinde de kural değişmedi. Okan dakika bir gol bir yaptı. Okurların internet üzerinden gönderdiği oylar sonucu ‘Yılın Tv dizisi’ seçilen TRT nin ‘Diriliş Ertuğrul’ izlemediğini bağıra bağıra söyledi. Ama öyle bir ifadede söyledi ki ‘izlemeye değmez’…
Halen yayına devam eden bir diziyi böyle küçümsemesi neden? TRT'den intikam mı aldı? Oysa dizinin bütün ekip sahneye çıkmış, sinemanın en büyük adamı Türker İnanoğlu’ndan alkışlar altında ödülü almıştı. Sonra hep birlikte salonu terk ettiler, ödül yerlerde kaldı, twitter havada uçuştu. Bütün bunlar Okan’ın kendiyle iç hesaplaşması yüzünden.
Durun bitmedi. Devam ediyorum. Dünyanın neresinde görülmüştür ki, bir ödül töreninde geçmişte ödül kazanan sanatçılar ile dalga geçilsin hatta aşağılansın.
Geçmişte İbrahim Tatlıses ödülünü alırken ne diyeceğini düşünmesi alay konusu yapıldı. Rockçıların ödül almaya gelirken giydikleri deseniz öyle. Mazhar Fuat Özkan ile ilgil on dakika bir şeyler anlattı Okan… Oysa ne dediğini kimse anlamadı. MFÖ de şaşkın şaşkın dinledi. Eleştirilmeleri normal ama bunu bir yıl sonra aynı sahnede Okan yapmamalı.
Arada bir akışa renk olsun diye düşünülen canlı performanslar ise çok kötü idi. Hele gecenin açılının yapan Tarkan sanki ‘nereden düştüm buraya. Burası benim yerim değil’ der gibiydi. Haklı ama. Sahneye çıktı, şarkıya başladı ne doğru dürüst bir alkış, ne salon atmosferi. Çünkü pek çok kişi Tarkan sahnede iken daha yerini bulamamıştı. Ayakta idi, oturacak koltuk arıyorlardı.
Hande Yener ile İrem Derici performansı da çok kötü idi. Şu Harika kompleksini yensinler artık. Ne kadar çok bacak gösterirsem o kadar çok alkış alırım düşüncesi bitsin. Ebru Gündeş’in elinden ödül alan Demet Akalın’ın teşekkürü çok samimi idi. Ama seçtiği kıyafet !!!! o dakikalarda internetde gençlerin diline düştü. Hiç beğenilmedi.
Şimdi bardağın dolu tarafına bakalım. Sonuç ne olursa olsun, böyle bir ortamda o kadar insanı bir arada toplamak başarıdır. Bedava davetiye dağıtılsa bile. Eğlence dünyasında aklınıza kim geliyorsa orada idi. Uzun zamandır böyle gecelerden kaçan ben bile ödül töreninde yerimi aldım.
Birbirinden güzel dizi oyuncularına ve şarkıcılara şaşkın şaşkın baktım. Petek Dinçöz’ün mutluluğunu gördüm sevindim, Safiye Soyman’ın göbeğimle dalga geçmesine güldüm. Uzun zamandır görüşemediğim Beyazıt Öztürk ile sarmaş dolaş olup ne kadar çok sevdiğimi ve özlediğimi anladım.
Hepsi yüz binlerce hatta milyonlarca hayrana sahip sanatçıları buluşturmak başlı başına bir iştir. Ödülle hiç ilgisi olmayan Gülben Ergen ile Mahsun Kırmızıgül birlikte geldiler, emektar Cüneyt Arkın, Banu Alkan ordaydı. O insanları sahneye çıkarmak, ödül vermek veya verdirmek de büyük başarıdır. Bunu yaşayan bilir. Düşünsenize Orhan Gencebay, Türkan Şoray, Ebru Gündeş ödül veriyor, Beyazıt Öztürk, Demet Akalın, Sıla gibi sanatçılar ödül alıyor. Bu bir organizasyon başarısıdır.
Kanal D, CNN Türk gibi iki Tv kanalının sahibi olan Doğan Grubunun organize ettiği bir ödül gecesinde…Star TV habercisi Nazlı Çelik ile Fox Tv anchormani Fatih Portakal ‘yılın en Başarlı haber sunucusu ödülü’ kazanıyorsa buna şapka çıkarılır.
Her Allahın günü Aydın Doğan hakkında bir iftira atan Sabah ve atv grubundan birine ödül verilmesi de güzel bir örnek. Müge Anlı’ya üstelik Erkan Yolaç'a ödül verdirdiler, rol çalmalarına çanak tuttular. Hadi en başarılı spor programın NTV'ye verilmesini normal karşılayalım. Rıdvan Dilmen ile Güntekin Onay’ın ‘Yüzde Yüz Futbol’ gerçekten çok sevilip-izleniyor.
Özetle tüm ödül dağılımına tepeden bakarsak, bana göre geçmişe göre çok daha adil idi. Birkaç kaza kurşunu dışında… Onları da anlayışla karşılamak gerekiyor. Hangi yarışmaya baksanız böyle bir haksızlık bulursunuz.