Ülkemiz 16 Nisan günü tarihinin dönüm noktalarından biri olan referandum için sandığa gitti. Tüm devlet olanaklarını ve yandaş medyanın gücünü arkasına alan iktidar kazanabilmek için her yolu denedi. Mağduriyet ithal etme çabasından tutun, bazı anket firmalarını kullanarak sonuçları manipüle etmeye kadar uğraştı, durdu. Yetmedi; oylamaya dair tüm kanunsuzlukları ve usulsüzlükleri geçerli kılmaya çalıştı. Bugün evet oyu veren bir kesim de dahil; halkın en az yarısı için bu referandum şaibelidir, meşru değildir!
İlk gün sonuçlara yaptığım yorumda “Bu seçimin ne mutlak galibi, ne de mutlak kaybedeni vardır” demiştim. Ancak görünen o ki bu seçimin kaybedeni hukuktur, halkın adalete olan güvenidir, vatandaşın çalınan iradesidir ve bir de Melih Gökçek’tir.
“Atı alan Üsküdar’ı geçti” mi bilinmez ama seçim sonrasında kimileri attan düşmek üzere… İstanbul ve Ankara’da hayır oylarının önde çıkması siyasi iktidarı çok huzursuz etti. İPSOS’ un anketine göre gençler “18 yaş” aldatmacasına teslim olmadı; ilk kez oy kullananların yüzde 58’i “hayır” dedi. Türkiye genelinde il ve ilçe merkezlerinde yaşayan seçmenin yüzde 51’i rejim değişikliğine onay vermedi. 30 büyükşehirden 17’si tercihini hayırdan yana kullandı. Peki AKP kanadında bu fatura kimlere kesilecek?
Referandum yenilgisine dair ilk adımı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş attı; “bir daha aday olmayacağım” dedi. Onun Ankara’daki muadili Gökçek ise sonucu “100 beklerken 95 alan öğrenci gibiyim. Yani sınıfı geçtik” diye yorumlamayı tercih etti. E koltuk baldan tatlı tabii…
Referandumda Ankara’da neler oldu?
Gökçek kampanya sürecinde kendine yakışanı yaptı; “hayır” oyu verenleri siyasi ahlaka ve adaba uymayacak şekilde eleştirip aşağıladı. Twitter bağımlısı olması nedeniyle her gün onlarca tweet attı. Ankara’da yüzde 58, Türkiye’de ise yüzde 60 oranında “evet” çıkacağını iddia etti. Cumhuriyete ve Cumhuriyetin başkentine sahip çıkan Ankaralılar ise Gökçek’e gereken cevabı sandıkta verdi.
Oysaki 15 Temmuz gecesi bir gecekonduda saklandığını itiraf eden, kendi “yol arkadaşı” tarafından “Ankara’yı cemaate parsel parsel satmak” ile suçlanan ve bugün FETÖ dün Fettullah Gülen Hocaefendisi’ne her daim “selam ve saygılarını” ileten Gökçek, kendini affettirmek için çok çabalamıştı. Referandum boyunca tüm belediye olanaklarını kullanmış, RTE’nin Ankara mitingi için ulaşımı bedava yapmış, belediye çalışanlarını zorla alanlara taşımıştı. CHP ile FETÖ arasında bir bağ kurmak için kitap bile yazmış, tüm billboardları donatmıştı. Bunlara rağmen Ankara’nın kazananı, Cumhuriyet’e, aydınlığa, kardeşliğe sahip çıkanlar oldu. Ankara’da “hayır” oylarının önde olduğunun açıklanması üzerine yaklaşık 2 saat sessiz kalan Gökçek, balkon konuşmasında da yoktu.
“Gökçek’in çöküşü AKP’den hızlı olacak”
7 Haziran 2015 seçiminde Ankara’da AKP ve MHP’nin aldığı toplam oy yüzde 59,23’ iken bu oran Kasım 2015’de yüzde 63’e yükseldi. Oysaki referandumda Ankara’nın toplam “evet” oyu 48,85. Yani yüzde 14’lük bir kayıp var.
Görünen o ki AKP Başkent Ankara’da büyük bir yenilgi aldı. Çakma ödüllerle Gökçek’in kendini başarılı gibi gösterme çabası da bir işe yaramadı. Bırakın 100 bekleyip 95 almayı, Gökçek sınıfta kaldı.
Ankara’da her ne kadar “hayır” kazanmış olsa da bizim için “evet” oyu verenler de bir o kadar değerlidir. Şimdi yapmamız gereken sandıkta “evet” oyu verenlere ulaşmaktır. Hiç şüphesiz Ankaralılar ilk yerel seçimde bu çirkin ve ayrıştırıcı siyasete, kent çıkarları yerine kendi çıkarlarını düşünenlere dur diyecektir. İşte o gün Başkentimizi boşkente çevirmeye çalışan bu yoz zihniyetten kurtulacağız. Ne demişler: “Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz!”