Ayşe Hatun Önal, eski Türkiye güzeli, manken ve şarkıcı. Farklı tarzı, dik başlılığı ile hep gündemde. Korkuları yok, özgür büyümüş. “Sonunda evlenip çocuk yapacağım adamı buldum” diyor ve ekliyor: Adını sormayın bile. Onu saklıyorum.”
Posta Gazetesi'nden Canan DANYILDIZ'a konuşan Ayşe Hatun Önal, çok özel açıklamalarda bulundu. İşte Ayşe Hatun Önal'ın Canan DANYILDIZ'a verdiği o röportajın tamamı;
Babanızı yeni kaybettiniz...
Her ailede iyi polis-kotü polis vardır ya, bizim ailede iyi olan babamdı. Benim için “Onu özgür bırakın, istediği gibi yaşasın” diyen, modern biriydi. Bugünkü duruşumu, her şeyimi ona borçluyum.
Çok zor muydu?
E, tabii... Ama bizi birkaç aydır alıştırıyordu. 84 yaşındaydı. “Bütün arkadaşlarım gitti, ben de gitmek istiyorum” derdi. Dileği o olunca ne diyebilirim?
Ailenizin büyük bölümü hâlâ Adana’da mı?
Evet, annem orada yaşıyor, ailemin büyük kısmı da... İşlerden fırsat buldukça sıklıkla gidip geliyorum.
Kalabalık mısınız?
Dört kardeşiz, ben en küçükleriyim. En pohpohlanan, şımartılarak büyütülenleriyim. Bana ayrı önem verilirdi.
İLK BESTELERİMİ LİSEDE YAPTIM
‘Beyaz Atletli’ şarkısını duyunca çok güldüm. Komik de birisiniz...
Ben de çok güldüm. Yani ajitasyon yapmaktansa komik bir şeyler yapmak daha kalıcı. Öteki şarkılar daha garantici ama mutluluğun şarkısını yapmak daha zor. ‘Manda yuva yapmış söğüt dalına’ şarkısına baksana...
Modellikten müziği geçmek çoğunuz için çok sancılıydı...
O dönem “Müzik yapacağım” dediğimde çoğu manken “Ben de yapacağım” diyordu. Çok gülmüştüm. Çünkü benim mankenlikten önce şarkıcılık deneyimim vardı. Ne bileyim, Adana Ses Korosu’na girmek için tırmalamıştım.
Yani, “Mankenlik bitti, şarkıcılık yapıp para kazanayım” derdi değildi...
Hayır canım. İlk bestelerimi lisede yaptım. Ben modelliği en iyi zamanımda bırakıp şarkıcılığa geçtim. Zaman da beni haklı çıkardı.
Çok cesaretlisiniz, riskli değil miydi?
Evet. ‘Çeksene Elini’ tarz olarak da farklıydı. Müzik bende doğuştan, yeteneğim var. Su aktı, yolunu buldu. Yeteneğimi kabullenmek zamanımı aldı. Müziği seviyorum da bunlar öyle çıkıyor sanıyordum. Halbuki yetenekliymişim.
Piyasa sizi kabullendi mi?
Öyle olmasa Sony beni kabul eder mi? İlk firmam da büyük bir şirketti. Herkes Sony’nin kapısından giremez.
Ya polemiğe girdiğiniz rakipleriniz, onlar kabul etti mi?
Kabul edilmek ya da ettirmek gibi bir tavrım olmadı. Ben piyasaya uymadım, onlar bana ayak uydurdu.
Hep böyle dikbaşlı mıydınız?
Aslan burcuyum, evet! Kendin olmayacaksan yaşamanın ne anlamı var ki? Zarar görsem ne olacak ki? Dik başlı olmayı seviyorum. Koyun olup her gün meleyeceğine, dik başlı ol tokat ye daha iyi! Allah bize niye farklı parmak izleri vermiş? Kendimiz olalım diye... İç sesimi dinleyerek hareket ediyorum.
Hiç hata yaptınız mı?
Ne zaman kendimi değil, başkasını dinlediysem hata yaptım. İç sesini dinlemeyen insanlar bana aptalmış, fotosentez yapıyormuş gibi geliyor. Tembel olmasam daha acayip yerlerde olabilirdim!
SERT KABUĞUMUN ARKASINDA ÇOK HASSASIM
Korkularınız ne alemde?
Korkularım yok. Belki mesleğin ilk zamanlarında biraz ürkekliğim vardı. Ama şimdi kendi yasalarım var. Ha, kendimi eskiden çok zalimce eleştirirdim. Şimdi ne yaparsam yapayım, kendimin arkasındayım. Babamın ölümünden sonra kendimle kavga etmeyi bıraktım.
Acayip bir kırılma noktanız var mı?
Yok ama çok ağlarım. Şen şakrak halimin dışında çok sulu gözlüyüm. Söz yazıp beste yapıyorum, demek ki duygular dünyası beni yönetiyor. Sert kabuğumun arkasında hassas bir Ayşe var. Belki de onu korumak için dışım çok sert.
Mutlu bir kadın mısınız?
Mutluyum evet. Hep bir romantik aşk takıntım vardı. Şimdi onu da buldum, rahatım. Hayattaki en önemli şey gönlüne göre birini bulmak.
Ooo demek hayatınızda bir erkek var! Kim bu? Aşık mısınız?
(Gülüyoruz) Sana ne! Sorma bile, adı bende saklı. Onu saklıyorum. Duygularımı konuşmayı sevmiyorum, “Şöyle aşığım, böyle bir adam” diye anlatmayı da... Sokaktaki insanın özel hayatımı, duygularımı merak ettiğini düşünmüyorum.
Siz öyle sanın! Evlilik de yakın mı?
Evet! İlk kez evleneceğim. Evlenip yaşlanacağım erkeği, doğru adamı buldum gibi! Daha tam emin değilim ama bak!
Ya çocuk sahibi olmak...
İstiyorum. Kısmetse olur. Alimden zalim, zalimden alim olurmuş ya! Benden de sakin bir şey çıkar diye düşünüyorum. Onu da kendim gibi özgür yetiştiririm.
Aşk olmazsa olmaz mı?
Tabii aşk çok önemli! E doğaya bak, kumrular bile çift. Öteki türlü hayat çok tatsız tuzsuz olmaz mıydı?
Özel ilişkinizde zor musunuz, yoksa söz dinler misiniz?
Kim kolay? Benim söz dinlemem üç gün! O da ancak onun sözünü...
Ya aşık olduğunuz adam “Ayşe her şeyi bırak, evlenip evde otur” derse?
Diyemez. Çünkü sen nasıl bir enerji veriyorsan hayata, karşına öyle biri çıkıyor. Zaten bana gelen adam da bunu demez, onu anlatmaya çalışıyorum. İşimi, halimi kabul eden, başarımı destekleyen biri. Kıskanan biri değil.
İSMİ HATUN OLANIN SEKSİ OLMAMASI İMKANSIZ
Kendinize seksi ve güzel geliyor musunuz?
Tabii ki çok seksi buluyorum. İsmi Ayşe Hatun olanın, seksi ve dişi olmaması mümkün mü? Reddetsem, yukarıdan tokat iner! Eskiden daha megalomandım, aşırı güvenim ailemden gelirdi. Annem de o konuda ‘ukala’ olmamam konusunda uyarırdı.
40 yaşına gelirken üstelik!
Evet, en güzel yaştayım! Dışarıya bağımlılığın bittiği bir yaş.
Bir gün aklınıza esse, kapanıp umreye ya da hacca gider misiniz?
Yakın zamanda öyle bir plan yok ama içimden gelse giderim. Niye gitmeyeyim?
KAVGA ETMEDEN DURAMAM
39 yaşındasınız, artık olgunlaştınız mı?
Tecrübe edindim diyebilirim. Ama hiç temkinli değilim, o insanı çürütür. Bin kere aynı hatayı yapsan ne olur ki? Hata yapmayan ölmüyor mu? Birbirimizi ‘mükemmel insan’ kılıflarına sokmayı bırakmalıyız. Ben de mükemmel değilim.
O zaman sizin de hatalarınız var...
Vardır, ne olacak? Ayrıca hata dediğin şey, dünyanın öteki tarafında normalse? Kavramlara takılmamak lazım!
Bir mankene göre fazla zekisiniz. Ne okuyorsunuz?
Çok şey okudum. Öteki arkadaşlarım da öyle. Aniden yüzümüze kamera, mikrofon tutulunca ne diyeceğimizi şaşırıyoruz bazen, o kadar. Yoksa iyi yürümekten başka şeyler de biliyoruz.
KEŞKE DAHA BÜYÜK MANYAKLIKLAR YAPSAYDIM
Hep ünlü olmayı mı istediniz?
Evet, “Model olacağım” derdim, ablam “Saçmalama” derdi. “Şarkıcı olacağım” derdim, o yine “Saçmalama” derdi. Ama ne dediysem oldu. Yolda insanlar çevirip “Güzellik yarışmasına gir” diyordu. Buna karşın profesör olmayı hayal etseydim tuhaf olurdu. Kader! Ben de gittim, güzellik yarışmasına girdim.
Maneviyatınız yüksek mi?
Yukarıdakiyle ilişkim çok iyi, nazar değdirme! Onun dışında herkesle kavgalıyım. Kavga ediyorsam, bil ki o insanı seviyorumdur. Kavga etmeden duramam.
Geriye dönüp bakınca, ne diyorsunuz?
Keşke daha büyük manyaklıklar yapsaydım diyorum. Üç günlük dünya! “Sen kız çocuğusun, bunu yapma artık” diyorlar. Sonra yogayla mogayla yeniden “Hopla, zıpla, rahatla” diyorlar. Nasıl iş anlamadım?
“Keşke bu kadar özgür yetişmeseydim, normal olsaydım” diyor musunuz?
Yoo, hiç demiyorum! Kötü bir şey demiyorlar, ama dikkat edilmesi gereken biriyim. Bu mesafe de iyi bir şey. Uzak durması gerekenler yaklaşmıyor, ne güzel! Ayrıca ayar vermem gerekmiyor.
Bu durum sizi yalnız bırakmıyor mu?
Aaa, ben yalnızlığa bayılırım! Sadece deliler yalnız kalamaz, demek ki ben değilim!
Şöhretin bedelini ödüyor musunuz?
Yazılanları, konuşulanları mı kast ediyorsun? E, onlar normal insanlar için de geçerli. Şöhretli olmasan da sokak arasında dedikodunu yapıyorlar.