Köşe yazılarıyla olduğu kadar Türk pop müziğine renk getiren eğlenceli şarkılarıyla da beğenilen Ayşe Özyılmazel, Esquire dergisi için objektif karşısına geçti.
AYŞE ÖZYILMAZEL FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ
Güzel fiziği ve seksi pozlarıyla da dikkat çeken köşe yazarı-müzisyen, verdiği samimi röportajda tükenmeyen enerjisi ve neşesiyle yeni albümünü, kendisiyle ilgili bilinmeyenleri ve aşka olan bakış açısını anlattı...
* Kendinle ilgili hatırladığın ilk şey nedir?
Yemek. Ciddiyim. Ben bebekleriyle oynayan, sıradan bir çocuk değildim. Yemekten zevk alan, yemek yapan bir çocuktum. Bir de hep müzik dinlediğimi hatırlıyorum. Babamın plaklarını gizli gizli dinlerdim. Çünkü babam, bozmamızdan korktuğu için plaklarını vermezdi. Ancak bozduğum bazı plaklar da oldu. Şimdi bu röportajı okursa, öğrenecek!
ALKOLE İHTİYACIM YOK
* Peki, halen yemek yemekten zevk alıyor musun?
Elbette. Bence bir erkek, yemek yemeyi sevmeyen bir kadından kaçsın zaten. Sürekli önündeki salatayı tırtıklayan bir kadından hiçbir şey olmaz. Kadın gibi bir kadınla ilişki yaşamak istiyorsanız; zevkle yemek yiyen, hafif kırıtan ve dans etmeyi seven bir kadınla birlikte olmalısınız. Erkekler; sürekli diyette olan, mıymıntı kadınlar sizi asla mutlu edemez. Çünkü, zevk almayı bilmezler.
Yemekten zevk alan biri olarak nasıl böyle düzgün bir fiziğin var?
Böyle dedim diye günde beş öğün mantı, börek, tatlı yediğimi zannetme. Kilo almamak için çok uğraşıyorum. Yeşil çay içiyorum, pilates yapıyorum. Ayrıca içkiyle hiç aram yok. İhtiyacım da yok zaten. 7/24 kafam güzeldir benim. Nadiren rakı içerim.
* Önümüzdeki günlerde çıkaracağın albümün ’SM’nin ne anlama geldiğini senden öğrenebilir miyiz?
’SM’ bir tür şifre ve anlamı; ’Sıfır Makyaj.’ Detaylarsa şimdilik sürpriz.
* Tüm şarkılarını aynı psikolojiyle mi yazıyorsun?
Benim için bir şarkı, bir anda başlar ve biter. Aklıma gelen kelimeleri, not alan biriyim. Daha sonra bu kelimeleri kafama oturtuyorum, yazıyor ve tüketiyorum. Çok nadir söz ve müziğin aynı anda geldiği oluyor. Bu iş tamamen konsantre olmakla alakalı.
* Tüm şarkılarını aynı psikolojiyle mi yazıyorsun?
Benim için bir şarkı, bir anda başlar ve biter. Aklıma gelen kelimeleri, not alan biriyim. Daha sonra bu kelimeleri kafama oturtuyorum, yazıyor ve tüketiyorum. Çok nadir söz ve müziğin aynı anda geldiği oluyor. Bu iş tamamen konsantre olmakla alakalı.
YAPMACIK GELİYOR
* Albümler, gazete, müzik. Zor olmuyor mu hepsine yetişmek?
Bazen evet, bazen hayır. Ancak genel olarak, yetiştiğimi düşünüyorum. Çünkü benim bütün hayatım, bu saydıklarından oluşuyor. Geceleri gezmiyorum, erkek arkadaşım yok. Hayatım, yazı ve şarkılar var sadece.
* Biraz izole bir hayatın mı var?
Öyle. Biraz da tuhaf bir insanım. İnsanlar bayramlarda, özel günlerde yok olunca deliriyorum. Bayramlaşmaya karşı değilim, ama süresi kısa tutulmalı. Çünkü ben, ya çalışırım ya da evimdeyim. Acımasızlık belki ama herkesin böyle olmasını istiyorum.
* Kendi kabuğuna çekilmiş gibisin. Bunun özel bir nedeni var mı?
Son bir yıldır, hep aynı yerlere gidiyor, hep aynı yüzleri görüyorum. Bundan çok sıkıldığımı fark ettim. Daha doğrusu, bunların bana pek fazla şey katmadığını anladım. İstesem süslenir, davetlere giderim. Ama gidince ne olacak ki? O ortamlardaki her şey çok yapmacık geliyor.
AŞK İSTEMİYORUM
* Gazetecilik mi müzisyenlik mi daha ön planda senin için?
Şarkı söylemekten müthiş zevk alıyorum. Gazeteciliği de seviyorum ama yazdığınız bir yazıyı, oturup her gün okuyamazsınız ki! O yüzden, müzik benim için daha öncelikli.
* Yaptığın işe bu kadar aşkla bağlanmana rağmen, özel hayatında, bir türlü aşkı yakalayamıyorsun...
Doğru, yakalayamıyorum. Korkuyorum sanırım. Daha önce çok âşık oldum ve çok hırpalandım. O yüzden, artık âşık olmak istemiyorum.
* Bir erkeğin eksikliğini hissettiğin olmuyor mu?
3,5 yıldır yalnızım. Eksiklik hissetmiyorum. Galiba yeni bir erkeği hayatıma almaya hazır değilim. Ayrıca, o kadar basit mi bir ilişkiyi bitirir bitirmez ötekine geçmek? Geçemiyorum. Bedenim izin verse, ruhum izin vermiyor. Bir de ben biraz zorum. Mesela, gecenin 2.00’sinde kalkıp, şarkı yaparım. Benimle olacak insanın, deli olması lazım. Üstelik çevremdeki erkeklerin hepsi o kadar çok birbirine benziyor ki, sıkılıyorum.
* Bir yazında, romantizm trenini kaçırdığından bahsetmiştin. Saf aşklara karşı özlem duyduğunu söyleyebilir miyiz?
Ben bu yaşımda, bu deneyimlerimle, bir erkeğe saf bir şekilde yaklaşamam. Dikkat ederim, kontrollü giderim. Ama gençken, bir erkek için dünyaları bile verebiliyorsun. Zamanla, kazıkları yiye yiye, değişiyorsun ve aklın başına geliyor.
NEJAT İŞLER GİBİ OLSUN
* Doğru erkek sence nasıl olmalı?
Gerçek ve doğal olsun. Boş oturmasın, yaratsın. Fiziksel olarak Nejat İşler gibi olsa fena olmaz mesela!
* Seni bir ilişkiye çeken tutku mudur, arkadaşlık mı?
İyi anlaştığım, arkadaşlık kurduğum bir erkekle sevişemem. Sadece arkadaş olurum. Bir ilişki yaşayabilmem için, o adamın yolda yürürken bile beni heyecandan öldürmesi lazım!
* Peki, bu heyecanı yıllarca sürdürmek mümkün mü?
Mümkün değil. Bir adamla yıllarca aynı evde yaşıyorsan, bir zaman sonra heyecan, tutku kalmaz. Öpmek bile istemezsin o adamı. Zaten insanların neden bu kadar evlilik delisi olduklarını da anlayamıyorum.
* Evlilik konusunda böyle düşünmen şaşırtıcı...
Evliliğin başarısız bir kurum olduğunu görmek için fazla düşünmeye gerek yok. Baksana, ortalık aldatmalardan geçilmiyor. Çünkü adamlar da, kadınlar da sıkılıyor. Seks, sürprizlere gebedir. Öyle pijamalarını giyip görev gibi yapabileceğin bir şey değildir.
* Bir erkek kalbini çalmak için, pijama giymemek dışında neler yapmalıdır?
Kesin olan şu; sadece zaman geçirmek için biriyle olmak istemem. Bir adamın da sadece zaman geçirmek için bana yaklaşmasını istemem.
KELİME OYUNU
AŞK: Müzik, New York, heyecan
ALIŞVERİŞ: Para, Christian Louboutin, siyah, ayna
AİLE: Annem, ablam Zeynep, Ceren, Defne
SPOR: Fatih Terim, Haşmet Babaoğlu
Ayşe Özyılmazel'den Esquire dergisine seksi pozlar!
MEDYAFARESİ GALERİ- Sabah gazetesi yazarı ve taze şarkıcı Ayşe Özyılmazel Esquire dergisi için objektif karşısına geçti. İşte o söyleşi ve fotoğraflar...
Yayınlanma:
/ Son Güncelleme: