Abone Ol

Ayşe Özyılmazel'den seksi itiraf! İç çamaşırı manyağıyım!

MEDYAFARESİ FOTO GALERİ Ayşe Özyılmazel bu hafta piyasaya çıkan Sıfır Makyaj vesilesiyle hayatıyla ilgili çok özel sorulara yanıt verdi.

Ayşe Özyılmazel'den seksi itiraf! İç çamaşırı manyağıyım!

Bütün kışı birkaç kazak ve iki jeanle geçirdi. Takı takmayı sevmiyor. Müzik dünyasına adım atmış olmasa, ne alışveriş yapacak, ne de diyet! Ayşe Özyılmazel’in bu hafta yayınlanan albümü Sıfır Makyaj modaya yaklaşımını da anlatıyor sanki

ZEVKLİ olsun olmasın; modaya uysun uymasın; biz şarkıcının süslüsüne, kokoşuna alışkınız. Hele bir de popçuysa, şarkıcının kendini her albümde baştan yaratması; olmadık stillere bürünmesi, yurtdışındaki örnekleri taklit etmesi adettendir

Ayşe Özyılmazel ise bu hafta çıkardığı ikinci albümü Sıfır Makyaj’da daha farklı bir yol izliyor. Rock chic (rock şıklığı) olarak nitelendirdiği stiline çok yapılı olmayan saçlar ve sade bir makyaj eşlik ediyor. Albümü için baştan yaratılmak istemeyen, ’doğal halini’ korumaya kararlı bir şarkıcı Özyılmazel. ?Çok uçuk şeyler sevmiyorum, biraz da komik buluyorum,? diyor. Albüm kostümleri için moda tasarımcısı Tuvana Büyükçınar ile birlikte çalışan Özyılmaze’in sahne ve albüm çalışmaları bir yana, günlük hayatında neredeyse ’anti moda’ bir duruşu var.

’Zamanından çaldığını’ düşündüğü için yıllarca alışverişten uzak durmuş. Onun yerine yakın bir arkadaşına para vermiş, kendine aldığını ona da almasını istemiş. Müziğe başladığından beri özellikle sokakta, daha ’bakımlı’ görünmesi gerektiğinin farkında. ?Ne giyeceğim derdi, bana müzikle gelen bir kazık,? diyor. Bıraksanız bir jean, bir tişört gezecek. Makyaj yapmayı da çok sevmiyor Özyılmazel. Gerçekten de albümünün ismi gibi, ’sıfır makyaj’ onun stilini çok iyi tanımlıyor.

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN!


- Sıfır Makyaj albümünün kıyafetleri sizi ne kadar yansıtıyor?
- Tamamen. Yaşla da gelen bir şey herhalde; artık şirin, tatlı kız imajını taşıyamıyorum. Geçen yaz içimde büyük bir değişim geçirdim. Artık yalnızlığı seviyorum ve birey olarak ’Ben nasıl mutluyum’un peşindeyim. Ne yaparak mutluyum, ne giyerek mutluyum...

Mühim olan buydu. Ama sahne olmasa bir jean, bir tişört, bir de lastik ayakkabı yeter bana. Çünkü çok rahatım. Kiloluyken bile sahilde pareo takmazdım. Vücudumla çok rahatım. Eskiden insanların kıyafetlerine de bakmazdım. Ama müzik piyasasına girdiğimden beri bakmaya ve giyinmeye de başladım. Bayağı da eğleniyorum bu konuyla.

- Neden Tuvana Büyükçınar’la çalışmak istediniz?
- Tuvana’yla çok eskiye dayanan bir dostluğumuz var. Bir de Tuvana, manyak. Benim moda versiyonum. Yatıyor, kalkıyor, mesleğini düşünüyor. O yüzden çok iyi bir ikili olduk. Ben Tuvana’yla çalışacağımı söylediğimde, insanlar başta şaşırdı. Stili daha süslü bilindiği için benim için ne yapacağını merak ettiler. ’Harika olacak,’ dedim.

Tuvana inanılmaz yetenekli; çok rahatım o yüzden. Arıyorum, ’Video var,’ diyorum, hemen hallediyor.
- Nasıl çalıştınız?
- 20 gün boyunca ona fotoğraflar, videolar gönderdim. Moda çekimleri, defileler yolladım. Yüzlerce mail attım.

- Gizlemeye ya da öne çıkarmaya çalıştığınız şeyler oldu mu? - Bana dişi şeyler çok yakışmıyor. Taşlar, danteller olmuyor. Çünkü hatlarım yuvarlak, saçım uzun; ben onları giydiğimde alaturka oluyorum. Gardırobumdaki her şeyin rengi, modeli, kesimi düzdür. ’Taşlar-pullar olmasın,’ dedim. Beli inceltelim ama göğüsleri çok açmayalım istedim. Bir de bacaklarım muntazam olduğu için miniye yöneldik. Mini yakışıyor bana. Tabii bacaklar için dört aydır haftanın 5-6 günü pilates yapıyorum. Bir de takı istemedim. Albümde de Cem Lokmanhekim’den birkaç parça bir şey kullandık, o kadar.

Kıyafetlere karar verirken albümle paralellik kurmaya çalıştınız mı?
- Albümdeki şarkıları ben yazıyorum. Kıyafetler de ’ben’ oldukları için örtüşüyor, birbirini tamamlıyorlar.
- Ne kadar zamanda hazırlandı kıyafetler?
- Tuvana inanılmaz hızlı. Kafada tasarlıyor, hemen hazırlıyor elbiseyi. Bir provada hazırladı her şeyi.

- Konserlerde de beraber çalışmaya devam edecek misiniz?
- Evet. Sahne kostümlerinin sonu yok. Bir kez giydiğini bir daha giyemiyorsun. Bu, müziğe yöneldiğimden beri, bana bir kazık resmen. Giyimle hiç alakam yoktu. Çocukken ablam Zeynep ve arkadaşları beni yanlarına almazdı. Çünkü onlar jean giyerdi, ben taytla gezerdim. Yıllarca alışveriş yapmadım; kız arkadaşıma para verip ’Ne alıyorsan bana da al,’ derdim.

- Peki ya makyaj?
- Pek sevmiyorum. Son yıllarda daha rahat yapıyorum ama rimel sürmek benim için hâlâ kabus. Neyse ki M.A.C iki renkli rimel yapmış, onunla rahat ettim. Gündüz hiç makyaj yapmıyorum. Giyinmeye ve makyaj yapmaya üşendiğim için, bir yere gitmediğim çok olmuştur. Ama artık eskisi gibi jean tişörtle bir yere gidemiyorum ki! Ruhum sıfır makyaj benim, ne yapayım!

İç çamaşırına çok para harcıyorum
- Bir röportajınızda giydiğiniz iç çamaşırı çok konuşuldu. Neden öyle bir styling yaptınız?
- Bacaklarım güzel. Ve güzel resme çok meraklıyım. Bana ’Çekim var,’ deyin; bayram ederim. Çok eğleniyorum çekimlerde. Ama bacaktan başka dekolte bana yakışmıyor.
- Kendinizi seksi buluyor musunuz?
- Resimlerde evet ama onun dışında bulmuyorum. Bilmem, bulmalı mıyım acaba?
- Fotoğrafta üzerinizde şort benzeri, pamuklu bir iç çamaşırı vardı. Pamuklu iç çamaşırı mı seversiniz?

- Yok, o fotoğraftaki bildiğiniz Brezilya kesimli dondu. Şort dersem ayıp olur. Pamukluları pek sevmiyorum ama iç çamaşırı manyaklığım var, evet. Paramın büyük bir kısmını Agent Provocateur’e yatırıyorum. İşime yarıyor mu? Hayır! Ama çok seviyorum. Güzel iç çamaşırlarıyla rahat oluyorum, kendime güvenim geliyor. Hatta evimin salonunda duvarda bir manken var, üzerinde giymek nasip olmayan bir Agent Provocateur takım var. Müze gibi resmen!

Hayvanları giymeyi değil, sevmeyi tercih ederim
- Sahne kostümlerinize çok para harcıyor musunuz?
- Evet. Çünkü bu da işime bir yatırım. Evim üç oda, iki odası gardırop. Ama artık hızlı moda markalarından alışveriş yapıyorum. Giyiyorum, hemen dağılıyorlar, parama yazık oluyor. Beş tane ucuz şey alacağıma bir tane kaliteli şey alıyorum.
- O kostümlere ne oluyor sonra?
- Basında görüneni daha sonra, basına çıkmayacak işlerde giyiyorum. Giymediklerimi de arkadaşlarıma veriyorum. Düğün, nişan olduğunda ilk beni ararlar.

AYŞE ÖZYILMAZEL NEW YORK SOKAKLARINDA!

- Marka bağımlılığınız var mı?
- Ayakkabı takıntım var. Ayakkabı ve çantalarımı Beymen’den alıyorum. V2K’dan da çok alışveriş yapıyorum. Tasarımcılardan bu ara vazgeçilmezim tabii ki Tuvana. Daha önce Sedef Çalarkan ve Zeynep Tosun’la da çalışmıştım. Zeynep’i çok beğenirim. Ayakkabıda Sertaç Delibaş’ı seviyorum.
- Alışverişe yalnız mı çıkarsınız? Anneniz alışverişte arkadaşlık ediyor mu size?
- Annemle alışverişe çıkılır mı ya! Canavar gibi oluyor alışverişte. Arkadaşlarım arasından bir köle bulmayı tercih ediyorum.

- Peki giyinmeye vakit harcamıyor musunuz?
- Sahne haricinde hayır. Kışı dört kareli gömlek, iki-üç büyük kazak, iki jean ve botlarla geçirdim. Gece davetlerinde de önce saç-makyajım yapılır. Kapıdan çıkmadan beş veya 10 dakika önce gider, ne giyeceğime karar veririm.

- Taş, pul dediniz. Başka neler size yakışmıyor, neleri giymiyorsunuz?
- Pilili etek olmuyor. Cici kız kıyafetleri; fırfırlar, fiyonk olmuyor. Çok kaba şeyler, kaba ayakkabılar giymem. Leoparı kıyafet değil, aksesuarda tercih ederim. Kürk asla giymem! O bir duruş meselesi. Hayvanları giymeyi değil, sevmeyi tercih ediyorum. Zaten beğenmiyoum da, bana rapçileri anımsatıyor.