Abone Ol

''Babamı İslamcıların öldürdüğüne inanmıyorum!''

Ankara'da 1993'te öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür, suikastla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

''Babamı İslamcıların öldürdüğüne inanmıyorum!''

Mumcu, babasını İslamcıların öldürdüğüne inanmadığını belirterek, 'Bunun için sebep yok' dedi

Aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitiren gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu, babasını islamcıların öldürdüğüne inanmadığını, ancak suikastın arkasından PKK ve kontrgerillanın çıkmasına da şaşırmayacağını söyledi. Mumcu "Babamın MİT ile PKK arasındaki bağlantılar üzerine araştırma yaparken, tam da araştırmaların meyvesini alacakken öldürüldüğü ortada" dedi.

t24.com.tr'ye röportaj veren Mumcu, Ankara'da 24 Ocak 1993'te bombalı saldırıda ölen babasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Birgün gazetesi yazarı olan Mumcu, "Öyle noktaya gelen insanlar var ki, Uğur Mumcu'nun yazdıklarını, söylediklerini ona yakıştırmayıp kendi kafalarında kurdukları bir algının peşinden koşuyorlar. Bu kişiler elbette Uğur Mumcu'yu doğru şekilde algılayıp yorumlamıyor. Öte yandan babamın yazıp çizdikleri hadis değil, biz de 'bunların doğru tefsiri şudur'culuk yapmıyoruz" ifadelerini kullandı.
Mumcu, kendisine yöneltilen sorulara karşılık özetle şunları söyledi:

Heyecan uyandırmıyor

* Babam öldürüleli 17 yıl oldu, neredeyse her sene çeşit çeşit senaryoyla karşılaştık. İslamcılar, eski ülkücüler, kontrgerilla, PKK... O nedenle bu konuya yönelik demeçler artık bende ciddi heyecan uyandırmıyor. Şunu da belirtmeliyim, bu cinayeti kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. PKK'nın yaptığını duysam yine şaşırmam. Elbette ciddi bir delile dayanarak söylemiyorum, ama bu cinayetin bir İslamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum. Çünkü İslamcıların bunu yapması için bir sebep olduğuna inanmıyorum.

İslamla problemi yoktu

* Başından itibaren bu fikirdeyim. Öldürüldüğü tarihten bir yıl geriye gidip tarama yapıldığında görülecektir, laiklik ya da İslamcılar üzerine kaleme aldığı yazı sayısı ciddi bir oran teşkil etmez. Tarikat - siyaset - ticaret üçgenine eleştirileri vardı, ama ifade özgürlüğü açısından siyasal İslam ile ilgili problemi yoktu.
* Susurluk'u ve 28 Şubat'ı yaşamamış, AKP iktidarını gözlemlememiş, ABD'nin Irak işgalini görmemiş, bu konuları nasıl yorumlayacağını bilmediğimiz bir insandan söz ediyoruz. Geçen zamanda olan gelişmeleri yaşasaydı tavrı ne olurdu, bu konuda hiç kimse bir şey söyleyemez. Sadece genel çizgisinden ötürü birtakım varsayımlarımız olabilir, ama bunlar da spekülasyondan ibaret kalır.

Başörtüsüne karşı değilim

* Son dönemde algılandığı şekliyle Kemalist olduğumu söyleyemem. Ben başörtüsü yasağına karşıyım, fakat başörtüsü konusunun da anayasa metnine girmesini lüzumsuz buluyorum. Bu girişim sorunu daha karmaşık hale getirdi. Diğer yandan laikliği savunmak başörtüsü yasağını savunmakla olacak bir şey değil. Çok daha ciddi, kapsamlı bir konu.

* Türkiye'de Atatürk'ün algılanması noktasında iki grup var. Birinci grup İslamcıları, liberalleri, ikinci cumhuriyetçileri kapsıyor. İkinci grupta ise Kemalistler, ulusalcılar, milliyetçiler ortak noktada buluşuyor. Birinci grubun, daha ziyade liberal kesimin bakışı, babasına isyan eden ergen gibi. Atatürk baba ve 15 - 16 yaşlarındaki takıntılı ergenler babalarının söylediği her şeyi yanlış bularak kendilerine yeni rol model arıyorlar. Diğer grup ise babasına âşık beş - altı yaşında bir çocuk gibi. Babasının yaptığı her şey doğru. Yazık ki bu iki algı dışında bir alan bırakılmadı.

* (Annesi Güldal Mumcu 'nun Ergenekon'daki tutuklamalar için ' Eğer Uğur hayatta olsaydı ona da sıra gelirdi' sözlerine karşılık) Ergenekon soruşturması sürecine yönelik en önemli eleştirilerden biri de bunun muhaliflere yönelik bir tasfiye hareketi olduğuydu. Annem bu eleştiriyi bu süreçte yaşanan birtakım keyfi gözaltıları işaret ederek dile getirmiş olmalı.

Cumhuriyet'in durumu

* Babamın zaman zaman yanlış algılandığını düşünüyorum. Almanya'da yaptığı bir konuşmada "Kürt sorununun çözümü demokratik hakların genişletilmesiyle sağlanır" gibi bir ifade kullanıyor. Bu konuşma üzerine UMAG'a (Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı) gelen bir e-mail'de 'Uğur Mumcu'nun videosuna herhalde montaj yapmışlar, o bunu asla söylemezdi' deniliyor.

* Cumhuriyet gazetesine karşı karışık duygular içindeyim. Ama Cumhuriyet'i de bir kalemde silmemek gerek. Tamamen bir cunta yayın organı gibi algılanmasını biraz hoyratça buluyorum. Babam bugün Cumhuriyet gazetesinde yazar mıydı, bilemeyiz. Babam içinde olsaydı Cumhuriyet bu Cumhuriyet olur muydu, onu da bilemeyiz.