Suç örgütü lideri Sedat Peker, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi'nin Türkiye ziyareti ve AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinin ardından sosyal medya paylaşımlarını durdurdu.
Peker'in avukatı Ersan Barkın, müvekkiline ulaşamadığını belirtirken Cumhuriyet yazarı Tuncay Mollaveisoğlu da konuyu "Darbeciydi, yatırımcı oldu: Ver Peker’i, al şekeri…" başlıklı yazısıyla köşesine taşıdı.
"BAE heyetinin ülkemize gelişi ile bu ülkeye 'sığınan' Sedat Peker, ziyaretle eşzamanlı olarak kayıplara karıştı" diyen Mollaveisoğlu, "Dün avukatı Ersan Barkın ile konuştum. Müvekkili ile her zaman görüştüğü telefon numarasına ulaşamıyor. Peker, sosyal medya paylaşımlarını da kesti. İletilen mesajlara da yanıt veremiyor. Yani... Sedat Peker’in susturulması üzerine bir pazarlık yapıldığı anlaşılıyor. Peker’e uygulanan tecridin boyutunu bilemiyoruz. Telefon erişimi de olmadığına göre ev hapsinde tutuluyor olabilir..." ifadesini kullandı.
Mollaveisoğlu'nun yazısı şöyle:
"15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğunu söyledikleri isimlerle pazarlığa oturdular.
Dün darbeci dediklerine bugün yatırımcı diyorlar!
***
Hatırlatayım:
Birleşik Arap Emirlikleri prensi için “şerefsiz” diye başlık attılar...
15 Temmuz darbe girişiminin arkasında BAE’nin olduğunu en üst seviyede dile getirdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbe girişimine Körfez’de kimlerin sevindiğini, nasıl paralar harcandığını biliyoruz” dedi.
Yandaş bir yazar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu kaynak göstererek “Darbe yapılsın diye BAE, 3 milyar dolar harcadı” diye yazdı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “BAE, ABD ile darbe girişiminin arkasındadır” dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Bu Abu Dabi’nin, hepsinin kayıtları tutuluyor. Yeri ve zamanı geldiğinde bunların hepsinin hesabı görülür” diye açıklama yaptı.
Milletvekillerinin BAE ile ilgili şeytanlaştıran ifadelerine girmiyorum bile...
Dün şeytandı, bugün melek oldu...
“Şerefsiz” diyenler, “BAE’den 10 milyar gelecek Türkiye kurtulacak” güzellemesine başladı.
Neden?
BAE heyetinin ülkemize gelişi ile bu ülkeye “sığınan” Sedat Peker, ziyaretle eşzamanlı olarak kayıplara karıştı.
Dün avukatı Ersan Barkın ile konuştum. Müvekkili ile her zaman görüştüğü telefon numarasına ulaşamıyor. Peker, sosyal medya paylaşımlarını da kesti. İletilen mesajlara da yanıt veremiyor.
Yani... Sedat Peker’in susturulması üzerine bir pazarlık yapıldığı anlaşılıyor.
Peker’e uygulanan tecridin boyutunu bilemiyoruz. Telefon erişimi de olmadığına göre ev hapsinde tutuluyor olabilir...
***
BAE ziyaretinin bir başka çarpıcı sonucu petrol şeyhlerine, Türkiye’de dolar krizi ile dibe vuran şirketlerin satılması meselesi...
Hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Meral Akşener “Pazarlıklarda Saray’ın neleri masaya koyduğunu bilmeliyiz” diye açıklama yaptılar. Kapalı kapılar ardında başlayan satış sürecinde Varlık Fonu’na devredilen şirketlerin olduğu iddia ediliyor. Anlaşma açıklanıncaya kadar şartları bilmek mümkün değil. Enerji, petrokimya, teknoloji, ulaşım, sağlık, finans, gıda, tarım gibi başlıklarda 10 milyar dolarlık bir fonun tahsis edileceği açıklandı.
Her başlık için Türkiye’nin Varlık Fonu’nda “kupon” şirketler var... Her biri elma şekeri gibi... Halkın vergileri ile kurulmuş, dev olmuş şirketler...
Ancak teknoloji başlığı dikkatimi çekiyor... Bu başlıkta BAE Türkiye’den ne istemiş olabilir?
Sorunun yanıtını TELE 1’de Begümhan Aydoğan’ın programına katılan DEVA Partisi kurucularından Metin Gürcan verdi. Eski bir asker olan Gürcan, BAE’ye Aselsan’ın hisselerinin satılacağını iddia etti...
Metin Gürcan, bu açıklamadan iki gün sonra gözaltına alındı, dört gün sonra tutuklandı. Gerekçesi siyasi ve askeri casusluktu...
***
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen ile konuştum. Casusluk ile ilgili dosyada delil yok diyor. Gürcan’ın ücret karşılığı bazı yabancı ülkelerin temsilcilerine danışmanlık yaptığını ve bunun sır olmadığını dile getiriyor.
Ekmen, Gürcan ile ilgili dosyanın 18 ay önce açıldığına ancak operasyonun bugünlerde yapıldığına yani zamanlamaya dikkat çekiyor...
***
Dün CHP lideri Kılıçdaroğlu da tutuklanan Metin Gürcan’ın iddiasını tekrar etti. Kılıçdaroğlu, BAE’ye TSK’nin Aselsan, Havelsan, Roketsan gibi yüksek teknoloji şirketlerinin satış iddiasını sordu ve ekledi: “Erdoğan’ı ve BAE prensini uyarıyorum... Bu satış olursa burnunuzdan fitil fitil getiririm.”
Şeytan BAE gitti, yerine devletin en stratejik, milletin gözbebeği şirketlerinin alıcısı melek BAE geldi...
Bu işbirliğinde Peker kilit noktada duruyor?
Hatta iki ülke arasında kopan ilişkinin hem zoraki mimarı hem de mağduru Peker...
DARBE FİNANSÇILIĞINDAN ŞİRKET FIRSATÇILIĞINA...
BAE, milli varlıklarımızın satış ve pazarlaması ile başlayan ve sonrasında derinleşecek diplomatik ilişkiler sonucunda Sedat Peker’i seçim malzemesi olarak Türkiye’ye teslim edebilir mi?
Peker’in öncelikle susturulması ve seçim arifesinde teslim edilmesi planlanıyor olabilir...
Türkiye - BAE ilişkisi giderek kardeşliğe dönebilir.
Hani, BAE 15 Temmuz’un finansörüydü?..
Millet hangisine inanacak? Peker’in susturulması -AKP’nin iddiasına göre- darbe girişiminin arkasında olan gücün günahlarını örter mi?
Darbeye direnirken hayatını kaybedenlere ne diyeceksiniz?
Türkiye-BAE ilişkisinin özetidir bence: “Ver Peker’i, al şekeri...”